Maliye Bakanlığı kontrolünde “Borçlanma Genel Müdürlüğü” adında bir birim oluşturuldu.
Bu birimin yakın bir zamanda borç veren kuruluşların kontrolüne geçeceğini öngörmek için kâhin olmaya gerek yok, biraz tarih bilgisi yeter.
Kısa bir tarih turu atalım mı?
1838 İngiliz ticaret anlaşmasıyla yabancılara ticari ayrıcalıklar verilir.
1856 ilk borçlanmadır. Islahat fermanıyla ayrıcalıklar artırılır.
1861 Osmanlı Galata bankerlerine borçlanır.
1875 borçları idare edecek kurum rüsum ı sitte kurulur.
Çöküş dönemine giren Osmanlı borçlarını ödeyemediği için; alacaklı ülkelerin oluşturduğu bir kuruluş olan “genel borçlar idaresi” devletin bütün gelirlerini kontrol altına alır.
Kuruluş aşamasında maliye bakanlığı bünyesinde gibi görünür ama kısa sürede bakanlığın, hatta padişahın bile üstünde bir kurum haline gelir.
Düyunu umumiye adlı bu kuruluşun onayı olmadan Osmanlı maliyesi bir kuruş harcayamaz.
Kurul,İngiliz-Fransız-Alman-Hollanda, Avusturya temsilcilerinden, Galata bankerlerinden ve Osmanlı’dan birer üye olmak üzere 7 kişiden oluşur.
Başkanlığını 5’er yıllık süreyle İngiliz ve Fransız temsilciler yapar.
1881’den 1928’e kadar varlığını sürdürür.
Taksitlendirilen borçların son taksiti 25 Mayıs 1954 yılında ödenir ve borç biter.
Atatürk boşuna dememişti; “Bize Osmanlıdan yoksul, geri, hastalıklı ve borçlu bir köylü devleti kaldı” diye. Cumhuriyetin ilk 15 yılı ekonomi rayına oturtuldu. 1960’lara kadar iyi gitti. 70’lerden sonra tekrar raydan çıktı.
Türkiye 1990’lı yıllarda rantiye gelirlerinin teşvik edilmesiyle yine benzer durumda kalmış, bu kez de IMF ile yapılan stand by anlaşmaları sonunda askari ücreti bile belirleyemez hale gelmişti.
Damat bakanın mali yapımızı getirdiği son nokta olan borçlanma genel müdürlüğü devletin malının mülkünün ipotek edildiği kurumdur.
Üretmeden, borcu borçla ödemeye çalışmanın trajik sonudur bu.
Düyunu Umumiye ve stand by neyse borçlanma genel müdürlüğü de odur…