Bu yazı kendime ait değil. Çok etkilendiğimi belirtmek isterim. Yoksullıuk ve varsıllık bir kader değildir. İnsanlar ve her toplum kendi kaderini kendi yaratır. “Alın yazısı”kavramı ve “kader” kavramlarını dini anlamda tanımlamak ve anlatmak benim görevim değil.
Dünyanın siyasi, ekonomik, kültürel, eğitim tarihlerine bir göz attığımızda karşımıza çıkan olgular insanı etkilemektedir.
Doğadaki kendi geleceği için bal üreten arıların balına ayılar ve bazı dayılar el koyunca, kovanın arıları o kışı besin yoksulu olarak geçirmek zorunda kalırlar, kovanı hastalıklar, börtü böcekler işgal ederler.
ARILAR KENDİ GELECEĞİ İÇİN BAL ÜRETİR.
“ Dikkat ediyor musunuz? Hayat pahalandıkça, lükse ve eğlenceye karşı rağbet fazlalaşıyor;sefalet arttıkça, sefahat çoğalıyor:… Gazinolar, oteller, hıncahınç. Yeniden lüks çay salonları, lokantalar açılıyor. Orta ve aşağı derecedeki eğlence yerleri kalabalık…Birinci sınıf terzi salonları dolup taşıyor.
Yahu!..Para yok, sefalet çok diyorlar, bütün lokantalar, terzi evleri eğlence yerleri hıncahınç. Halk bu parayı nereden buluyor?…
Gözümüzün önüne iki kefesi para dolu bir terazi getirelim. Gökten inen bir el, bu kefelerden birindeki parayı azar azar alıp öteki kefeye doldursun. Tabi ki kefelerden biri ağırlaşıyor öteki hafifleyip havaya kalkıyor. Ağırlaşan kefede harp zenginleri, hafifleşen kefede halkın serveti vardır.
… Kefenin biri ağırlaştıkça öteki hafifliyor.
… Sefaletle beraber sefahatin de çoğalmasında bir sebep var. Kolay para kazanan bir sınıf türedi. Bir vuruşta binlerce lira kıvırıyor. Alın teriyle ıslanmayan bu servet, o vurguncu sınıfın gözünde kuş yemi kadar bol darı gibi ucuz bir nesnedir. Bu eğlence aleminde bir sürü güvercinlere piliçlere serpmekten keyifli ne var ?
Haydan gelen huya gider derler…
“ SEFALET VE SEFAHAT ana kızdır. Ananın açlıktan , kızın şampanyadan nefesi kokar. Ana dilenci kız prensestir. Fakat bu hain kızın bütün elmasları vaktiyle anasınındı. Gözümüzün önünde kız anasını soyup soğana çeviriyor.”
Fakat yüzlerine kılıklarına yaşayışlarına bakarsanız bayan sefahati bayan sefaletten doğduğuna asla inanmazsınız. Kız geceleri anasını soyar. Gündüzler bucak bucak kaçar.” Peyami Sefa-(yeni Mecmua,13 haziran 1942) İkinci Dünya Savaşı Dönemi.
ULUSAL GELİRİMİZ KİŞİ BAŞINA; 2000’li yıllarda 2 bin 500 dolar iken, bu günlerde 13 bin dolara yükselmiş… Düğünlere, bayramlara, eğlence, ve depdebeye, açılan AVM ( Alış Veriş Merkezleri), köşe başa marketlere bi bakın tıklım tıklım değil mi? Bayram sonrası ve öncesi karayollarındaki otomobillere ve trafikteki küçük, büyük taşıtlara bir bakınız.
Balıkesir il ve ilçelerindeki trafiğe kayılı araç sayısı yüz binleri aşarak 500 bine dayanmış durumda. Sefaletten söz edenlerin, sefahat içinde olanları görmemek için hep Rayban gözlük taktıklarını fark etmemek mümkün mü *İ D U R A K İ *?…
Anadolu Kurtuluş Savaşı’nın anlam ve önemini anlayamayan, kavrayamayanların küçük hesapları için kara gözlüklerin, takım elbiselerin, ipekli böcekli kravatların ve saç ve sakalların arkasına sığınarak:
Siyasi, ekonomik, kültürel, eğitim, adalet ve insani değerlerin yozlaşmasındaki ayrımcılık ve iteleme ve ötelemeleri görmezden gelmek kendimizle , kendi yoksulluk ve varsıllığımıza ihanettir.