Ne kadar güzel birleşik iki kelime…
Peki; ne yerli, ne milli? Yahu halk bile yerlilikten çıktı. Ülkede 5 milyon yabancı var, üstelik çoğu Afrika, Asya, Orta doğu kökenli. Bazı büyük şehirlerimizde yabancıları yerli Türk halkının sayısını geçti. Örneğin Gaziantep, Kilis.
Başlangıçta çok insani duygularla başlayan mülteci akını giderek turistik geziye dönüşmüştür.
Bir araştırmaya göre 5 milyon emekli ikinci iş arıyormuş. Sayıya dikkat! 5 milyon. Yani ülkedeki işsiz ya da geçinemeyip ikinci iş arayan 5 milyon vatandaşımız, 5 milyon yabancıya ev sahipliği yapıyor.
Vakti zamanında ülkemizden Avrupa ülkelerine işçilerimiz gitmiş, oralarda çalışmış ve hem o ülkelere hem kendi ülkelerine büyük katkılar sağlamışlardır. Peki bu bizde adeta 5 yıldızlı otel konforu yaşayan yabancılar ne yapıyor? Sadece tüketiyor.
Demek ki artık insanımızın yerli olup olmadığı da sorgulanabilir.
Gelelim üretime…
Artık neredeyse gıdadan, giyime her şeyimiz yabancı. Yerli tohumun yani üretimin yasaklandığı bu ülkede yerli kelimesi pek bi tuhaf kaçıyor.
Çokta haksızlık yapmayalım. Yerli olan da var, ne mi? Taş, toprak! Evet evet, taş toprak, kum çakıl… Anladınız siz onu. İnşaat yani beton… Bak bu konuda şampiyonuz. Her yer inşaat, her yer beton.
Tamam, ticari hayatın vazgeçilmezidir inşaat… İyi de biz inşaatın kabasını üretiyoruz. İç düzgü ne olacak? Kaba inşaat üçte birdir, iç düzgü ise üçte iki, yani kalanı. E onu üretiyor muyuz? Maalesef. Taban döşemesinden tavan döşemesine kadar hepsi ithal.
Yakında ülkemiz konut çöplüğüne dönecektir. Çoğunluğu banka kredileri ile yürütüldüğü için sonuç büyük bir hüsran olacaktır.
İğneden ipliğe her şeyi dövizle alıyoruz da, döviz durduğu gibi dursa sorun yok. Ülkenin en meşhur dansözleri bu kadar kıvırmaz. Son 2 ay içinde bizimle adeta eğleniyor. İlk zamanlar işi dış güçlere yıkmıştık, artık oda inandırıcı gelmiyor millete.
Şimdi herkese soruyorum Allah aşkına; yerli olan ne, milli olan ne?
Yerli üretim bitme noktasına gelmişse nasıl yerli oluyoruz?
Silah sanayimiz neredeyse yüzde doksan dışa bağımlı. Süper güçlere sabah akşam yalvar yakar oluyoruz silah verin uçak verin füze verin diye… E nerede kaldı millilik.?
Allah korusun yarın ülkemizi savunmak zorunda kalsak adamlar kusura bakmayın size güvenmiyoruz. Silah şifrelerini, yazılımlarını vermiyoruz deseler, adım atamayız.
Olay artık kendini aştı… Geçen yıl bir ara telefon kırmak moda idi, yenisini alıyoruz iletişim sistemi Amerikan. Yaparsın yerli yazılımı satarsın Dünya’ya sonra da atarsın havanı kırasın telefonları.
Elektriğin, doğal gazın, yakıntın yabancı ama milli… Yersen…
İşimiz gücümüz şov… Şimdilik vatandaş yutuyor mu? Yutuyor gibi.. Ama nereye kadar?
S-400’leri almaya gerek yok. Dolar’ın, faizin, enflasyonun, hızı, işsizlik, faizler, zamlar füzeleri geçti.
Savaş uçağından önce biz ekonomik savaşı kazanalım sonrası kolay… Belki de uçak bile almaya gerek kalmayacak.
Yerli ve milli diye çıktık yola, yabancı ve ithal oldu içimiz dışımız.
İlla yerli ve milli arıyorsak ne var biliyor musunuz…? Bor madenimiz. Ama onun da kıymetini bilemiyoruz.
İlla yerli ve milli arıyorsak ne var biliyor musunuz…? Eğitimli kültürlü gençlerimiz. Onların da kıymetini bilemiyoruz. Beyin göçü ile yabancılara ihraç ediyoruz.
Allah sonumuzu hayır etsin…