Yılmaz Büyükerşen belediyeciliği nedir?
Halkçılıktır …
Toplumculuktur …
Yurtseverliktir …
Devrimciliktir …
Halkın emanet ettiği belediyenin kasasını korumaktır. Belediye gelirlerini birilerine peşkeş çekmemektir. Gereksiz yere bir tek kuruş harcatmamaktır. Fakir fukaraya sadaka yerine iş vermektir. Üretim demektir. Üretimi ve tüketimi planlamak demektir. Belediyeyi halkla birlikte yönetmek demektir. Adaletten, eşitlikten ayrılmamak, sanatı ve kültürü öne çıkarmak demektir.
Bunlar, sevdiğim ve desteklediğim bir belediye başkan adayını övmek için söylediğim sözler değil, Yılmaz Hocanın karakteridir.
Sanırım birkaç örnekle ne demek istediğimi daha iyi anlatabileceğim.
1976-80 arası. Temel sorun öğrenim özgürlüğü can güvenliği. Eskişehir İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi İktisat Maliye Bölümü öğrencisiyim. Yılmaz hoca da akademi başkanı. Boykotlar, işgaller, çatışmalar arasında biz fark etmeden bir bakıyoruz kampüsün içinde yeni yeni binalar yükseliyor. Yeni bölümler açılıyor. Yılmaz hoca çaktırmadan Akademiyi büyütüyor.
Binaların hiç birisini müteahhide yaptırmıyor. Demir atölyesi, marangoz atölyesi açıyor. Demirci, marangoz, inşaat ustası, sıvacı, duvarcı, boyacı hepsini akademi kadrosuna dahil ediyor. Kapıdan çerçeveye, duvardan çatıya kadar her şey akademi elemanlarınca yapılıyor. Maliyet, müteahhidin üçte biri kadar. Bir sürü insanı sigortalı iş sahibi yapmak ta cabası.
Ya şuna ne demeli:
1960’lı yıllarda Eskişehir de çiçekçi dükkânı yok. Hoca bir arkadaşını çiçekçi dükkânı açması için ikna ediyor. Arkadaşı hiç bilmediği ve inanmadığı bu işe sırf hocanın hatırına evet diyor. Hoca Eskişehir’in en lüks caddesi olan Doktorlar caddesine çiçekçi dükkânını açtırıyor. Çevresini de, düğün dernek toplantı ne olursa buradan çiçek göndereceksiniz diye ikna ediyor. Bir süre sonra çiçekçi dükkânı yetmiyor, derken bir daha bir daha ve Eskişehir çiçekçi dükkânlarıyla tanışıyor. Sonra başka bir alanda başka bir dükkân.
Bu günlük bu kadar. Hikâyelerin devamı yarın