Son zamanlarda gazeteciler dayak yiyor.
Yerelden yiyenler var.
Ulusaldan yiyenler var.
Haliyle ulusaldan dayak yiyenler oldu mu daha çok yazıyor gazeteler, gösteriyor televizyonlar.
Önce Yavuz Selim Demirağ…
Şimdi Sabahattin Önkibar…
Sonra kim?
Abdi İpekçi, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Uğur Mumcu…
Önceden hain pusularda öldürüyorlardı gazetecileri.
Yumruk o yüzden kötünün iyisidir demek mi gerek şimdi?.
Döv gazeteciyi…
Serbest kal.
Döv tekrar…
Serbest kal.
Çok adaletli mahkemelerimiz takdir haklarını kullanırken mağdurun kimliğinin öylesine farkındadırlar ki, o yüzden olağan bir suçmuş gibi bakıyorlar galiba her olaya!
Bu nedenle tutuklama falan yok.
Adi bir darp!
Kaç gün raporu var, kaç gün işten kalmış…
Sınırların altında ise yapacak bir şey yok.
Öyle mi?..
Böyle mi?..
Peki o yumruğun aslında gazeteciye atılırken aynı zamanda basın özgürlüğüne, demokrasiye, sisteme, hukuka da atıldığının nasıl farkında olmaz bir mahkeme?..
Gazeteci normal bir sade vatandaş mıdır?..
Yavuz Selim Demirağ ile Sabahattin Önkibar tesadüf eseri, öyle yoldan geçen sokak serserilerinin anlık hışmına mı uğramışlardır?..
Öyle mi gerçekten; bu kadar basit midir sahiden?..
O halde bunu nasıl yorumlayacağız?
Dövenler yasaları biliyorlar…
Kasten yaralamadan da olsa mahkemenin tutuklamayacağını biliyorlar.
Yoksa mahkemeden çekinen biri, korkan biri gazeteci dövebilir mi günün ortasında?
Yaralamadan sevk.
Adli kontrol ile serbest.
Yaralamadan sevk.
Adli kontrol şartıyla serbest.
Yargı o yumruğun aslında sisteme, hukuk düzenine, basın özgürlüğüne, demokrasiye atıldığının ayırdında olmayıp alelade bir saldırı gibi bakmaya devam ederse…
Bu film bitmez. Bu yumrukların sonu gelmez.
Gazeteciyi döven sanık, mahkemeye çıkarıldığında eğer o mahkeme “şak” diye serbest bırakıyorsa sanığı…
Asıl yumruk yargıyadır.
Yargıyla alay etmektir.
Bu eşkıyaların bildikleri yola devam etmeleridir.
Ama tam tersine, mahkeme o yumruğun demokratik düzene atıldığının farkına varır ve öyle yorumlarsa eğer…
Yolun sonu kodestir, ağır cezadır.
Ceza, ancak böyle caydırıcı ve ibretlik olur ki…
Mevcut tabloda demokrasinin yerlere serildiği bir manzara varsa önümüzde, maalesef bunun vebali yine yargıdadı
Noktayı tam da böyle koymuşken bir son dakika haberi daha geldi:
Gazetecilere yumruk olayının araştırılması istemi TBMM’de reddedildi.
Araştırılması gereken ne varsa araştırılmayıp hep reddedildiği için şaşırdık mı buna da?
Şaşırmadık.
Buradaki vebal de, ret diyen vekillerimizde değil midir?