Toplumda turizm bilincini arttırmak, farkındalık yaratmak, iç turizmi hareketlendirmek ve doğal, tarihi, kültürel miras varlıklarımızı sürdürülebilir turizm ilkeleri doğrultusunda değerlendirmek ve tanıtmak için ülkemizde her yıl 15-22 Nisan haftası, Turizm Haftası olarak kutlanıyor.
Bu yıl 48’incisi kutlanan Turizm Haftası sebebiyle ülke genelinde bazı il ve ilçe belediyelerinin düzenlediği etkinlik haberlerini okuyunca hem katılmak hem de sizlere aktarmak için hemen yakın çevremdeki ilçe belediyelerinin kutlama etkinliklerini araştırdım.
Özellikle turizm için önemli bir destinasyonumuz olan Ayvalık da bile herhangi bir etkinlik programının olmamasına şaşırdım. Körfez bölge turizminin genelde deniz, kum, güneşten ibaret olmasından yakınırken böyle bir ihmale anlam veremiyor insan. Belki de seçim, bayram derken yorulmuş olabilir yetkili merciler.
Neyse yine de Turizm Haftası’nın anlam ve önemine uygun olsun diye bir kültür gezim sırasında ziyaret ettiğim ve farklılığı ile hafızamda yer etmiş olan ilginç bir müzeden bahsetmek istiyorum.
Ankara’nın Beypazarı İlçesinde 2007 yılında kurulan ve etkileşimli kültür mirası müzesi olan Yaşayan Müze, sunulan çeşitli kültürel miras etkinliklerine katılmaları ile ziyaretçilerinin aktif izleyici olmalarını ve geçmişe seyahat etmelerini sağlayan harika bir mekân.
Geç dönem Osmanlı mimarisine sahip olan bir konakta faaliyet gösteren bu müze, uygulamalı bir Halk Bilimi müzesi. Konsept ve sergileme tekniği ile ülkemizde bulunan diğer müzelerden epeyce farklı. Yetkilileri halk bilimcilerden oluşturulmuş bu müzede ayrıca üniversitelerin Halk Bilimi bölüm öğrencileri de anlatıcı, yorumcu gibi etkinliklerde aktif rol alıyor.
Her ne kadar hakkında bilgi edinerek gitmiş olsam da müzenin girişinde bir peri kızı tarafından karşılanmak şaşırtmıştı beni. Zira müzede görevli öğrenciler, büründükleri role uygun giyindikleri kıyafetler, kullandıkları iletişim dili, jest ve mimikleri ile ziyaretiniz boyunca hoş vakit geçirmeniz için size eşlik ediyor.
Müzenin kuruluş amacı Anadolu kültür varlıklarını korumak, yorumlamak ve nesillere sevdirerek aktarmak. Bu sebeple müzede bulunan eserleri izlerken aynı zamanda o döneme ait pek çok yaşantıyı ve geleneği de film izler gibi öğreniyorsunuz.
Her yaşa hitap eden bu müzede gün boyunca somut olmayan kültürel mirasın aktarılmasında önemli bir yere sahip olan masalları dinleyebilir, Karagöz-Hacivat oyununu izleyebilir veya ebru, hat sanatı, ıhlamur baskısı ve geleneksel ahşap oyuncak yapımı çalışmalarına katılabilir ya da Mangala, Peçiç ve Üçtaş gibi geleneksel oyunlar oynayabilirsiniz.
Ziyaret ettiğimde müze açılalı henüz bir yıl olmuştu ve bir hayli kalabalıktı. Bu yüzden sadece ebru sanatıyla ilgili bir çalışma yapabilmiş ve hayatım boyunca unutamayacağım bir deneyim yaşamıştım o gün.
İyi ki gitmişim dediğim ve harika bir gün geçirdiğim Yaşayan Müze’den ayrılmadan önce Andaç Ev’deki Türk kültürünü yansıtan hediyelik eşyalara ve geleneksel Türk mutfağı şeklinde tasarlanmış Bizim Kahve’de yine geleneksel içeceklerin ve yiyeceklerin tadına bakmayı da ihmal etmedim elbette.
Eğer Beypazarı’na yolunuzu düşürürseniz; ziyaretçilerine sadece vitrinlere bakıp çıkmanın ötesinde bir deneyim yaşatan ve öğrenmenin en güzel yolunun uygulamadan geçtiğini vurgulayan Yaşayan Müzeyi hatta hazır oralara kadar gitmişken Anadolu Açık Hava Müzesi Yaşayan Köyü ve Türk Hamam Müzesi’ni de mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim.