“Independent Türkçe” rakamları sıralamış.
15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin yaşandığı dönemde yargı bünyesinde 15304 hakim ve savcı görev yapıyormuş.
2019 yılı başında Adalet Bakanı’nın yaptığı açıklamaya göre 3908 hâkim ve savcı fetö nedeniyle ihraç edilmiş.
15 Temmuz’dan bu yana göreve başlayan hâkim ve savcı sayısı 9323…
Şu an görevde bulunan hâkim ve savcı sayısı 20719.
Haliyle…
Rakamlar açık…
Yargı mensuplarının yüzde 45’nin görevdeki mesleki kıdemi 3 yıl veya daha az…
Kaçta kaçının 4 yıl?..
Kaçta kaçının 5 yıl?..
Sözcü davasının önceki gün yapılan duruşmasından sonra Can Ataklı şöyle yazmış köşesinde:
“Mahkeme heyetini pek genç buldum, şaşırdım. Hele bir savcı vardı ki sanki henüz okuldan mezun bile olmamış gibi görünüyor. Ağır ceza mahkemelerinde bu kadar genç hâkim olması bana göre yanlış.”
Bize göre de yanlış, herkese göre de yanlış ve bu yanlışın etkisi sadece ağır ceza mahkemeleri ile sınırlı değil…
Hukuk mahkemelerinde olsun, ceza mahkemelerinde olsun, sulh ceza hâkimliklerinde olsun aynı yanlış var. Nicedir var.
Çünkü fetö nedeniyle ihraçlardan da önce Adalet Bakanlığı kur’a çekiminde usulü değiştirdi.
Eskiden mesleğe yeni başlayacak hakim ve savcıların yaptığı kur’a çekimlerinde torbada sadece beşinci, dördüncü, bilemediniz birkaç tane de üçüncü bölgeden yerler olurdu.
Beşinci, dördüncü bölge dediğimiz yerler de iş yükü ve nüfusu az ilçelerdir.
Haliyle yeni mesleğe başlayan hâkim; kendini “deli” bir iş yükü ortasında bulmadan yavaş yavaş, zaman içinde dosyalarla bilgisini birleştirerek ve en önemlisi hukuk ve ceza muhakemesinin olmazsa olmazı “usul” kuralları ile beraber uygulamayı öğrenerek meslek içinde, tabiri caizse, yavaş yavaş pişer ve olgunlaşırdı.
Beşinci bölgede göreve başlayan hakim birkaç yıl bu bölgede çalıştıktan sonra dördüncü, daha sonra üçüncü ve nihayet meslekte 7-8 yıl kıdem kazandıktan sonra ve sicili de başarılıysa ikinci bölgeye gelebilir, birinci bölgede de 10 yıldan az kıdemi bulunan hakim olmazdı.
Ama bu sistem allak bullak edildi.
Şimdi mesleğe başlama kur’asında torbaya elini atıyor stajını yeni bitiren hakim savcı adayı…
Bir anda şaak İstanbul Hakimi olmuş buluyor kendini.
Bir anda taak Ankara Cumhuriyet Savcısı olarak görüyor kendini.
Tabi ki şaka falan değil lakin gerçekten berbat bir durum.
Hiçbir şey bilmeyen, usul kurallarını uygulamada pekiştirmemiş ve kürsüye çıkmadan pekiştirmesi mümkün olmayan o gencecik hukukçuları pişirmeden, hayat ve insan deneyimi kazanmadan devasa bir olay ve dosya kütlesinin altına sokuyorsunuz.
Haliyle pek çoğu kıdemli zabıt kâtipleri sayesinde bir şeyler yapmaya çalışıyor ama dışarıdan herkes de göreceğini görmüş oluyor.
Dipte olan güven; bir dip daha yapıyor.
Nicedir manzara öyle.
O kur’ayla; stajını yeni bitirenleri birinci ve ikinci bölgeden göreve başlatmak faciadır.
Hele hele örneğin Ataklı’nın verdiği örnekte olduğu gibi Sözcü davasını ele alalım… Bu davada şaka gibi Emin Çölaşan, Necati Doğru gibi isimler fetöcü olmakla suçlanıyor ya… 27-28 yaşındaki hâkimlerden kaç tanesi basını iyi tanıyor, kaç tanesi kaç yazarın kitabını okudu; kaçı gazeteleri tanıyor ve ne kadar hayatın içindeler?
Daha da önemlisi…
“Akıl yaşta değil baştadır” diyeceğiz de, yaş kaynaklı problemin tüm adliyelerde yarattığı olumsuzlukları hiç mi görmez Bakanlık, HSK, Yargıtay?..
Fiiliyatta var olan ve yaşanagelen sorunları kaleme alsanız her gün her bir adliyeden bir kütüphane dolusu “gerçek acı yargı hikayeleri” yazarsınız…
Yargı reformu strateji belgesine gelene kadar önümüzde kabak gibi duran devasa bir yaş, deneyim ve kıdem derdi var!
Bunu çözmeden ve eski sisteme dönülmeden yaş ve tecrübesizlik problemi kaynaklı çok tahribat yaşayacak yargı.
Adliye camiası bunun gayet farkında da Ankara’nın ne kadar farkında olduğu şüpheli!