Ressam İsmail Kurtlak ile birkaç yıl önce görüşmüştük. O zaman da kendisi hummalı bir çalışma içerisindeydi. Her bir eserini büyük bir heyecanla anlatmıştı. Kendisini dinlerken tatlı bir heyecana kapılmıştım. Yaşadığım şehir Balıkesir’in, gördüğüm eserlerdeki gibi olduğunu kabul etmek istemiştim Dışarı çıkıp adımımı atınca, o evlerin tarihe tanıklık eden görkemleriyle karşılaşmayı dilemiştim. Çevremdeki herkes, bana bu denli güzel duyguları yaşatan eserleri görmeliydi. Onları çocuğu gibi gören, her birinin doğum hikâyesini ilk günkü sevinciyle anlatan ressam İsmail Kurtlak, sadece atölyesinde olmamalıydı. Değerli eserleriyle Balıkesir halkı ile kucaklaşmalıydı. Balıkesir evlerini her yerde tanıtmalıydı.
O görüşmemizden sonra kendisiyle iletişimimiz devam etti. İsmail bey, atölyesinde Balıkesir için üretmeye devam ediyordu. Birbirinden değerleri eserlerinin, daha geniş bir kesime ulaşması için elimden gelen bir şey yoktu. Bunu kendime dert edinmiştim. Oysaki bu benim, sizin, onların görevi. Evet, beni yanlış anlamadınız bu hepimizin görevi. Her birimizin, yaşadığımız şehir Balıkesir’e karşı sorumluluğu var. Şehrimizin değerini ve önemini bilen, anlatan, koruyan herkese de hayattayken sahip çıkabilmeliyiz. Ressam İsmail Kurtlak, Balıkesir evlerini geleceğe aktarmak için bütün emeğini ortaya koyan değerli bir sanatçı. Sevgili okurlarım, o zaman kendisine sahip çıkıp, destek olmalıyız değil mi?
Uzun bir zamandan sonra, bugün İsmail beyi atölyesinde ziyaret ettim. Görüşmemizin her anında benliğim adeta sanat ile kutsandı. Renklerin dünyası ile umutlandım. Balıkesir’in geçmişine dair nice bilgiler edindim. Şehrimiz için çalışmalar yürüten diğer sanatçılardan bahsettik. Sanat, ben değil biz anlayışı ile paylaşılırsa bir amaca ulaşılır dedik. Çocukluğumdaki Balıkesir’i, çok özlediğimi bir kez daha anladım. Dostane sohbetimiz ile farklı zamanların Balıkesir’ine uzandık. Değerli ressamımız, kendisinin ünlü tiyatro sanatçılarını o dönemler de hizmet veren açık hava tiyatrosunda izlediğini söyledi. Çocukluğundaki Ali Şuuri Okulu’nu ve çevresini anlattı. Bugünlere uzanamayan yapılardan, zanaatlardan bahsettik. Şehrimizin, sanat ile kültür ile daha yaşanılır bir yaşam merkezine dönüşmesi gerektiği konusunda hemfikiriz. Şehrimizde nice sanat merkezinin bu bilinç ile oluşmasını istiyoruz. Balıkesir kent arşivinin önemli olduğunu da anlatmak istiyoruz.
İsmail bey, istemekle kalmıyor. Her bir eseri ile tarihe not düşüyor. Kendisine düşen görevi, hiçbir çıkar gözetmeden yerine getiriyor. Tarihi evlerin her birinde sanki kendi yaşamış gibi. Evler ile kendisini özdeşleştirmiş. Evlerin bulunduğu caddeyi, sokağı ve çevresindeki diğer yapıları da aynı hislerle benimsemiş. O nedenle de çalışmalarında oldukça başarılı. Eserlerini gören herkese de benzer duyguları yaşatıyor. Balıkesir tarihine, sanata, hayata dair bildiği her şeyi anlatmaya can atıyor. Yeter ki bizler, kapısını çalalım. Bir bakalım, atölyesinde neler yapıyor. Eserleri ile neler anlatmak istiyor. Bizler onun bir sesi olabilmek için neler yapabiliriz.
