Kurak ve yarı kurak alanlardaki kırsal alanlarda tatlı su oranını azaltan en büyük etken geniş tarım alanları ve uygulanan hatalı su yönetimidir. Göller, yer altı sularıyla birlikte bölgedeki su rejimini düzenlerler. Tarım alanlarını sulama amacıyla kaçak kuyu açılması ve gölden su çekilmesi ile yer altı su seviyeleri gün geçtikçe azalmaktadır. Yüzey sularının kendini yenileyemeyeceği, geri dönüşü olmayan aşamalara gelinmektedir. Tarım alanı açmak amacıyla ya da hatalı mera yönetimiyle yok edilen bozkır ekosistemi de biyoçeşitlilik ve ekosistemin devamlılığı açısından büyük bir kayıptır.
2012 TÜİK verilerine göre Türkiye’nin kentli nüfusu %77 oranındadır. Kentleşme; çoğunlukla geçirimsiz yüzeyleri, fosil yakıt kullanımını, ormansızlaştırmayı ve ekosistemlerin bozulmasını beraberinde getirdiği için su kaynakları ve döngüsü üzerinde büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Doğada su döngüsü; yağış, buharlaşma, terleme, süzülme ve yüzey akışı ile bir denge içindedir. Yağışın bir kısmı bitkiler tarafından emilerek toprağa sızmakta, aynı zamanda terleme ile havaya geri salınmaktadır.
Doğal su döngüsünde;
* Bitki kökleriyle tutulmuş humuslu toprak katmanın, suyu emerek derinlere inmesi ve toprağın katmanlarında suyun depolanması için zaman verir.
* Suya doymuş toprak katmanları bir su depolama organı olarak işlev görür.
* Su yer altında, farklı derinliklerde bazen çok uzun süre dinlenebilir.
* Doymuş toprak katmanlarının farklı derinliklerinde su farklı şekillerde soğur. En soğuk olduğu yerden olgun kaynak suyu olarak tekrar yeryüzüne çıkar.
* Tam su döngüsünde su sürekli ve düzenli hareket eder. Toprak tek seferde büyük miktarda suyu bir sünger gibi emip çok yavaş geri saldığından bir tampon vazifesi görür. Seller önlenir, dereler kurumaz.
Dünyaya ulaşan yağmur suları, su ve besin temin ederek doğanın kendini yenilemesini, döngünün devam etmesi ve hayatın devamlılığını sağlar. Ancak kentleşme, ormansızlaşma, kitlesel turizm gibi alan kullanımlarıyla geçirimsiz yüzeyler artmakta ve yağmur olarak düşen su toprağa ulaşamayarak kanalizasyon sistemi ile kentlerden uzaklaştırılmaktadır. Fosil yakıtların kullanımı ve bitki örtüsü kaybı ile kentlerde ısı adaları oluşarak sıcaklık artışı ve yağış azalması gözlenmektedir.
Bunların sonucunda da buharlaşmanın artması, toprağın suyu emme kapasitesinin azalması ve tatlı suyun atık suya karışması yoluyla tuzlu suya karıştırılması ile tatlı su kaybedilmektedir. Yağmur hasadı ile toprağın suyu emmesi, yer altı sularının beslenmesi ve su döngüsünün normale ulaşması sağlanacak, bu sayede hem kentsel alanda hem de kırsal alanda su kalitesi düzeltilecek ve daha sağlıklı ekosistemler kurulmuş olacaktır.
Yağmur suyunun özellikleri:
* Kalsiyum, magnezyum, karbonat gibi sertlik yapan iyonları içermediği için çamaşır yıkama ve yemek pişirme için kaliteli bir su yapısıdır.
* Doğal tatlı sular içinde en az tuz oranına sahip sudur bu nedenle bitkiler için çok faydalıdır.
* Ücretsizdir
Yağmur suyunu tutmak ne işe yarar?
· Erozyonu önler.
· Kaliteli içme suyu sağlar.
· Su kirliliğini azaltır.
· Flora ve faunayı besler.
· Seli önler.
· Kaliteli sulama suyu sağlar.
· Su tutma alanlarında balıklar yardımıyla sivrisineklerin çoğalması önlenir.
· Yer altı sularını besler.
· Sel kontrolü için yapılan drenaj kanalları maliyeti ve işçilik masrafını ortadan kaldırır.
· Toprağın üretkenliğini artırır.
· Şebeke suyunun kesilmesi sizi etkilemez ve kaliteli bir yaşam alanı sağlar. (Son)