featured

YALAN!

Yalandan kim ölmüş?

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.

Seni sevmediğim yalan…

Pinokyo..

Vallahi de billahi de tallahi de…

Namusum ve şerefim üzerine…

Yalancı çobanın hikayesi…

Victor Hugo demiş ki:

“Yalan zeka işidir. Dürüstlük ise cesaret. Eğer zekan yetmiyorsa yalan söylemeye, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene.”

Hayatımınız yüzde kaçı yalanlar üzerine kurulu?

Çocuklarımıza doğru söylemeyi ve doğruluktan ayrılmamalarını aşılamaya çalışırken kendimiz örnek olarak hangi ölçü ve derecede doğrudan ayrılmıyoruz?

Doğru söyleyeceğime…

Diye yemin ediyor mahkemedeki tanıklar….

Tanıklar, hangi tarafın tanığıysa  konuşurken rüzgara göre o tarafa doğru sürmüyor mu yelkenlisini?

Uyanık, deneyimli  ve insan kurdu haline gelmiş bilgili hakim yakalar bu tarz beyanların samimiyetsizliğini de…

25 yaşındaki hakimse kürsüdeki; hayat deneyimi karşısında ne kadar yakalar beyanların yalanla üfürüklendiğini?

Paul Joseph Goebbels’i bilir misiniz?

Zaman zaman köşe yazılarına konu edilir.

Nazi Almanyasının en önemli  isimlerinden ve Hitler’in sağ koluydu.

İyi konuşur, düşmanlarının bile takdir ettiği şekilde nutuk atar ve propaganda yapardı.

Belki içinizde okuyanlar vardır ama şu sözleri aslına bakarsanız hayatta pek çok gerçeğe dönüştüğünü gördüğümüz acı gerçekler değil midir?

“İnsanların beyin tembelliğine dayanarak hareket edin…

Yalan söyleyin, mutlaka inanan çıkacaktır.

Bir söylemi sürekli tekrarlarsanız, halk o söylemin nereden geldiğini unutur ve kendi fikri gibi benimser.

Söylediğiniz yalan ne kadar büyük olursa o kadar etkili olur.

Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır.

Hatalı olduğunuzu ya da yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyin.

Asla kabahat ve suç üstlenmeyin.

Kendinizi savunmak yerine karşınızdakileri sürekli savunmada bırakın.

Sadece bir rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkın.

Önemli olan aydınlar değil kitlelerdir. Çünkü onları kandırmak kolaydır.”

Yalandan kim ölmüş; Dr. Goebbels’in ana düsturunun bu olduğu görülüyor.

Yalan bir toplumu tahrip eden en büyük olumsuzluktur.

Şu an Türkiye’de sade vatandaş, ne siyasetçiye inanıyor, ne yargıya olması gerektiği kadar güven duyuyor.

Ne basının objektifliğini görebiliyor, ne kurumların siyasete bulaşmamış halini.

Dolayısıyla karmakarışık bir düğüm var aslında karşımızda.

Çözmemiz gerek.

Çözebilecek irade yok.

Bu noktada her zaman olduğu gibi asıl sorumluluk yine dönüp dolaşıp vatandaşın omuzlarına yükleniyor.

Bir konuda inancınız olması için o konuda bilginizin olması şart. Kime inanacaksanız önce duyduğunuzun doğruluğunu araştırın. Üfürükten tayyare her şeyin ardına yapışmayın, kitap okuyun, farklı sesleri duyun, muhakeme yapın…

Mehmet Akif Ersoy ile bitirelim mi günü:

“Aldanma insanların samimiyetine,

Menfaatleri uğruna gelirler vecde,

Cenneti vaad etmeseydi eğer,

Allah’a bile etmezlerdi secde!”

Akif, noktayı koymuş.

Daha ne denir?

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
YALAN!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!