Sevgili okurlarım, her birinizin yeni yılını en içten dileklerimle kutluyorum. Yeni yıl sizlere istediğiniz her şeyi mutlulukla, sağlıkla, huzurla getirsin. Hepimizin yeni yıldan beklentileri var. Umutluyuz. Yeni yılda güzellikleri yaşamak istiyoruz. Yeni yıla her şeye rağmen büyük bir coşku ve heyecan ile girdik. Önce kendimiz, ailemiz ve sevdiklerimiz için iyi temennilerde bulunduk. Kimimiz yeni yılı eğlence yerlerinde karşıladı. Kimimiz evlerimizde ailemizle birlikte yeni yıla merhaba dedik. Pek çok belediye, halkı bir araya getiren yeni yıl konserleri, etkinlikleri düzenledi. Bunlar madalyonun güzel tarafı. Ne yazık ki hep iyi karşılamalar olmadı. Kimsesizler, huzur evlerindeki bakıma muhtaç yaşlılarımız, herhangi bir nedenden dolayı ailesinden uzakta olanlar için yeni yıl hiç şüphesiz buruk geçti. Yeni yılda onların dertlerine derman olabiliriz umarım. 2020 ile üzüntü duyduğumuz buna benzer durumların sona ermesini diliyorum. Yeni yılda hepimiz, ülkemizin kuruluş felsefesi ile Atatürk bayrağı altında çok güzel günler yaşayalım.
Yeni yıldan beklentilerimiz sadece dilemek ile kalmasın. Gerçekleşmesi için ne yeni yıldan ne de bir başkasından medet umalım. Yeni yılda neyin gerçekleşmesini istiyorsak bunlar için amansız mücadelemizden ne olursa olsun asla vazgeçmeyelim. Sadece yeni yılda değil yaşantımızın bazı dönemlerinde de kendimiz için bazı önemli kararlar alırız. Hepimiz bunları hayata geçiremeyiz. Bazen lafta kalır. Ne olduysa bazı şeyler bizi durdurmuştur. Belki de kendimiz bahaneler uydurduk . Ve adım atmaktan korktuk. Bahanelerin arkasına sığındık. Belki de denedik ama elimizde olmayan nedenlerden dolayı istediğimiz sonuca ulaşamadık. Uluslaşamadıysak pes etmeyelim. Bıkmadan, usanmadan, yorulmadan yeniden deneyelim. Her denememizde nerede yanlış yaptığımızı mutlaka görürüz. Kendimize olan inancımızı ve güvenimizi de kaybetmediysek elbette zafer bizim olacaktır.
İnsanın önce kendinin ne istediğini, hissettiğini, neler yapabileceğini bilmesi çok önemlidir. Hızlıca akıp giden zamanda yaşamın akışına kapılıp gitmeyelim. Yaşantımızı kendimiz yönlendirelim. Bir başkasının isteklerine yanıt olmak hiçbirimize yakışmaz. Kendi istediklerimizi ailemiz ve sevdiklerimiz ile ortak noktalarda buluşturalım. Onların benliğine kendimiz gibi saygı duyalım. Önce onları duyalım, anlayalım. Sonra onların bizler için çabalamasını bekleyelim. Kendi benliğimize duyduğumuz sevgi ve saygıyı hep koruyalım. Kendimiz için çabalarken hayatımızdaki her şey içinde verimli olalım. Biz hayatta kazanımlar elde eden tarafta mıyız yoksa birileri kazanır nasılsa anlayışı ile bedavacılığa mı yenil düşüyoruz? Kimse istemez herhalde başkasının sırtından yaşayan bir asalak gibi görünmeyi.
Kendimiz için uğraştığımızı düşünürüz. Mesela bir işimiz vardır. Kendi ekmeğimizi kazanıyoruzdur. Ekonomik bağımsızlığımız vardır. Bunu da kendi istediğimizle bırakmak istemeyiz. İyi güzel de hangi işte çalışıyoruz bunu hiç düşündük mü? Hangi iş yani hayat koşullarının önümüze sürdüğü iş mi yoksa çalıştığımız her anında yaşamdan keyif alarak var olduğumuz bir iş mi? Diyelim ki, çok daha başka alanlarda çalışmak istiyorduk. Bu istediğimiz gerçekleşmedi. Baktık ki çalışmadan da olmuyor. Her ne kadar idealleri doğrultusunda yaşayan biri de olsak özgürlüğümüze düşkün benliğimiz başka bir ekonomik bağımsızlığı kabul etmeyeceği içi herhangi bir işe başladık. Bu süreç bir süre devam eder.
