Yazmak, bir uğraşı mıdır? Yaşamın ta kendisi midir? Tanık olduğu olaylardan, karşılaştığı farklı kişilerden, gördüklerinden hisseler çıkaran, bunlar üzerine düşünebilen ve düşüncelerini kelimelerle işleyebilenler yaşamın ta kendisidir yanıtı verir.
Bize bu yanıtı verenlerin algıları açıktır, hayal gücü güçlüdür. Çevresinde olup bitenleri kendi penceresinden değerlendirir. Gördüklerini sorgular. Yaşama ve insanlara karşı ilgisi hep canlıdır. Yaşamı boyunca öğrendiklerini, tanık olduklarını belleğine kaydetmiştir. Biriktirdikleri, en önemli sermayesidir. Bunları tetikleyen bir şey olur. Karşımıza bir yazı, bir hikâye, bir roman ya da şiirle çıkar.
Anlatım yeteneği ile insanlara ulaşmayı seçmiştir. Artık bu yolda ilerleyecektir. Kendini geliştirme çabasını taşır. Bir yandan da kendi hayatını sorgular. Bilir yazmanın yaşamı sorgulama biçimlerinden biri olduğunu. Yazdıkça en açık ve net haliyle kendisiyle karşılaşır. Kendisiyle yüzleştikçe hatalarını görür ve kabul eder. Belki bir şeyleri düzeltmeye başlar. Gün içerisinde karşılaştığı sorunları tarafsız bir gözle değerlendirir. Yazmak bunları çözebilmek için fırsattır. Yaşamındaki kişileri, üstlendiği rolleri düşünce süzgecinden geçirir. Kendini ifade edebildiği en elverişli alanın yazı olduğunu bir kez daha anlar.
Hayal dünyasını zenginleştirmeye devam eder. Yeni bir şeyler yapabilmek ve hoşnut olmadığı durumdan çıkabilmek için hayal eder. Hayal dünyası geliştikçe daha çok yazar. Zamanla okuyucu kitlesi oluşur. Düzenli olarak yazdıkça kendini mutlu ve huzurlu hisseder. Yazmak hem yazara için hem okura iyi gelir.
İstediği zaman istediği yerde yazabilmenin özgürlük olduğunu bilir. Kâğıdı kalemi yanında olduğu sürece özgürlüğün keyfini çıkarmayı ihmal etmez. Hayalindekini, olmayanı, kurguladıklarını yazıya döker. Olayları farklı yorumlar. Aklına yeni gelen fikirleri paylaşmak ister. Belki saçma da olsa paylaşmaktan çekinmez. Özgürlüğüne düşkün olduğu gibi kendine ve düşüncelerine güvenir.
Birçok kişinin umutsuz olarak gördüğü durumları aşmasını bilir. Çözüm odaklıdır. Aynı zamanda meraklıdır, araştırandır, olumsuzlukları fırsata çevirmesini bilir. Kolay kolay pes etmez. Çalışmayı sever. Bildiklerini, gördüklerini, öğrendiklerini karşılaştırır. Bunlardan farklı düşünceler ortaya koyar.
Yazmayı hayatın ta kendisi görenlerin, hep olumlu yönlerini ele aldık. Belki de kendi hatalarının farkında varmaları bunu sağladı. Belki de kendileri ile yüzleşme cesaretini gösterdikleri için onları böyle anlattım. Zaten onlar da üç beş kelimeyi bir araya getirince dünyaları ben yarattım havasına girmez. Kendilerini geliştirmeye devam ederler. Okurlarının karşılarına yepyeni konular ile çıkmak için araştırmaya, gündemi yakından takip etmeye, hayal etmeye devam ederler.
Farkındalığı ile bulundukları topluluğa yeni yollar açan, hayatın her rengini anlatan, yılların birikimini sırtlayan yazarlar kendileri ile yüzleşirken bizler de hayatımızı sorgulayabiliriz. Ne dersiniz belki hepimizin anlatmak istedikleri vardır. Denemeye ne dersiniz? İsterseniz vakit kaybetmeden elinize kâğıdı kalemi alın. Bir ucundan başlayın yazmaya, anlatmaya, kendinizle yüzleşmeye… Bir de bakmışsınız yıllar sonra usta bir kalem olarak sizden bahsediliyor. Olmaz demeyin. Mutlaka bir gün zirveye çıkacağınızı düşünün. Antik Yunan’ın büyük filozofu Sokrates’in dediği gibi “Umut her daim vardır”
