Zümre ya da aristokrasi; adına ne denilirse de denilsin, ortada muazzam imtiyazları ve de yüksek ayrıcalıkları olan bir “siyasetçi” tabakasının varlığı ortada.
Zümre, benzer veya aynı özellikleri taşıyan grup, topluluk, camia demektir.
“Aristokrasi” de, devletle ilişkisi bakımından “soylular”, “ayrıcalıklılar” tabakası demektir.
Bugünlerde TBMM’de 2021 yılı bütçe görüşmeleri sürmekte.
Her ne kadar mevcut sistem, meclisi etkisiz hale getirmişse de, muhalefetin halktan yana kesin tavrını ortaya koyması açısından eline bir fırsat geçmekte.
Dava, sözde değil, özde bir tutum sergilemekte.
Halktan yana olunacaksa, tutarlı olabilmekte.
Dava, işte bu fırsatı değerlendirmekte.
Sıra, TBMM Bütçesi ve milletvekilleri konusuna geldiğinde, vekillere herhangi bir yeni imtiyaz, ballı artışlar gündeme getirildiğinde, halkçı bir duruş sergilenerek, en güçlü ve en yüksek sesle, bir baraj oluşturulması, meclisin inletilmesi beklenmekte.
Özellikle de halkın inim inim inlediği şu zamanda, bu “halkçı duruş”un gösterilmesi kesin gerekmekte.
Başlığa dönersek; memleketin dahilinde, öyle bir düzen işletilmekte ki; adeta siyasetçiler, iktidarlar ve de devlet eliyle, “ayrıcalıklılar tabakası” yaratılmakta.
“İmtiyazlılar zümresi” oluşturulmakta.
İşletilen o düzen sayesinde ve sonucunda, milletin yani asilin kendisini temsil etmesiyle görevli olan vekilleri, millete yani asiline tam olarak yabancılaştırılmakta.
Ne yazık ki vekiller ve grupları da bu duruma faydacı bakarak alet olmakta!
Konuya, tek tek şahıslar yönünden bakılmamalı.
Bu yabancılaşmanın temelinde bir sistem-düzen bulunmakta.
Hakim sınıflardan yana olan bütün sağ iktidarlar, bu zamana kadar hep aynı yöntemi uyguladılar.
Halktan, yoksullardan, ezilenlerden, güçsüzden yana olduğunu belirten muhalif siyasi partileri, konu imtiyazlara, ayrıcalıklı haklara geldiğinde, onları kendilerine benzetmekteler!
Mecliste vekillerin maaş, ödenek artışına sıra geldiğinde, itirazsız, birlik beraberlik(!) içinde görünmekteler!
Bu durum karşısında halk da “Yok birbirinizden farkınız; hepiniz de kendi cebinizi düşünmektesiniz!” demekteler.
Halktan yana olanların, diğerlerinden farkını, fark edememekteler!
Böyle olunca da sandıkta tercihlerini güçlüden yana sürdürmekteler!
Oysa halktan yana olmayan bir düzene itiraz etme iradesi gösteremeyenler,
o düzeni de değiştirme konusunda halkı ikna etmekte elbette güçlük çekerler; hatta bir kısır döngü içine de girerler.
İktidarların en zayıf, en başarısız olduğu zamanlarda bile, ne kadar haklı olunsa bile, iktidara gelmeye tam hazır olunsa bile, bunun için yanıp tutuşulsa da bile, siyasi bir çekim merkezi olup da, aslında hazır olan “un, yağ ve şeker”i karıp da “helvayı yapma” durumuna, gümbür gümbür geçmesi kesin beklenirken, yine de geçemezler.
Sıçrama yapmak yerine, uzun süre emekleyerek devam ederler.
Her şeyden önce milletvekilliği, milletin üstünde görülmemelidir.
Böyle bir izlenim de verilmemelidir.
Vekiller, bir seçimden bir sonraki seçime kadar, halka hizmet için seçilidir.
Fakat bir kere hatta iki yıl vekillik yapmak bile, ömür boyunca birinci sınıf yüksek “garantide” olmak anlamına gelmektedir.
Üstelik sadece kendisi de değil; ailesinin bütün bireyleri de yine en lüksünden, en yükseğinden birinci sınıf haklara ve ayrıcalıklara sahip olmak anlamına gelmektedir.
Ne yazık ki bu böyledir.
Daha geçtiğimiz yıl meclisteki bütçe görüşmelerinde, iktidar tarafından eklenen bir maddeyle; bugün sayıları 15 bini aşan eski-yeni vekillere, bakmakla yükümlü olunmayan, muhtaç durumda da bulunmayan anne-babaları ile 25 yaşından büyük kızlarına, dul ve yetimlerine, bütün vekillerin oyları, milletin de vergileri ile üstelik de en yükseğinden ömür boyu ücretsiz sağlık hizmeti ayrıcalığı getirildi.
Milletin kan ağladığı bir zamanda!
İşte sorun da burda çıkmakta.
Vekil, asiline, halka işte böyle yabancılaşmakta.
Kendi imtiyazları konu olursa, düzene böyle uyum sağlanırsa, halktan yana olunsa da, ne yazık ki halktan kopulmakta.
İşte bunun adı “vekillik zümresi” veya “siyaset aristokrasisi” olmakta.
Böyle olunca da millet ömür boyu “asil” kalmakta!
Vekilleri de ömür boyu “imtiyazlı, ayrıcalıklı vekil” olarak kalmakta!
Sanki bir itirazları da olmamakta!