Kimseden bir şey beklemeden, sadece Balıkesir’e gönül veren bir sanatçı. Bu özelliğe sahip olduğu için kimseye kırılmadan, sitem etmeden çalışmalarına devam ediyor. Bu zamana kadar değerli ressamımız için hepimizin çok şey yapması gerekiyordu. Kendisi gibi bizlerde istemekle kalmayıp artık bir işin ucundan tutmalıyız. Öncelikle İsmail beyi, ziyaret edebiliriz. Her birimiz farklı alanlarda çalışıyoruz, üretiyoruz. Pek çok kişi ve kurum ile iletişim halindeyiz. Değerli ressamımıza katkıda bulunabileceğimiz fikirlerimiz mutlaka olacaktır. Bunları kendisi ile paylaşabiliriz. Şehrimizin tarihi dokusunu ayakta tutmak için yıllarını veren İsmail beye, bir merhabayı çok görmeyelim. İnanıyorum bir merhaba çok şeyi değiştirir.
Ressam İsmail Kurtlak, cumartesi günleri de dâhil, sabah on bir gibi başladığı çalışmalarını akşam saatlerine kadar sürdürüyor. Sanatsever dostlarına kapısı zaten her zaman açık. İsmail beyi, ziyaret etmek isterseniz atölyesinin adresini sizlere iletmek istiyorum. Dumlupınar Mahallesi, Koca Okul Sokak, No:13/A Karesi adresinde hizmet veren Balmek Meslek Edindirme Kursları Binası 3. Kat.
Sanatın, kültürün, edebiyatın, bilimin yanında her zaman yer alacak olan Ben Kazdağ Çiğdemi olarak, sizlere bugünkü ziyaretimi dilim döndüğünce anlatmak istedim. Bir yandan da aslında kendime kızdım. Çünkü İsmail beyi, çok daha önceden ziyaret etmeliydim. Bunu kendisine de söyledim. Sağ olsun beni, hoş görüsüyle karşıladı. Bundan sonra daha sık görüşmek üzere vedalaştık. Değerli ressamımıza önce Balıkesir’imiz için verdiği emek için teşekkürlerimi sunuyorum. Başarılarının devamını diliyorum. Umarım bizler artık hak ettiği değeri gösterebilirİz. Ve yazımı kendisini tanıtan ifadelerim ile tamamlamak istiyorum.
Balıkesir’e gönlünü veren ressam İsmail Kurtlak, 1955 Balıkesir doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini şehrimizde tamamlamış. İş-Bir Jeneratör Fabrikası’ndan emekli olmuş. Sanat tutkunu olan Kurtlak, aynı zamanda Balıkesir ve Balıkesir Evleri’ne de sevdalı. Yaşamının her anında sanat hep yer almış. Uzun yıllar amatör müzik gruplarında, kendi deyimiyle ‘’enstrüman icracısı’’ olarak sanat yaşamını sürdürmüş. Resim sevgisi ağır basmış. Ve bu yönde çalışmalara yönelmiş. İlk resmi bir Balıkesir Evi olmuş. Özellikle Dumlupınar, Aygören, Hacıismail mahalleri gibi Balıkesir’in ilk ve eski yerleşim bölgelerindeki evler çalışmalarının konusu. Bu evlerin günümüzde ilgi görmeyişine, terk edilişine sanatçı duyarlılığı ile kayıtsız kalmayan İsmail Kurtlak’ın amacı, tarihi dokunun canlandırılarak gelecek nesillere aktarılmasında katkıda bulunmak istiyor,
Geçmişimizi, sadece tablolarda, film ve fotoğraflar da görmemek adına yetkili kişi ve kurumların üzerine düşen görevi yerine getireceğine inanan ressam İsmail Kurtlak, şehrimizi ‘’Yalnız Balıkesir’’ olarak tanımlıyor. Geçmişini bilmeyen toplumların, geleceğinin olmayacağını da vurguluyor. Geçmişi, hepimizin hayatına yön veren bir kültür mirası olarak görüyor. Çalışmalarının ilham kaynağı olan Balıkesir Ev’lerine dair düşüncelerini de şu dizelerle dile getirmiş:
Bir evi olmalı insanın,
İçi huzur oldu olan.
Buram buram burnunda tütmeli.
İsteyince gitmeli, sıkılınca gitmeli.
Ama bilmeli dört kolunu açmış bir evi.
Bir evi olmalı insanın,
gizli gizli ağladığı
kahkahalarla güldüğü,
bir evi olmalı.
İçinde sevdikleri, kim istemez ki…