Balıkesir Dağcılık ve Arama Kurtarma İhtisas Kulübü (BALDAK) küresel ısınmaya dikkat çekmek için Uludağ’a zorlu bir tırmanış yaptı. Küresel ısınmanın Uludağ’ı bile tehdit ettiği vurgulandı.
Bursa’nın eğitimli dağcılarından Haydar Bozada’nın rehberliğinde Marmara Bölgesinin en büyük dağına yapılan tırmanış başarıyla gerçekleştirildi. Aynı zamanda BALDAK üyesi olan TEMA Vakfı Karesi İlçe Sorumlusu Mustafa Gündoğmuş da etkinliğe katıldı. TEMA Vakfı’nın, iklim değişikliği konusunda yerelden ulusala farklı içerik ve ölçekte faaliyetler yürüttüğünü belirten Gündoğmuş, “Türkiye iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkelerden biri olmasına rağmen, son dönemde iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarını en hızlı arttıran ülkelerden de biri olmuştur. İklim değişikliğine karşı dirençli ve ekonomik olarak güçlü bir ülke olma hayalimizi gerçekleştirmek için sera gazı emisyonlarını hızla azaltacak sanayi, ulaşım ve enerji politikalarının ve uyum politikalarının hayata geçirilmesi gereklidir” dedi.
KÜRESEL ISINMA ULUDAĞ’I BİLE TEHDİT EDİYOR
TEMA Vakfı’nın ana çalışma konusu olan toprak erozyonu, ormanlar ve ağaçlandırma ve doğal varlıkların korunması ile iklim değişikliği arasında önemli bir ilişki olduğuna dikkat çeken Gündoğmuş vakfın bu konuda önemli çalışmalar yaptığını söyledi.
Küresel ısınmanın bu şekilde sürmesi halinde önümüzdeki yıllarda Uludağ’a bile kar yağmayabileceğini belirten Gündoğmuş, ormanlık alandaki bir çok canlının yok olabileceğini vurguladı. Gündoğmuş, şimdiden küresel ısınmanın etkilerinin Uludağ’da görüldüğünü sözlerine ekledi.
Türkiye’nin Akdeniz Havzası’nda yer aldığını ve iklim değişikliğinden, kuraklıkların artması yönünde etkileneceğinin öngörüldüğünü vurgulayan BALDAK Başkanı Naim Taracar ise, ” Akdeniz Havzası’nda sıcaklıkların 20-50 yıl içinde ortalama 2 derece artması bekleniyor.Bu durum, Türkiye açısından bakıldığında, yağışlarda düşüş, beklenmeyen hava olaylarında artış, sıcak hava dalgaları, düzenli sulama gerektiren tarım ürünlerinde verim kaybı, turizm gelirlerinde düşüş, biyolojik çeşitlilik kaybı, orman yangınlarında artış ve yağışlardaki düşüşe bağlı olarak sulak alanlar, yeraltı suları ve su depolama alanlarında kayıplar anlamına geliyor. Türkiye’nin 2030 yılına gelindiğinde su sıkıntısı çeken bir ülke haline gelebilir. Bu nedenle göç ve kayıplar yaşanabilir” dedi. (balikesir24saat)