Kaç gündür yazmamak için direniyordum.
Çünkü ne kadar yazsanız da herkes bildiğini okuyor.
Savunmaya çalıştığınız, ‘hakkı yenmesin’ dediğiniz insanlar, bin bir pazarlık içinde köşelerine çekilebiliyor.
Sizin içiniz kan ağlarken, onlar etrafa gülücükler saçabiliyor.
Ama CHP Altıeylül Belediye Meclisi aday adayı Adil Yarar‘ın adaylıktan çekilme kararı sonrası ben de içimi dökmeye karar verdim.
Şimdi başlıyorum.
Kimse kızmasın, alınmasın, aksine öz eleştiri yapsın…
CHP, ittifak kararına kadar Balıkesir’deki favori partiydi.
“CHP Balıkesir’i ne zaman kazandı ki…” ya da
” Yüzde 30 oyla nasıl kazanacaktı”
Diyenlere bakmayın…
Partili partisiz herkes CHP’nin Ahmet Akın‘la bu kez zafere yakın olduğunu görüyordu.
Artık bir proje mi devreye girdi, yoksa hep söylendiği gibi gerçekten proje adamlar mı var, artık ne olduysa Ahmet Akın’ın adaylığının İyi Parti ile yapılan ittifak sonucu geri çekileceği açıklandı.
Bu durumda Türkiye’de adaylığı ilk açıklanan isim olan ve rakiplerine göre hep bir adım ileride olan Akın (resmen olmasa da) geri çekildi.
Büyükşehir adayıyla birlikte 24 Haziran’daki ölü toprağını üzerinden atan CHP örgütü bu kez tam bir kaosun içinde, derin bir sessizliğe gömüldü.
***
Şimdi Atatürk’ün partisi CHP’nin Kuva-yi Milliye kenti Balıkesir’de büyükşehirle birlikte Karesi ve Altıeylül’de bile aday göstermeyeceği iddia ediliyor.
Balıkesir’in merkezdeki iki ilçesinden birinde oturan CHP’li vatandaş belki de oy pusulasında Altıok’u bile göremeyecek.
Bir çok seçmen şimdiden sandığa gitmeyeceğini ve oy vermeyeceğini açık açık söylüyor.
Bir başka iddiaya göre, CHP sadece 5 ilçeyi alacak, 15 ilçe ise İyi Parti’nin olacak.
Bu dedikodular genel merkeze yakın kaynaklar tarafından yalanlanıyor.
Dedikoduya inanmamak gerek ama Akın’la ilgili spekülasyonlara da kimse inanmıyordu.
“Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diye boşa dememişler.
Siyaset dehaları (!) Akın, il ve ilçe örgütleri ile birlikte yaklaşık 300 bin seçmeni de bir kenara koydu ve akıl almaz bir ittifaka, yazarımız Alp Kaan‘ın deyişiyle b’ittifak’a imza attı.
Şimdi 5 ilçeyi alıp, 15 ilçeyi verse kıyamet mi kopar!
Bir de daha ittifak tam resmileşmeden, sadece genel başkanların pek de aydınlatıcı olmayan açıklamaları varken iki partinin adayı olduğunu ve seçimi kazanacağını ilan eden İsmail Ok’un tüm ilçe adaylarını belirleyeceği iddia ediliyor.
Ok da bu dedikoduyu ‘aktrollerle haramiler’in yaydığını açıkladı zaten…
Tecrübeli siyasetçinin herhalde bir bildiği vardır.
***
Dedim ya…
Ahmet Akın çok iyi gidiyordu.
Karesi’de en az onun kadar karizmatik Levent Tellioğlu gibi bir isim bulunmuştu.
İlçelerde kamuoyu, Ali Kemal Deveciler dışındaki tüm adaylara sıcak bakıyordu, bir anda her şey tersine dönüverdi.
