Üç cadde örneği verelim…
Sıtkı Yırcalı Caddesi ve devamında Mehmet Akif Ersoy Caddesi…
Bir de çarşının göbeğinden örnekleyelim Atalar Caddesi…
Lütfen bu caddelerden bir bakar gözle geçsin ilgililer…
Yakışıyor mu büyükşehre?
Tangır tungur, her tarafı bozuk mu bozuk…
Üç örnek sadece fikir olsun diye…
Merkezde pek çok caddenin hali içler acısı…
Acil olarak tüm caddelerin tangırtısının, göçüklüğünün, yamukluğunun, sarsıntısının çaresine bakılması gerek…
Yıllardır zaman zaman dile getiriyoruz, Yücel Yılmaz döneminde dokunulmadı merkez caddelere, bari bu dönem el atılsın, inanılmaz şikayet geliyor.
Ki şikayete gerek yok. Bu caddelerin hali perişan, hiç yakışmıyor…
***
Bizim caddelerin darlığı malum…
Otobüslerimiz de devasa, durak cepleri olmasa zaten caddenin yarısını kaplar haldeler ama cepler otobüslere dar geliyor farkındasınız muhakkak…
Örneğin Mehmetçik Caddesi, örneğin Bandırma Caddesi….
Güya otobüsler için duraklarımız var…
Lakin otobüsler dev gibi olunca ve şak diye durunca ceplere sığamadıkları için arkadan gelen de trafik sıkışıklığında dip dibe gittiği için ya zınk diye fren yapıyor, onun arkasından gelen bindiriyor, ya otobüsün arkasına gelen vuruyor ya da jet gibi sollama gayretine girişirken bu kez de sol şeritten gelen kendisine vuruyor…
Farkındasınız maddi hasarlı bu tarz çok kaza olmaya başları ve pek çoğunda otobüs ceplerinin yetersizliği nedeniyle otobüslerin kapladığı alan fazlalığından…
Sonuçta maddi hasarlı diyoruz ama yaralamalar da oluyor ve sonuçta maddi hasar dediğimiz de mili servet.
Ceplerin yine acil olarak gözden geçirilmesi şart, mümkün olduğu takdirde durak bölgelerindeki ceplerin kaldırımlar bir metre geriye çekilerek genişletilmesi trafikteki bu kaza furyasının önüne geçecektir diye düşünüyoruz ki en azından olanaklı yerlerde toplu taşıma araç durak ceplerinin genişletilmesi için çalışılması gerekiyor ki bu konuda çok fazla kentli de şikayetlerini aktarıyor.
***
Yine geçenlerde bir okurumuz DSİ ve Karayolu’nun bulunduğu yerde her gün meydana gelen trafik kazalarından yakınıp ne zaman önlem alınacağını soruyordu sosyal medyadan.
Güya yaya geçitlerinde de trafik akışının hızlı olduğu bu ve benzeri caddelerde kimsenin yayaya öncelik verdiği yok.
Bu gibi tehlikeli noktalara her zaman söylüyoruz, kasis şart.
Hatta Mehmetçik Caddesi’nde, Yarış İlköğretim Okulu önündeki gibi veya Savaştepe Caddesi’ndeki gibi yaya geçitleri kasis olarak yapılmalı ki hem yayalar geçebilsin rahatlıkla, hem de araçlar kontrollü yavaşlayabilsin…
Bu aralar çizgi yenileme çalışmaları sürüyor da örneğin Atatürk İÖO önüne, örneğin DSİ-Karayolu önüne yaya geçitlerinin kasise döndürülmesi çok mu imkansızdır, ne gibi bir sakıncası vardır da onlarca kaza olmasının önüne geçilmek istenmemektedir, anlamak mümkün değil.
Büyük şehir olarak orta refüjleri bir Trabzon gibi, bir Samsun gibi yayaların geçişine kapayamıyorsunuz çünkü ne üst geçidiniz var ne alt geçidiniz…
Koca şehirde kaç tane geçit var belli. O halde yayalara nefes aldırmak için yaya geçitlerinin güvenliğini sağlamak şart.
Vasıfçınar Caddesi de meydanda işte… Her noktasından yayalar fışkırsa da genellikle yaya geçitlerini tercih ediyor vatandaş ama oralarda da geçiş sıkıntılı…
Normal şartlarda çare olarak düşünülmemesi gerek ama çaresizlikten yapacak başka bir şey yok, Vasıfçınar Caddesi de dahil olmak üzere elzem caddelerde yaya geçitlerinin kasisvari hale döndürülmesi gerekiyor.
Ya da izlemeye ve olduğu gibi bırakmaya yani kazalara devam…
***
Bu arada alt geçit dedik de geçenlerde yine sosyal medyada Atatürk İÖO önündeki alt geçit gündeme gelmiş… Birkaç kentli alt geçidin pisliğinden ve karanlığından korktuklarını belirtince yine başka bir cepheden “yıllardır böyle burası, yeni mi gördünüz, hep pisti orası hep karanlıktı” diye yaylım ateşine uğramışlar…
Yıllardır öyle diye buralara el atılmamalı mı; temizlik ve aydınlatma sağlıklı olmamalı mı anlamak gerçekten mümkün değil de yıllardır rezalet görünümünde olan bir alt geçidimiz güzel, temiz ve aydınlık hale getirilse iyi olmaz mı ne dersiniz, bir şey kötüyse kötü mü gitmeli yine? Vesile ile bunu da aktarmak istedik.
***
Bu arada trafik ekiplerinin sürekli ve yoğun bir denetleme dönemine gireceği bilgileri geliyor.
Bu çerçevede 24 saat ve gece görüşlü dronlarla emniyet kemeri takmayanlar, telefonla konuşanlar, kırmızı ışık ihlali yapanlar, yayaya öncelik vermeyenlere ceza yağacakmış.
Amenna..
Ama trafikçilerden de ricamız var, araçlarından çöp atanlara, motorsiklet ve kamyonetleriyle gürültünün zirvesine çıkanlara, desibel sınırını aşanlara da ceza yazsınlar bir zahmet..
Kentte kulak yırtan öyle bir kamyonet ve motor gürültüsü var ki…