Yılmaz hocayı en kısa nasıl tarif edersin deseler şöyle derdim; Üreten, ürettiğini hakça paylaştıran, çalmayan, çaldırmayan, baskıya boyun eğmeyen bir devrimci adam…
Yılmaz Büyükerşen kendisine oy verenin de vermeyenin de hocasıdır. Hocanız olmayan birisine hocam demek “Görüşlerinize katılmasam da sizin bilgeliğinizi, öğreticiliğinizi kabul ediyorum” demektir.
Gelelim diğer dükkâna:
Çiçekçi dükkânından başka bir dükkân daha açtı Yılmaz Hoca. Yine doktorlar caddesinde. (EİTİA) adına o yılların en gözde triko markalarından birisinin bayiliğini aldı. Triko dükkânında hem maddi durumu bozuk olan öğrencilere “Part time” iş sağladı, hem de geliriyle fakir öğrencilere burs verdi.
Bugünlerde oynayan seçim reklamının başında şöyle diyor; “Eskişehir yazın tozdan, kışın çamurdan geçilmeyen bir kentti”
Evet, öyleydi. Eskişehir’in tozunu da yuttuk, çamuruna da battık. Yılmaz hoca belediye başkanı olana dek de bu durum hiç değişmedi.
Peki, ne yaptı hoca? Yolları ihaleye verip müteahhitlere para mı kazandırdı. Hayır, hoca müteahhitlere para kazandırmadı; daha beterini yaptı, çıldırttı adamları. Üniversiteyi nasıl kendi kurduğu atölyelerle büyüttüyse, Eskişehir’in yollarını da kurduğu asfalt ve Arnavut taşı yapım atölyeleriyle kendi işçisiyle yaptı.
Hoca bu durur mu hiç; çıldırtmaya devam etti. Arkasında iktidar partisinin desteği olmadan Eskişehir’i Avrupa kenti yaparak bu sefer de iktidar partisinin belediye başkanlarını çıldırttı.
Bitmedi. Açık Öğretimi kurdu parasızlıktan yüksek öğrenim göremeyen öğrencilere eğitim imkânı sağlayarak YÖK’ü çıldırttı.
Tayip Erdoğan’ı bile çıldırttı. Erdoğan bu yaşlı adamı niye seçiyorsunuz diye Eskişehir seçmenine ayar vermeye kalkınca hoca ne dedi biliyor musunuz? “Akıl yaşta değil baştadır” Bu cevap Erdoğan’a en az birkaç takla attırmıştır.
Sağ parti milletvekilleri “Ankara’ya Kayseri’ye deniz getiremedi” ama Yılmaz Hoca bozkırın ortasında “Kayası yalçın yeri sarp” olan Eskişehir’e minyatür de olsa denizi getirdi. Kumsalı bile var…
Hazır suya girmişken porsuk çayına da bir girip çıkalım. Bizim zamanımızda Eskişehir’deki Sümerbank Basma fabrikasının suları Porsuk’a akardı. Köprübaşından geçen herkes o gün hangi renk basmanın üretildiğini bilirdi. Şimdi Porsuk’ta gondollarla nehir gezisi yapılıyor. Sanırsınız Venedik’tesiniz. Venedik’te çıldırmış mıdır?
Öğrencisi olmaktan onur duyduğum değerli hocama derin saygıyla…