“İlçeler” demişken, CHP Büyükşehir’le birlikte Karesi, Balya, Havran, Gömeç, Gönen, Sındırgı Manyas ve Burhaniye adaylarını açıkladı.
Şimdi CHP Genel Merkezi, Ahmet Akın gibi, Levent Tellioğlu’nu, Orhan Gaga‘yı, Bedri Şahin‘i, Mehmet İrem Himam‘ı, İbrahim Palaz‘ı, Tuncay Öztürk‘ü de geri mi çekecek?
Herhalde Sayın Kılıçdaroğlu yangından mal kaçırır gibi Burhaniye’de aday yaptığı Ali Kemal Deveciler‘i yerinde tutar.
Manyas’ta ise Tancan Barçın zaten belediye başkanı olduğu için paçayı kurtarır.
Diğerlerinin ne önemi var ki…
Diğerleri dedim de, onların da şimdiden her şeye ama her şeye hazır olmaları gerekiyor!
Aklıma gelmişken, siz bir genel başkan olsanız, 8 adayın olduğu bir ilçede mi, yoksa iki adaylı bir ilçede mi ön seçim yapardınız?
Pardon “diktatör” deyince aklınıza kim geliyor?
***
CHP yerel seçimler öncesi adayları önceden açıklayıp, zamanı iyi değerlendirmek istiyordu.
Ama şimdi her şeyi eline ayağına dolaştırdı.
Kaç gündür ilçelerdeki belediye başkan adaylarından ses çıkmıyor, çalışma yapamıyorlar.
Onlar da haklı.
Çıkıp da seçmene ne desinler…
Nasıl çalışsınlar…
Sözde adaylarını erken açıklayıp, projelerini halka anlatacak olan CHP Genel Merkezi, bırakın sokaktaki vatandaşı kazanmayı, kendi seçmenini şimdiden küstürdü.
İttifak yapacaksan adayını açıklamazsın, açıkladıysan ittifakı başka illerde yaparsın…
Milletvekili seçiminde yüzde 30, cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 40 oy aldığın bir ilde, yüzde 14’lerde gezinen bir parti için nasıl geri çekilirsin…
Olaya bir de İyi Parti açısından bakalım…
İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener cumhurbaşkanlığı seçiminde Balıkesir’de yüzde 10 oy almış.
Ama Balıkesir şehrinin anahtarını adayı İsmail Ok’tan isteyebiliyor…
El insaf…
CHP’liler her seçimde Ok’a oy vermek zorunda mı?
Bu, CHP ile birlikte aslında İyi Parti’ye de kötülük yapmaktan başka bir şey olamaz.
Çünkü ittifak öncesi hiç kimsenin görüşünü almadınız, bir kamuoyu anketi bile yapmadınız.
Seçimi nasıl kazanacaksınız?
İnanın “Bu ülkede alternatif yok o yüzden AK Parti’ye ve Tayyip Erdoğan’a oy veriyorum” diyen insanları artık daha iyi anlıyorum.
***
CHP İl Başkanı Serkan Sarı ilk gün partililerin isyanını dile getirdi.
Karara tüm içtenliğiyle itiraz etti ama herkes O’nun kadar kararlı görünmüyor.
Hatta bazıları kıs kıs gülüyor olabilir…
Ahmet Akın da gereğinden fazla sessiz kaldı.
Bence, seçime girmesi için bir başka partiye gidip, geri dönmekle ‘demokrasi kahramanı’ olunmaz
Hele ‘3.5 yıldır belediye başkanlığına hazırlanıyordum, tüm projelerim hazır, Balıkesir benim ailem’ deyip sonra da ‘genel başkan istedi’ diye adaylıktan çekilmek de demokrasi kahramanlığı olamaz.
Bir de şunu sormak lazım…
Niye sürekli Ahmet Akın’dan demokrasi kahramanı yaratmaya çalışanlar bir gün de kendileri bu işi denemiyor acaba?
