Dün günlerden Ayda idi. ‘’Köfte ve ayran…’’ bu iki kelimenin bizleri ağlatacağını tahmin edemediğimiz bir gündü. Güzel kızım, sen hep gül. O gülüşün bizlere ders olsun. Kötülüğün üstünü örtelim. Sevgiyi, kardeşliği, vicdanı sonsuz bir güçle yayalım. Bu yürekten dokunuş, insanlığın aklından, yüreğinden silinmesin.
Deprem gibi diğer doğal afetlerde de mucizeleri beklemeyelim. Ayaklarımız yere sağlam bassın. Kurtarılan bebeklerimize sevinirken ‘’Neden göçük altında kaldılar’’, ‘’Deprem vergileri nerede?’’ gibi soruları da her gün sormaya devam edelim. En büyük mucizenin insan aklı olduğunu bilelim. Onun sayesinde depreme dayanıklı binalar yapılıyor. Biz bunu nasıl olur da unutmuş olabiliriz ki?
Unutmuş olmasak; bir devlet büyüğünün çıkıp ‘’Bu çağda o kadar vergi vs. topladık. Ama bu kadar yıkıma engel olamadık’’ demesinin ardından istifa etmesinin, çok daha büyük bir mucize olacağını düşünmezdik.
Devlet büyüğü demişken… Hepimiz, geçen senelerde henüz Türkiye Cumhuriyeti bir yaşında iken Erzurum’da yaşanılan depremi anlatan reklamı izlediğimizde çok duygulanmıştık. Toplu iğne üretecek fabrikası olmayan Cumhuriyet’in, o kadar yokluk, borç ve yıkım içinden vatandaş muhtaç olmasın diye sigorta şirketi kurarak halkın derdine derman olduğunu izlemiştik.
Gelin hep birlikte Mustafa Kemal Atatürk’ün çalışmalarına bir göz atalım. Belki, Cumhuriyet anlayışından, insanlık idealinden ve fikrinden uzak kalanlar bir ders alır. Ne dersiniz?
Cumhuriyet döneminde Erzurum’daki ilk deprem 13 Mayıs 1924’te meydana geldi. İkinci deprem, 6 Eylül 1924’te, üçüncü deprem ise 13 Eylül 1924’te oldu. Son deprem Erzurum merkez, Pasinler, Narman, Hınıs, Tortum, Sarıkamış, Ardahan ve çevresini etkiledi. Deprem sırasında Cumhurbaşkanı Atatürk, eşi Latife Hanım ile birlikte Trabzon’da bulunuyordu. Depremi öğrenir öğrenmez Erzurum Valiliği’ne ve Belediye Başkanlığı’na telgraf çekerek deprem hakkında bilgi istedi.
Depremde çok sayıda ölü ve yaralıların olduğunu öğrenen Mustafa Kemal Atatürk, Erzurum’a gitmeye karar verdi. Erzurum halkı, Cumhurbaşkanı Atatürk’ü, büyük bir coşkuyla karşıladı. Onuruna belediyede düzenlenen yemekte konuşma yapan Atatürk, Milli Mücadele dönemindeki Erzurum’dan bahsetti. Depremin açtığı yaraların sarılacağını söyledi. Demiryolunun Erzurum’a kadar uzatılacağının müjdesini verdi.
Cumhurbaşkanı Atatürk, 2 Ekim 1924’te yanındakilerle beraber Erzurum’un Hasankale ilçesini ziyaret etti. Burada yetkililerden bilgi aldı. Halkının dertlerini dinledi. Ardından deprem etkilenen diğer köyler olan Köprüköy, Yağan, Emrekum, Mendivan, Komasur ve Dölek’e giderek bir takım temaslarda bulundu. 3 Ekim 1924’te Erzurum’da depremzedeler yararına düzenlenen at yarışlarını ve cirit oyunlarını izledi.
4 Ekim 1924’te eşi Latife Hanım ve yanındakilerle birlikte Sarıkamış’a gitti. Yol boyunca depremden hasar gören köylere uğradı. Yaptığı incelemeler sonucunda, evsiz kalan halka kereste yardımı yapılmasını istedi. 6 Ekim 1924’te Sarıkamış’tan Kars’a trenle geçti. Burada hükümet konağında, Kağızman ve Ardahan’dan gelen heyetleri kabul etti. Aynı günün akşamı Sarıkamış’a geri döndü. 8 Ekim 1924’te Erzurum’a geldi. Yardım komisyonu ile görüştü. Kendisine yapılan çalışmalar hakkında bilgi verildi.9 Ekim 1924’te Muş ve Bitlis’ten gelen heyet ile bir görüşmesi oldu.
Cumhurbaşkanı Atatürk, 10 Ekim 1924 sabahı Erzurum’dan Erzincan’a hareket etti. On gün boyunca deprem bölgesinde bulunan Mustafa Kemal Atatürk, halkının derdini dinledi, her zaman onların arasındaydı. Cumhuriyetin ilk yıllarında meydana gelen felakette Cumhurbaşkanı, halkının yanı başındaydı. Erzurum halkı, bu durumdan çok memnundu. Kısacası, bugün bizlerin sık sık kullandığı gibi O’nun kurduğu ‘Cumhuriyet ‘’kimsesizlerin kimsesi’’ olmaya başlamıştı.