Yağış rejimindeki değişimler ve bölgemizde son yıllardaki yağış azalmaları yağmur hasadı konusunu yeniden gündeme getirdi.
Yağmur suyu hasadı nedir?
Yağmur suyu hasadı, yağışın yoğun olduğu zamanlarda, çeşitli yöntemlerle (çatı tipi hasat sistemleri veya yer altında ve üstünde yapılan depolama alanları) tutulmasını ve saklanmasını sağlayarak yağışın az olduğu dönemlerde kullanılabilmesine yarar. Böylece hasat edilen yağmur suyu, ya doğrudan ya da arıtılarak bağ, bahçe ve tarımsal sulama ile şehirlerde yeşil alanların sulanması amacıyla kullanımı sağlanır. Bu tip kullanımlar için temiz suyun (içme suyu) kullanılmasının önüne geçilmesi sağlanmış olur.
Tüm su varlıkları aslında yağmur suyudur.
Değişik yağmur suyu hasadı uygulamalarını birbirinden ayıran tek fark suyu nasıl yakaladığımız ve depoladığımızla ilgilidir. Şimdiye kadar yağmur suyunun genelde şehir merkezinden uzak noktalarda barajlarda tutma uygulaması benimsenmişse de, günümüzde bu yaklaşım şehirlerin ve kırsal alanların suyu yakalama alanları olabileceği yaklaşımıyla değişmektedir. Çatılar, kaldırımlar ve tüm bir şehir ve kırsal alanlar su tedarik alanı olarak görülmektedir.
Konut içerisinde basit bir yağmur suyu toplama sisteminde, çatıdan toplanan yağmur suyu toplama sisteminde, çatıdan toplanan yağmur suyu büyük parçaları tutan filtreden geçirildikten sonra yağmur suyu deposuna gelmektedir. Yağmur suyu deposundan ise çamaşır makinası ya da tuvalet rezervuarı gibi konut içerisinde ihtiyaç duyulan alanlara pompalanmaktadır.
Tarihsel süreçte, su hasadı uygulaması farklı medeniyetler tarafından çoğunlukla içme amaçlı veya tarımsal amaçlı olarak kullanılmıştır.
Örneğin, Mısırlılar, bazıları yaklaşık dört bin yıldan beri hala kullanılan ve kapasiteleri 200 m küp ile 2000 m küp arasında değişen depolama tankları yapmışlardır.
Tayland’da yağmur suyu hasadı teknikleri yaklaşık 2000 yıllık bir tarihe sahiptir.
Tarihte Roma evleri , hatta tüm şehir M.Ö. 2000 yılından beri içme ve kullanma amaçlı temel su kaynağı olarak yağmur suyundan yararlanmak için tasarlanmıştır.
Asya ve Afrika’da da binlerce yıldır geleneksel toprak kaplar içerisine yağmur sularının toplanması uygulanmaktadır.
İstanbul’da da geleneksel sarnıçlara ait pek çok örnek bulunmaktadır. Sarnıçların en bilinenleri, Yerebatan Sarnıcı, Binbirdirek Sarnıcı ve Acımusluk Sarnıcı’dır. Tarihi Yarımada’da da konutların ya da sarayların bodrum katları sarnıç olarak kullanılmıştır.
Bu örnekler, bugünkü yağmur suyu hasat yöntemlerinin aslında yüzyıllarca önce kullanılan uygulamalarla benzerlik gösterdiğini de işaret etmektedir.
Genel olarak su varlıklarının azaldığından bahsettiğimiz bu günlerde ülkemiz ve Dünya için, yaygınlaşması ve mümkün olan her bölgede uygulanması gereken çok önemli bir yöntem yağmur hasadıdır. Ülkemizde, bu yöntemin yaygınlaştırılması ve kullanılmasına yönelik olarak 2017 yılında ‘’Yağmursuyu Toplama, Depolama ve Deşarj Sistemleri Hakkındaki Yönetmelik’’ yürürlüğe girmiştir. (23 Haziran 2017 Cuma Sayı: 30105 Resmi Gazete)
Bu yönetmelikte;
‘’MADDE 57 – 7 inci bent a) (Ek:RG-23/1/2021-31373) (Değişik:RG-11/7/2021-31538) 2000 m²’den büyük parsellerde yapılacak yapıların mekanik tesisat projelerinin; çatı yüzeyinden toplanacak yağmur sularının gerekmesi halinde filtre edilerek bir tankta toplanması ve bina tuvalet sifonlarında kullanılması amacıyla yağmur suyu toplama sistemi içermesi zorunludur.’’ denmektedir. Ancak ilimizde bu yönetmeliğe uygun yapılan bir sisteme rastlanmamıştır.
İklim değişiyor. Kullanılabilir su varlıklarımız da azalıyor. Su gönüllüsü olarak su ayak izimizi azaltmalıyız. TEMA Vakfının sutema.org sayfasını ziyaret edip SU konusunda her bilgiye ulaşabiliriz.
SU yoksa yaşam yok!
Metin KUTER