Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Hüdayi Tanrıkulu Takip Gazetesi’nden Umut Sözen’in Balıkesir’deki hayvan durumu, pandemi sürecinde veteriner hekimlerinin çalışmaları, veteriner hekimlerinin sıkıntıları, et ve süt fiyatlarındaki dalgalanmalar ve hayvancılık sektörü ile ilgili sorularını yanıtladı.
“SEKTÖRÜ TANIYAN, TANIMAYAN HERKES HAYVANCILIĞI TERCİH EDİYOR”
“Başkanım Balıkesir’de hayvancılık durumu nedir? Herkes niye hayvancılığı tercih ediyor?”
Balıkesir hayvan sayısı ve hayvansal üretim açısından Türkiye’de önemli bir yere sahip. Buna bağlı olarak et ve süt sanayisi sayı ve nitelik bakımından birçok ile nazaran daha ön planda. Et ve süt sanayisi şehir ekonomisine ciddi katma değer sağlamakta. “Türkiye’yi doyuran il” sloganı da buradan gelmekte. Balıkesir’in Körfez bölgesinde koyun ve keçi ağırlıklı, küçükbaş ön planda. Bigadiç, Gönen ve merkez ilçeler ile diğer ilçelerin çoğunda ise büyükbaş hayvancılık göze çarpıyor. Balıkesir küçükbaş hayvan varlığı ve ırk bakımından 1 milyon 200 bin sayısıyla birçok ilin önüne geçmiş durumda. Hayvancılığı yapısal anlamda aile tipi işletmeler almakta. Son 15 yıldır Balıkesir’de çiftlik üretimi tarzında işletme sayısı arttı. Hayvancılık son dönemlerde popüler bir anlayış gibi gözüküyor. Bu konuda çok etkin olmayan insanlar yatırım yaptı. Yatırımların bir kısmı atıl hale geldi. Bunun sebebi ise sektörü bilmeyen, tanımayan insanların hayvancılığı cazip görüp yatırım yapmasıdır. Türkiye hayvancılığın en önemli sorunlarından birisi de sektörü tanıyan, tanımayan insanların yatırımda engelin olmamasıdır. Bakanlığın bu konuda yeterlilik ile ilgili belli kıstaslar koyması gerekmektedir.”
“COVİD19 SÜRECİNDE SAHADA ETKİN ROL OYNADIK”
“COVID – 19 süreci sizin için nasıl geçti?”
“COVID-19 süreci tarım ve hayvancılığın önemini bir kez daha gösterdi ve insanlar bunu yaşayarak gördüler. İlk sokağa çıkma yasağının ilan edildiği akşam insanları sokağa döken sebep iki günlük süreçte gıda ihtiyaçlarını karşılama gereksinimleriydi. Sokağa çıkma yasaklarında insanların kuyruk oluşturduğu ve en çok talebin olduğu kurum ve işletmeler gıda tedariki sağlayan işletmeler oldu. Herhangi giyim yada elektronik eşya satan işletmelere talep olmadı. Çünkü insanın temel ihtiyaçlarından birisi açlığını gidermektir. COVID-19 sürecinden en az etkilenen tarım ve hayvancılık sektörü. Sokağa çıkma yasağından muaf mesleklere baktığımızda bunu fark ediyoruz. Tarım ve hayvancılık ile iştigal eden meslek sahipleri ilk günden muaftı. Bizde meslek olarak ilk günden itibaren meslektaşlarımız ile birlikte sahada etkin rol oynadık”
“ŞİDDETE UĞRAYAN MESLEKTAŞLARIMIZ VAR”
“ Veteriner Hekimlerinin sorunları nelerdir?
“Veteriner Hekimlerinin sorunları tabii ki var. Sağlıkta şiddet yasasına unvanımızda ‘hekim’ olmasına rağmen dahil edilmedik. Özlük hakları ve yıpranma anlamında birçok hakkımızı halen alamadık. Bu süreçte sahada hayvan aşılama çalışmaları esnasında sahada şiddete uğrayan birçok meslektaşımız var. Bizim gerçek hastalarımız olan hayvanlardan şiddet değil sahiplerinden şiddet görüyoruz. Almanya’da Robert Koch Enstitüsü pandemi sürecini ülkede yönetti. Almanya’daki COVID-19 başarısı bu kurum çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Bu kurumun başkanı veteriner hekimdir. Ülkemizde de aşı çalışmalarında yer alan ve geçen hafta basına yansıyan Sanayi ve Ticaret Bakanı Mustafa Varank’ın ziyaret ettiği Veterinerlik Enstitüsü’nün hocası da veteriner hekimdir. Acaba bu hastalığın tedavisi veya aşısını bir veteriner hekim bulsa dahi biz halen sağlık sınıfına alınmayacak mıyız? Bunda ısrar etmemizin sebebi ise bu tip birçok hastalığın esas kaynağı hayvanların olmasıdır. Daha önce hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar var ayrıca Kuş Gribi, Kırım Kongo, Tüberküloz, Kuduz, Brusella gibi birçok insanlar için ölümcül hastalığın çıkış noktası hayvanlar alemidir. Biz bunları zoonoz hastalıkları olarak ifade etmekteyiz”
“İNCE ÇİZGİYİ VETERİNER HEKİMLERİ SAĞLIYOR”
“Başkanım sağlık konusundaki düşüncelerinizi alabilir miyim”
“İnsan sağlığını koruyabilmek hayvan sağlığını korumaktan geçiyor. Buradaki ince çizgiyi veteriner hekimler sağlamaktadır. Bununla ilgili olarak birçok ülkenin yaptığı tek sağlık kavramına ülkemiz olarak da acilen geçmeli ve tek sağlık kavramının organizasyonu yapılmalı. İnsan, çevre ve hayvan sağlığı bir bütün olarak ele alınmalı ve birçok meslek tarafından tek sağlık kavramı yönetilmeli. Yoksa halk sağlığını, toplum sağlığını ülke olarak sağlamamız mümkün gözükmemektedir. COVID-19 sürecinde çıkaracağımız en büyük geri bildirimi bunun olmasıdır.”
“MARKALAŞMADA ÇOK YETERSİZ KALDIK”
“Sizce Balıkesir’de markalaşma sıkıntısı var mı?
“Balıkesir’deki hayvansal ürünlerin marka ve marka değerlerini arttırdığımız sürece ilimiz hayvancılığı salt üretim modelinin dışına çıkamamaktadır. Hayvan sayısı ve üretimdeki önde il tablosu katma değer ile katma değer katma açısından yeterli değil. Çünkü özel birçok ürün üretmemize rağmen markalaşma yolunda çok yetersiz kalmaktayız. Burada yapılması gereken işlerden en önemlisi coğrafi işaret belgesi almış ürün sayısını çoğaltmaktan geçiyor. Bunu yapabilmek için şehrin ilgili kurum ve mesleklerinin ortak bir platformda buluşup çalışmasından geçmektedir. Biz Veteriner Hekimleri Odası olarak üzerimize düşecek her türlü göreve katkı vermeye hazırız”
“GENÇLER KIRSALDAN KAÇIYOR,HAYVANCILIK GERİYE GİDİYOR ”
Başkanım hayvancılık nereye gidiyor?
“Balıkesir hayvancılıkta ön sıralarda yer almakla birlikte son senelerde ivme kaybediyor. Bunu daha öncede ifade etmeye çalıştım. Saha gözlemlerimiz ile beraber bunun sebeplerine baktığımızda ülkemiz sorunu da olan ve ilimizde de yaşadığımız genç nüfusun hayvansal üretimden kaçmasıdır. Balıkesir üreticisinin yaş ortalaması hızla yükseliyor. Gençler kırsaldan kaçıyor, hayvancılık geriye gidiyor. Bunun sebebi şehir cazibesi. Sındırgı ve Dursunbey gibi ilçelerde kırsal mahallelerin nüfusu hızla düşmekte. Buradaki araziler atıl vaziyette kalmakta, hayvan sayısı da düşmektedir. Hayvansal üretim maliyetindeki giderlerle et ve süt fiyatlarındaki dalgalanmalar üreticileri zora sokmakta. Zaten yaş ortalaması yüksek olan üreticilerin araziyi terk etmesine etken olmakta. Ayrıca üretim maliyeti düşük olan bölgeler ve iller Balıkesir’in önüne geçiyor. Örneğin Konya, Aksaray ve Güneydoğu Anadolu’da yer alan bazı illerde girdi maliyetleri bize göre düşük, ucuz. Bu bakımdan saydığımız bölgeler bize göre daha avantajlı üretim modeline sahip oluyor.”