Balıkesir için gerçekten gurur verici bir imza olarak kayıtlara geçti, 3 Ekim Dünya HABITAT Günü Etkinlikleri.
Bu tip ulusal ve uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapmamız, bunları geliştirerek ve sayılarını artırarak geleceğe taşımamız en samimi dileklerimizden.
HABITAT Etkinlikleri kapsamında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Murat Kurum da Balıkesir’deydi.
(Bu bakanlığın ismini her yazışımızda nasıl oluyor da çevre ile şehircilik yan yana gelebiliyor, üzerine iklim değişikliği nasıl aynı bakanlıkta birleşebiliyor, bir türlü anlamış değiliz, aynı düşünceleri yine ifade etmesek olmazdı. Çevre ve şehir doğal olarak birbirinin zıttı. Bu iki zıt kavram nedense aynı bakanlık bünyesinde de çevre ile şehiri bağdaştırmak mümkün değil ki, hele hele bizde hep çevre mağlup oluyor, her zaman kazanan şehir/beton oluyorsa… Üzerine bir de iklim değişikliği dediniz mi, çık işin işinden çıkabilirsen, yandı gülüm keten helva)
Bakan, HABITAT programı bitiminde Paşa Camii bahçesinde açıklamalarda bulundu.
Açıklamalar, tüm yerel medya organına Büyükşehir Bülteni olarak iletildiğinden tüm gazete ve görsel medyada da aynı açıklamalar yer aldı haliyle.
Başlıklar bile aynı olunca insan elbette merak ediyor. Zira başlık olarak “Balıkesir’e yeni yatırım müjdeleri” denmiş.
Elbette müjde olması için yatırımın yeni olması gerek, eskiyi anlatırsa neyi müjde sayabileceğiz ki!
Neyse oraya takılmayalım, açıklamaya bakalım, yatırım arayalım…
Sayın Bakan’ın açıklamalarını okuyoruz; Milli Kuvvetler’den, Mekik Sokak’tan, Çavuş Sokak’tan, Gar arkası rekreasyon çalışmalarından, sosyal konutlardan, millet bahçelerinden, Bandırma’daki otoparktan bahsetmiş, Zağnos Paşa Camii çevre düzenlemesini tekrar hatırlatmış.
Tamam.
Evet, Zağnos Paşa Cami çevresi, avlusundan tutun diğer düzenlemelere göre çok şık bir hale geldi.
Hatta Sayın Bakan Şeyh Lütfullah Cami çevresini söylemeyi de unuttu, orası da epey güzel bir görünüm aldı, kent merkezi bir noktadan daha nefes alır hale geldi. Metni yazanlar, burayı yazmayı atladılarsa biz hatırlatmış olalım. Keza özellikle Hacıilbey, Karaoğlan ve Dumlupınar Mahallelerinde devam eden ve SİT bölgelerine el atılarak tarihsel bölge oluşturma çabaları da çok güzel adımlar ki bunun da konuşmada olmaması eksiklik… Ayrıca Gar arkası da güzel oldu, özellikle ışıklandırmasıyla şehrin o bölgesine değişik ve hoş görsel bir imaj geldi. Anlaşılan o bölgede rekreasyon çalışmaları da devam edecek. Ama ümit edelim ki rekreasyon derken o bölge de beton yığınına dönmesin, nefes alacak alanlar başka projelerle yok olmasın. Aksine rekreasyon ile beraber yeşillendirilmiş geniş alanlar yaratılsın.
Kentler için meydanlar elzem.
Ama yeşil doku daha da elzem…
Aynı zaruret, var olan tarihi ve kültürel mirasları koruma açısından da geçerli.
Geçtiğimiz günlerde de altını çizdik, bir tarafta Zağnos Paşa ve Şeyh Lütfullah gibi tarihi değerlere sahip çıkıp çevre düzenlemeleri bir kentli olarak herkesin alkışladığı adımlar.
Lakin bir de Saat Kulesi ve Şadırvan çevresi var, ki acaba Sayın Bakan orayı gördü mü, görse ne derdi, ne diyebilirdi veya dili mi tutulurdu bilemiyoruz. Bir dahaki gelişinde otel faaliyete geçmiş olursa kendisi veya orada konaklayan başka siyasetçiler mutlaka olacaktır, acaba o zaman nasıl bir yorum gelecek, gerçekten merak etmemek mümkün değil.
