Savaşlar bittiğinde kazananlar ve kaybedenler var ya.
Taraflar için son nokta o an konur.
Savaş bittiğinde.
30 Ağustos son noktadır.
Öncesine baktığınızda Milli Mücadelenin finalidir.
İnançtır.
Ruhtur.
Milli birlik ve beraberliktir.
30 Ağustos olmasaydı, ondan öncekiler gerçek anlamına kavuşamayacaktı.
30 Ağustos; 18 Mart Çanakkale’nin de, yerel Kuva-yi Milliye’nin de son noktasıdır ki ardından gelen Lozan Anlaşması da güçlü devletler için kaybetmişliğin resmi belgesi olarak tarihte yerini almıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı olan bitmeyen önyargı, bitmeyen kin, bitmeyen hesapların hepsi taa Kurtuluş Savaşı’na, 30 Ağustos’a, Lozan’a dayanmaktadır.
Yenilmişliğin, yoktan var olan bir ülkeyi kabullenememenin hazımsızlığıdır bugüne yansıyan oyunlar.
Fatma Ninelere, Şerife Bacılara, Kara Fatmalara inanamamaktır.
Gördesli Makbule, Yörük Ali, Emir Ayşe, Halide Edip, Refet Bele, Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Koca Seyit, Fevzi Çakmak, İsmet İnönü….
Mustafa Kemal…
Nice ismini sayamayacağımız kahramanın her birinin ayrı destansı kahramanlıklarından ağzı açık kalacak şekilde hayret etmektir.
Batı dünyasının anlayamadığı husus tam da burasıdır.
O zamanki milli ruh bugüne aynı ruh olarak gelebilseydi, Türkiye çok daha farklı bir konumda olabilirdi.
Ama ne yazık ki o kuruluş ve kurtuluştaki ruhumuzu kaybederek kendi içimizde tarihimizi bile kutuplaştırdık.
30 Ağustos olmasaydı ne İstanbul’un fethi hatırlanabilirdi böylesine güzel…
Ne de 1071’u kutlayabilirdik gururla.
Son nokta “zafer” olmasaydı eğer, bugün tarihini bilmeyenler esaret ve başka bir bayrak altında yayaşayacaklardı.
Bu “zafer” olmasaydı eğer, bugün Cumhuriyet’i didikleyip yıkmak isteyenler zaten uğraşacakları Cumhuriyet bulamayacaklardı.
Zafer, evet kan ile kazanılmıştır ama bu kanın değerini bilmek için önce tarihimizi bilmemiz şarttır.
Cumhuriyet’in nasıl kazanıldığını öğrenmemiz için herkesin Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nutuk” eserini okuması şarttır.
Cumhuriyet akıldır.
İnançtır.
Ruhtur.
Bugün 30 Ağustos’u kutlarken özgürlüğümüzün de, bugünkü yaşamımızın da kıymetini bilmemiz gerekiyor.
Türkiye, eşsiz coğrafyası ile her zaman her türlü odağın hedefinde olmuştur ve olacaktır da.
Bizi biz yapan değerlere sahip çıkmaktan vazgeçmezsek, bir olursak eğer…
Atatürk’e, Cumhuriyet’e, Türk’e, demokrasiye, tarihe sahip çıkarsak eğer Türkiye’nin önü aydınlıktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet yaşamasının tek yolu aklına, bayrağına sahip çıkmaktır.
Sonuna kadar tarihini unutmamaktır.
29 Ekim’e, 23 Nisan’a, 19 Mayıs’a, 30 Ağustos’a sonuna kadar sahip çıkmaktır.
Çok güzel atasözümüzdür: “Ulusun bilmeyen, kendin bilmez.”
Kendimizi bilebilmek için ulusumuzu bilmemiz gerek.
Hatırlayın, ne diyordu Mustafa Kemal Atatürk:
“Milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.”
30 Ağustosumuz kutlu olsun.