Zeytin ve zeytin yağı denince, dalı ve yaprağı ile barışı simgeleyen dostluk ağacı gelir aklıma. Ekmeğime katık yapıp soframı süslediğim, yağını ekmeğime sürüp yediğim, her daim aşıma- yemeğime kattığım zeytinin yağı gelir aklıma. Balya’lıyım ben, komşuyum Havran’a.
Kıymetini ve nimetlerini çok iyi bilirim Edremit Körfezi’nin, Kazdağı’nın ve Altınoluk’un. Buraları yaşarken gördüğümüz ve nefes aldığımız cennettir bizim için, şimdi soruyorum size niçin kesiyorlar, niçin keseceklermiş zeytin ağaçlarını niçin?
Zeytin deyip de geçmeyelim, bir zeytin tanesini dört -beş kez ısırarak ekmek ile yediğimiz günlerimiz de oldu bizim, şimdi o zeytini bulup, ekmeğine katık yapamayanların da var olduğunu biliyor ve görüyorum, size yemin ediyorum.
Duydum ki… Edremit Körfezi ve Kazdağı eteklerindeki zeytinlikleri, Altınoluk ve civarındaki zeytin ağaçlarını söküp, bilmem ne madeni çıkartacaklarmış. Bunlar açlığı ve fakirliği bilmeyen tuzu kurular, fakirin ve yoksulun halinden hiç anlamazlar.
Ben Kazdağı’nı , Edremit Körfezin’i ve Altınoluk’ u çok seviyorum , uğruna şiirler yazdım, oraların güzelliğini, kadrini, kıymetini ve nimetlerini dile getirdim, şiirlerimi sizlerle paylaşıyorum. 03.03.2022
KAZ DAĞI (I)
Yıllar yılı sana bakar bakar da insanoğlu
Bu dağın başı dumanlı , sevdalı der sevdalı
Senin gözyaşlarındır şelalelerden çağlayan
Sutüven Şelalesinde , Hasan Boğuldu Hasan
Sen ağlayıp da içini mi döküyorsun yoksa
Serin sularınla Altınoluk’ta Ağustos’ta
Berraktır suların , inci gibidir kıyıların
Sevdalı başından gelir mis gibi kokuların
Elin de, eteğinde çok bereketlidir senin
Çok ama çok da lezzetlidir o’ senin zeytinin
Zeytinin ve zeytin yağında çok güzeldir senin
Dalında barış, yaprağında şifa var bilirim
Çamları var dağının , üzümlerinle bağının
Adınla kazların , daha nice güzel kızların
Sevda masalısın sen , sevda masalı , Kaz Dağı
Bu sevda masalını yeni bir destan yapmalı
***
KAZ DAĞI (II)
Eteğinde, koynunda , koyun ve keçiler otlar
İlkbahar gelince doğar kuzular ve oğlaklar
Kaz dağının tepesinde çakal da var tilki de ,
Kirpi de var, porsuk da var, keklik ile sülün de,
Tavşan da var, sincap da var, kartal ile şahin de
Meşe benim, gürgen senin, çam senin, çınar benim
Bana ardıç ver, kızılcık ver, zeytin zaten senin
Bunların hepsi bağrında var, ben senden isterim
Gül benim olsun, çim senin, çimen senin
Dalında barış, yaprağında şifa var zeytinin
Lale, sümbül, çiğdem ile kekiğin var
Bağa bahçeye de ektiğim üzüm ile incirlerin var
Dibi derin, dibi serin, inci gibi denizlerin var
Kıyısını çok görme bana ne olur, bana da yer ver
***
KAZ DAĞI (III)
Tarihe sığmayan dev bir efsanesin sen
Göğü yere boşaltır on yedi şelalen
Afrodit’i yıkanırken gördü Sutüven
Altınoluk’ta yar koynu gibidir sinen
Geçmişinde güzel efsaneler var senin
İlyada Homeros’un, Sarı Kız da bizim
Helena kaçırılmış, Afrodit soyunmuş
Hasan burda boğulmuş, neler neler olmuş
Destanlar bin pınarlıdır diyor sana bin
Havran, Edremit ve Zeytinli’de çayların
Kızılkeçili, Manastır, Mıhlı, Şahin’de
Senin derelerin akıyor, serin serin
Senden doğan çayları bir bir sayarım ben
Kocabaş’ım, Karamenderes’im, Gönen’im
Bir yudum su için ben canımı veririm
Güldür güldür akıyor senin derelerin
Çok sıcak suların var , Güre’deki gibi
Tuzla, Hıdırlar, Külcüler ve Küçükçetmi
Unutmadım, Pınarbaşı ve Evciler’i
Şifalıdır kaplıcalar hiç girilmez mi
Doruk ve tepelerinden sular süzülür
Tel tel akar Sütüven, telli gelin olur
Sarı Kız kaz güder, testi ile su taşır
Serindir senin suların, yazın aranır
Bin bereket doludur senin yamaçların
Bitkilerinden olur benim ilaçlarım
Astım bile olsam, nefes falan almasam
Çarem sensin ah! uçsam da tepene konsam
Muharrem KAYNAK