İdealleriniz, hayalleriniz, aklınızda olan çok bambaşka düşünceler sizi bırakmaz. Bir yandan da kişisel uğraşılarınıza devam ederseniz. Bir işim var başka ne isteyim sonsuza kadar böyle gider teslimiyetini kabul etmezsiniz. İşten geldiğinizde her ne kadar yorgun argın olsanız da kitabınızı okursunuz, müziğinizi dinlersiniz, arkadaşlarınızla vakit geçirirsiniz, gibi kendi yaşantınızı sürdüren eylemleri ertelemezseniz. Hafta sonu tatili olsa da kendimi iyi hissettiğim yerlerde olayım, kendi istediğim gibi iş yaşamından tamamen farklı manevi bir dünyanıza koşayım derseniz. Gidiş gelişler, isteyişler, hayaller arttıkça omzunuza binen yükler de artar. Bir süre sonra manevi dünyanızın zenginliği iş yaşamına çok daha farklı bakmanızı sağlar. Belki de en başından beri olması gereken budur. O an geldiğinde başta hayatın getirmiş olduğu iş olmak üzere ve hayatınızdaki diğer zorunluluktan doğan her şeye son vermek isterseniz. Şöyle bir silkelenip kendinize gelirseniz. İlk sözlerinizden biri olur, hayatta her şey para değildir. Kesinlikle hayatta her şey para anlamına gelmiyor. Parayı kazanmak için neden ruhumuzu mutsuz kılan, kendimizi aslan gibi bir kafese sığdıran durumlara boyun eğelim ki. Nerede kaldı o hayallerinin peşinden koşan, hayat dolu varlığı ile ağız dolusu gülümseyişlerin sahipleri… Hayatın zorunluluklarının onları silip unutulmasına sakın izin vermeyelim. İçinde bulunduğumuz koşullar belki de çok kötü olabilir. Maddi yönden belkide birden istediğimiz her şeye dur diyebilme hakkını kendimizde görmeyiz. Buna bakmakla yükümlü olduğumuz ailemiz gibi çok önemli sebepler neden olabilir. Demiştim ya belki de bahanelerin arkasına sığınıyoruz. Evet evet hiç kimse kusura bakmasın. Yaptığımız cesaretle adım atmak yerine bal gibi de bahanelerin arkasına sığınmak. Yeni yıla bin bir umutlarla giren bizlere yakışmayan tavırlar bunlar. Bir an önce son verip önce kendi istediklerimizi tüm gerçekliği ile belirleyelim. Sonra inanın koşturup durduğumuz, çabaladığımız kimseler de bizim sevdiğimiz bir işte olduğumuzu görünce en ez bizim kadar mutlu olacaklardır. Çünkü biz artık kendimizi bulmuşuzdur. İş yaşantımız da benliğimizi oluşturan bütün yönlerimiz ile artık uyum içerisindedir. Omzumuza yüklediğimiz yüklerden kurtulmanın rahatlığı ile mutlu bireylere dönüşmemiz artık an meselesidir.
2020 ve önümüzdeki yıllar kendisine inanan, güvenen, çok daha büyük bir cesaretle adımlar atmaktan korkmayanların yılı olsun. Hayata karşı dik duranların olsun. Kendi düşüncelerini hayata geçirenlerin olsun. Kazanmayı kendi emeği sağlayanların olsun. Ekmeğini taştan çıkaranların olsun. O taşı bile insan kendi seçsin. Hepimizin yaşantısı bedenimizin, ruhumuzun, aklımızın uyumlu olarak şarkılar, marşlar söylediği çok ama çok mutlu olduğumuz, sağlığımızın hep elverdiği, huzurumuzun eksilmeden arttığı bir cennet bahçesine dönüşsün. İnanın bu olasılık hiçbirimize uzak değil. Yeter ki ne yapmak istediğimizi bilelim. Yeter ki bu alanda gece gündüz demeden çalışalım. Çalıştıkça, ürettikçe, hayal ettikçe, kendimiz gibi var olduğumuz süre cennetten başka bir de görmeyiz. Kazdağ Çiğdemi , dile getirdiklerini önce kendisinden başlattı. Bu da böyle biline. Hiç de öyle oturduğum yerden konuşmadım. Yeni yılda da en çok sevdiğim uğraşlarımdan biri, size ulaşmanın mucizevi yönü yazmaktan asla vazgeçmeyeceğim Aksine daha çok yazacağım. Daha çok kez sizlerle olacağım. Omzumda yükler değil; aklımda beni üretmeye yönelten düşüncelerim, gezgin ruhuma bayramı getiren bahar tadında güzellikler olacak.