Acaba İzlanda’nın köklü gazetelerinden “Morgunblaðið” yayınlasaydı yazıyı, aynı tepkiyi verir miydik?
Ya da “Cairo Times” var Mısır’da yayınlanan…
Orada çıksaydı yazı.
Aynı tepkiyi verir miydik?
Ama karşımızda “Washington Post” var.
Yazı orada çıktı.
Kıyameti kopardık.
Çünkü karşımızda ABD’nin etkin yayın organlarından biri vardı.
E biz hani ABD’nin stratejik ortağıydık?
Stratejik ortak olan devletin bir gazetesi böyle bir yazı yayınlar mı?..
Oysa..
Halen anlayamadık.
Ne ABD; Türkiye’nin stratejik ortağı.
Ne Vaşington Post, ABD’de yayınlansa da devletin bir gazetesi.
Allasen söyler misiniz, stratejik ortak olan bir ülke ortağının karşısında olur mu?
Geçmişe gitmeye gerek yok; şu son Doğu Akdeniz olayında ABD kimin yanında saf tuttu; Türkiye’nin mi, Mısır, Güney Kıbrıs ve diğerlerinin mi?
Stratejik ortaklık bu değildir. Zaten ABD samimi bir stratejik ortak olsa da orada basın ile devletin işleri birbirine karışmaz, basın bir yönüyle bizdeki gibi tepeden bağlı değildir.
Daha öğrenememişiz demek ki çok kızdık.
Uluslararası arenada dostluk yoktur.
Uluslararası çıkarlar vardır.
Her devlet kendi çıkarı doğrultusunda dost görünür, -mış gibi yapar.
Gerisi hikayedir.
Peki neden kızdık biz?
Çünkü Vaşington Post’ta PKK ele başılarından Cemil Bayık’ın bir yazısı yayınlandı. O yazıda terör ele başılarından Bayık; Türkiye’yi değiştireceklerinden falan dem vurmuş; bilindik nakarat yani.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın; “Bu, basın özgürlüğü ile izah edilemez, bir skandaldır” dedi.
Dışişleri Bakanlığı açıklama yaptı: “Washington Post, alenen terör örgütü propagandası yapmıştır. Terörizmin teşvik edilmesinin önlenmesi ilkesi ağır biçimde ihlal edilmiştir” dedi.
Doğru.
Haklılar.
Sonuna kadar haklıyız.
Amma…
Sorarlar… Ki sosyal medya başta olmak üzere basında da soruluyor zaten:
23 Haziran İstanbul seçimi öncesi terör örgütü elebaşısı nasıl mektup yazdı?
O mektup, PKK paçavraların altında naklen yayınla, pek çok medya organı karşısında nasıl okutturuldu?..
Aradan uzun zaman geçse, hadi hatırlamayacağız da…
Topu topu daha iki haftalık olay yani.
Washington Post’un yaptığına kızalım. “Bu, Kürtlere yapılan hakarettir” diyelim.
Bizde olan ne? O da Kürtlere yapılan hakaret değil mi?..
Devamı var.
Terör örgütü yöneticisi, terörist başının kardeşi, terörist Osman Öcalan TRT ekranlarına çıkmadı mı?..
Bu, başlı başına skandalın önde gideni değil mi?
Terör propagandası sayılmaz mı?..
ABD’nin politikası belli.
Vaşington Post’ta yazı çıkmasının sebebi belli…
Peki, terör örgütü yöneticisinin TRT’ye çıkmasına ilişkin verilen araştırma önergesi bilereddedilmedi mi Meclis’te?..
Daha ABD’ye ve Vaşington’a ne kızıyorsunuz ki?!..