Neden ‘bu seferde biz fedakarlık yapalım’ demiyorlar
Gerçi Akın çekildiğine dair bir açıklama yapmadı ama bu kadar da sessiz kalınmaz ki…
Bu arada merak ettiğim bir başka konu da şu…
CHP Parti Meclisi, Ahmet Akın’ın Balıkesir büyükşehir belediye başkan adayı olmasına karar vermişti.
Şimdi adaylığı yine Parti Meclisi kararı ile mi geri çekilecek?
Yoksa Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek başına açıklama yapması yetiyor mu?
Ya da Akın’dan adaylıktan istifa ettiğine dair yazılı bir dilekçe mi alınacak?
Yeniden Serkan Sarı’ya dönersek o gece masayı yumrukladığına, o konuşmayı yaptığına hiç bir zaman pişman olmamalı…
Bazıları ‘Sarı görevden alınsa da , ben göreve gelsem’ diye bekliyor olabilir.
Bazıları “Serkan istifa edersen, benim adaylığım tehlikeye girer” diyebilir.
Bazıları ‘Sarı gitse de, benim belediye başkan adaylığımı engellemese’ diye düşünebilir.
CHP İl Başkanı hiç kimseyi dinlemeden ilk gün söylediklerinin arkasında durmalıdır.
***
CHP’li Adil Yarar’ın adaylıktan çekilmesine gelirsek…
Bazıları emekli albaya ‘cepheden kaçıyorsun’ diyebilir, zaten diyenler çıktı bile…
Bazıları alkış tutabilir.
Bu kararı destekleyen de çok…
Ama tüm başkan adaylarının, başkan aday adaylarının, belediye meclisi aday adaylarının da en azından Yarar gibi bir vicdan muhasebesi yapması ve kendini siyasetçi sananlara bir mesaj vermesi gerekiyor.
Kimse, ‘bana ne Ahmet’ten, bana ne Serkan’dan, ben işime bakarım’ dememeli.
Kişisel çıkarlar peşinde koşmak yerine, biraz ilkeli olunmalı…
***
İyi Partili, genç arkadaşım Batuğhan Koç gibi bir çok insan da, “Bu ittifak Türkiye’yi kapsıyor. Türkiyenin en yüksek nüfuslu 6 ili olan İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve Adana ittifak neticesinde CHP’ye bırakılıyor. Balıkesir, Manisa, Kocaeli gibi sağ seçmenin çoğunlukta olduğu kilit noktalar kilit adaylarla İyi Partiye bırakılıyor. Bu siyasi zekadır” diyebilir.
Tabii ki bu görüşe de saygılıyız.
Yine de “Balıkesir’de sağ seçmen çok da, Bursa sol seçmen mi kaynıyor’ diyebiliriz.
Benim bildiğim Bursa sağın kalesidir.
Eğer böyle bir mantık varsa, Bursa’da da İyi Partili bir aday çıkmalıydı.
Bence doğrusu da bu olurdu.
Hem İyi Parti yüksek nüfuslu bir ilde yarışma fırsatı bulurdu…
Yine “CHP’nin İzmir’de ya da Eskişehir’de İyi Parti’nin oyuna ihtiyacı var mıydı?” diye soranlara kızabilir miyiz?
Ahmet Akın için, “sağ ve sol seçmenin oyunu alacak bir aday” diyebiliriz ama Ok için bunu söyleyebilir miyiz?
Keşke iki partide adaylarını açıklamakta bu kadar acele etmeseydi, birbiriyle yarışmasaydı…
İttifak yaparken Balıkesir’de, ilçelerinde, köylerinde yaşayan seçmene de sorsaydı, rakamları dikkate alsaydı.
Şimdi ortalık bu kadar karışmazdı.
AK Partililer de bu kadar rahat olmazdı…
NOT: Bu uzun yazının sonunda, herkese bir kez daha Alp Kaan‘ın 13 Aralık’ta yayımlanan B’İTTİFAK başlıklı makalesini okumalarını öneriyorum…