Hem maddi zorluklar had safhada.
Hem sayıları sürekli artıyor.
Özellikle Basın İlan Kurumu nitelemesini baz alırsak “vasıflı” sayılmayan gazeteler ile haftalık veya 15 günlük periyotlarla yayınlanan gazete sayısındaki artış dikkat çekici.
Çelişki elbet bu durum.
Ama maddi koşulların ve yasal şartların ağırlığı tümüyle vasıflı yani resmi ilan alma hakkı bulunan gazetelerin belini büktüğü için vasıflı sayılmayan gazetelerin işi daha kolay. Sayı artışının sebebi ancak bu açıdan izah edilebilir.
Lakin yerel basının yaşaması için kuşkusuz para kazanması gerek.
Ve ne yazık ki geçmişte olduğu gibi bugün de eğilip bükülmeden yayın yapanlar her daim zorluk içinde.
Zira ne reklam pastası bir gazete için “yeterli”, ne de Basın İlan Kurumu’ndan gelen pay!
Abone sayıları da beklenen ve istenen verimde değil… Ki, abone sayısının artması iki ucu boyalı değnek misali… Aboneniz arttı ve gelir çoğaldı diye sevinirken bu kez karşınıza inanılmaz derecede kambur oluşturan kağıt maliyeti ile baskı ve dağıtım giderleri ekleniyor.
Yani BİK kıstasları olmasa, kimse abone peşinde dahi koşmayacak, durum o kadar vahim…
Oysa yerel basının, elbette ki şantaj-çıkar-fırıldak olmayan kesiminin önemi büyük.
Yerel basın yerel ses demek, yerel renkler demek.
Yerel köşe yazarlığı bile o şehrin okuma alışkanlığına katkı demek.
Keşke yerel basına vatandaşın ilgisi bu seviyede olmasa, kentli insan, birkaç yıldır pek çok gazete büfesinde de satılmaya başlanan yerel gazetelerden herhangi birini satın alsa.
Maalesef bu yok işte.
Ulusal gazete satışlarının bile berbat bir görünümde olduğu Türkiye’de, yerel gazetelerin satması ne ölçüde gerçekçi?
Hele hele internet de varken!
Velhasıl….
Bugün 1 Aralık…
1 Aralık bizim için “yazı” bakımından özel, çok çok özel bir gün.
İlk kez rahmetli Ekrem abimize 30 Kasım 1992’de vermiştik bir yazımızı…
1 Aralık 1992.
Bizim YENİ HABER’de ilk yazımızın yayınlandığı tarih.
Bakıyoruz da geçmişe, 1992’den 2018’e…
Zamanın nasıl da bu kadar hızlı geçtiğini anlamanın imkanı yok!
Yeşilli Caddesi Alpaslan Sokak’ta bulunan Yeni Haber Matbaası ile idarehanesi gözümüzün önünde canlanıyor da…
O zamanlar… 1992’de ne cep telefonu var… Ne internet böyle bir internet…
1993’ün ortalarında Türkiye’nin internetle tanışmışlığı varsa da ilk kullanım sadece ODTÜ ve birkaç kuruluşla sınırlı.
Bugünkü gibi 5 yaşındaki çocuğun dahi tabletinden oyun oynadığı bir dünya hayal o zamanlarda.
O günden bugünlere…
Şimdi bilgiye ulaşmak saliseler ötede.
Ama doğru bilgi için yine de temkinli gitmek şart!
1992’den bugüne özel bir iki sebeple belirli zaman aralıklarında uzak kaldık köşelerden ama 2-3 yıllık zamanı çıkarırsak 23 yıldır kesintisiz yazmak…
Harikulade güzel.
Ekrem abi’nin Yeni Haber’i bugün yarım asrı devirmişliği ile okul olma özelliğini de kaybetmeden her gün tarihe not düşmeye devam ediyor.
Şahsımıza özel bir şeyler yazmayı asla sevmeyiz. Ama çok nadir de olsa “yazıya özel” günlerden bahsetmemizden bizi de mazur görün.
Bugün 1 Aralık…
1992’den 2018’e ne de hızlı gelmişiz, inanılası gibi değil.