Dağları seveceksin,
başı duman duman.
Ovaları seveceksin,
bereket fışkıran.
Dereleri seveceksin,
gürül gürül akan.
Kıyıları seveceksin,
meltem ve deniz kokan.
Sonra toprakla sevişeceksin
..ve o sana bağrını açınca !
Gölleri kirlettirmeyeceksin,
Uzungöl ve Salda’da olduğu gibi.
Yaylalara beton yollar yaptırmayacaksın,
Karadeniz’de olduğu gibi.
Dağlara zehir ektirmeyeceksin,
Kazdağları ve Madra’da olduğu gibi.
Antik Kentler’in üzerine villalar yaptırmayacaksın,
Antandros ve Adramytion’da olduğu gibi.
Kirlettiğin doğaya da, kılıf uydurmayacaksın,
Turizmi geliştiriyoruz gibi…
Demem o ki!
Madra ve Kazdağları(İda) ile çevrili olan Ayvacık’tan Dikili’ye kadar uzanan bölgede, kıyıların beton binalarla örülmesinde ve buradaki İlçelerin doğa ile uyumlu olmayan ikinci konut hurdalığına dönüşmesinin birinci derecede sorumluları yerel yönetimlerdir.
Çarpık ve yoğun yapılaşmadan dolayı, kitle turizmine olan talebin giderek önem kaybetmesi sonucu, alternatif turizm çeşitliliği açısından oldukça zengin olan bu bölgelerde, günümüzde dağlara doğru, sürdürülebilir politikalardan uzak, bir yönelişin olduğu görülmektedir.
Demem o ki!
Kıyılardaki görsel kirliliğe neden olan yerel yönetimlerin, dağlara yönelik taleplerde artık deneyimli olmaları gerekmektedir.
Eğer, bu deneyim, hala kazanılamamışsa !
Eski Ayvalık’a gidip, sokaklarında biraz dolaşmaları gerekmektedir.
SON SÖZ : Doğa sevgisinin olmadığı yerde, akıl olmaz, aklın olmadığı yere ise, bilgi hiç uğramaz.
Dursun Altınay