Neyse dağıtmayalım…
Yeni yatırımlardı müjde olarak lanse edilen…
E Milli Kuvvetler bitti, güzel, çağdaş ve rahat bir görüntü aldı; yılların kent merkezi ile bütünleşmiş caddesi netice itibariyle feraf ve güzel bir görünüm aldı. Araç yolunun asfalta çevrilmesi de araç sürücülerini rahatlattı..
Ama şu Mekik ve Çavuş Sokak işini anlamadık.
Zira, birincisi, bu sokaklar zaten üç beş yıl önce elden geçti ve her ikisi de gayet güzel ve şirin, kent merkezinin gözbebeği cıvıl cıvıl sokaklar.
Daha ne yapılacak ki, ne yapılabilir ki?..
Hadi müthiş yaratıcı fikirler geldi de bu iki sokak daha da güzelleşsin istendi, o zaman da kaynak açısından para harcamaya değer mi, başka ve gereksinim olan yerlere harcama yapılsa daha sağlıklı olmaz mı?..
İkincisi, burası daha da önemli, çok önemli… Sayın Bakan, iki sokağın da sağlıklaştırılacağını söylüyor da bunu açıklamak ve yatırım diye sokak güzelleştirmesini söylemek bir bakan için biraz zayıf nitelikli açıklama olarak kalmamış mı? Yani bakanın işi midir iki sokağı söylemek? İlle yapılacaksa bir şeyler, zaten Büyükşehir yapar geçer, rutin bir faaliyet değil midir bunlar?
Kaldı ki dediğimiz gibi, bizim sağlıklaştırmaya çok daha fazla ihtiyacımız olan nice cadde ve sokağımız var… Mesela Vilayet önü park köprüsü, mesela Atalar Caddesi, mesela Anafartalar Caddesi….
Bu iki caddede araç park edilmemesini sağlasanız bir ton takdir alırsınız, düdük kadar caddelerde araç parkına izin neden?
Velhasıl…
Yatırım müjdeleri deyince insanın içi heyecanlanıyor kuşkusuz.
Ama “yatırım” kelimesinin anlamını sözlükler ve biz mi başka biliyoruz, siyasetçiler başka bir dilde mi gidiyor anlamak mümkün değil.
Haber başlığı yatırım müjdeleri, Sayın Bakan anlatıyor, sokaklarda sağlıklaştırma projeleri.
Bilemiyoruz…
Ama şunu biliyoruz, kente yeşil doku lazım….Hem de çok lazım….
Ayrıca şunu da biliyoruz ki, çok az masrafla ve iyi bir ekiple, iyi peyzaj ve ışıklandırma çalışmalarıyla şehir bambaşka bir görünüm alabilir. Böylece elinizdeki nitelikli insan kaynağıyla çok daha olumlu sonuç almış olursunuz.
Bu arada farkındasınız, şehrin her noktasında mantar gibi devasa siteler fışkırıyor.
Peki hangi yolumuz ve hangi çevre bu yoğunluğu kaldıracak?…
Hangi altyapı?..
Sonra 5 metrelik caddelerin arasında sıkışıp kalacağız emin olun, trafiğin hali dev sitelerin yaratacağı araç yoğunluğu arasında hayal edilir gibi değil de yollar genişleyebilecek mi asıl ona bakmak gerekmez mi önce?
Yatırım şart ve bunun, sokak güzelleştirmelerinin çok ötesinde olması çok daha öncelikli şart.
Bir tarafta meydan arayışı sürerken ve yeşile hasret kalmışken, küçücük bu çalışmalar bile insanı sevindiriyor…
Diğer tarafta şehrin bir ucunda başka başka, öte ucunda başka başka, dağda, bayırda, köyde başka….
Olağan dışı büyüklükte beton azmanları, devasa siteler…
Peki göç alan bir şehir miyiz, inanılmaz sanayimiz mi var da, şehre gelenler için (mi) bu kadar konut yapılıyor? Ya da nüfus patlaması falan mı oldu?
Ne diyelim, belki bu patlama, uçup giden konut fiyatlarını düşürür, buna vesile olur, bu da bizim Pollyannacı görüşümüz olsun.
Sayın Bakan’ın açıklamalarından biz genel anlamda “yatırım” tarzı bir müjde anlamadık ama takdir elbette vatandaşın.
