Hindi, hadi daha çok yılda bir kez, bu günlerde gündeme geliyor; yılbaşı sebebiyle…
Artık hangi eve hangi ölçüde girebiliyorsa orası da ayrı bir sıkıntı tabi…
Fiyatlar uçuşta…
Ama bir başka hindi’sel mevzu var ki, aslında her gün karşımızda da gündeme üç beş yılda bir giriyor ancak!
Turkey!
İngilizce’de hindi demek, malumunuz.
Uluslararası platformda kendi adımızla anılmamız gerektiği şart ama nedense sadece üç beş yılda bir, o da daha çok üretilen ürün ve mallarla ilgili “Türkiye” isminin kullanılmasına yönelik aksiyonlar alınması doğrultusunda karşımıza çıkıyor…
Epey zaman önce aynı konu gelmişti gündeme…
Sabun köpüğü gibi uçtu gitti.
Şimdilerde yine gündemde…
Gazeteler yazıp duruyor:
“Made in Türkiye”ye destek minvalinde.
Okuyalım:
“İhraç ürünleri ve yazışmalarda –Made in Turkey- ibaresinin yerine –Made in Türkiye- kullanılacak olmasına iş dünyasından destek geldi: Türkiye artık, ismiyle tanınmalı. Karar doğrudur. Türkiye markası oluşmasına katkı sağlayacaktır.”
Bizim medya balık hafızalının en önde gideni…
Arşivlerini açsalar utanırlar mı bilinmez ama üç beş yılda hep aynı konu geliyor gündeme ama ardı arkası gelmiyor, sonuç alınmıyor.
İş dünyası destek vermiş, artık Türkiye markası oluşmalıymış…
Yav, “Türkiye” olarak ürüne “Made in Türkiye” yazılması için karara gerek mi var, ürettiğiniz mala öyle basarsınız logoyu “Turkey” olarak anılmak sizi rahatsız ediyorsa.
Bugüne kadar niye basmadınız; kabahat zaten sizde.
Şimdi mi aklınıza geldi Türkiye markasının oluşmasına katkı?
Bir garip haller.
Ki, olsa olsa İngilizce’de “ü” harfi bulunmadığından “Türkiye” yerine “Turkiye” yazarsınız olur geçer.
Hindi olmaktan muhakkak iyidir.
Ammaaaa…
Esas önemli olan taraf bu da değil ki!
Kalıcılık mı istiyoruz?
Gerçekten Türkiye olmak mı istiyoruz?
Gerçekten ciddiyet mi istiyoruz?
Asıl; uluslararası diplomasi dilinde “Turkey”den kurtulacaksınız… Bunun için uğraşacaksınız…
Basit bir konu gibiymişçesine önemsememezlik yapmayacaksınız… Adamakıllı sert bir duruşla asıl tüm uluslararası arenalarda adınızın “Turkiye” olarak yazılmasını sağlayacaksınız, gerekirse protesto edeceksiniz, gerekirse katılmayacaksınız.
O zaman dünya sizi “Turkey” olarak görmekten vazgeçer.
Birleşmiş Milletler’de, NATO’da, Avrupa Konseyi’nde…
Bilumum herhangi bir uluslararası platformda, toplantıda, ülkemizi temsil eden herhangi bir üst düzey devlet görevlisinin oturacağı masada ülke ismi olarak “Turkey” mi yazmalı, “Turkiye” mi?..
Bunu değiştirmeyi sağlayamıyorsak ürünlerdeki uygulamaya ilişkin kararın altı ne kadar dolu olabilir ki?
Bunu da geçiniz ev sahipliğini ülkemizin yaptığı toplantılara bakalım…
Her toplantıda evveliyetle kendimizin “Türkiye” ifadesini kullanmamız ve bunu dışarıdaki toplantılara taşımamız şart.
Gerekirse organizasyon yapanın koyduğu ülke adı isimliğini kaldıracağız, yerine yanımızda götüreceğimiz ismi koyacağız…
Hindi olmak ya da olmamak!
Tercih meselesi.
“Turkey” bize hiç yakışmadı, yakışmıyor ve bundan kurtulmamız şart!
Basit bir ayrıntı gibi görmek de kabul edilebilir bir mazeret değil, hiç değil!
Çok güzel bir tesbit. Sonuna kadar düşünceni destekliyorum Alp\′cigim. Çok geç kalınmış bir durum.