İki olaya dikkat çekmek istiyorum:
İktidarın Türkiye’yi ne hale getirdiğini gösteren çok önemli iki olaya…
Bir tarafta onuru için intihar eden bir polis memuru…
Diğer tarafta lüks arabasında kokain kullanırken görüntülenen bir genç…
Kokain kullanan genç AKP üyesi, genel merkezde AR-GE’den sorumlu bölümde personel olarak çalışıyormuş. Haber olması bu yüzden…
İktidar savunucuları hemen harekete geçip gencin sıradan bir parti çalışanı olduğunu öne çıkararak olayın üstünü örtmeye çalıştılar.
Ama mızrak çuvala sığmadı!
Soru şu:
1-) Bu genç üç bin lira personel aylığı ile nasıl lüks içinde yaşayabilmektedir?
2-) İktidar yandaşları gencin olağanüstü yaşamının görüntüleri sosyal medyaya düşmeseydi görecekler miydi?
Elbette hiçbir parti gençliğine çalın çırpın köşeyi dönün demez. Ancak yarattığı ortam yolsuzluk yapmaya, haksız kazanç sağlamaya uygun bir ortamsa o ortamdan dürüst, onurlu, emeğe saygılı kadrolar çıkmaz. Hatta kim daha kısa sürede daha çok servete sahip olacak yarışı başlar…
Yani “Üzüm üzüme baka baka kararır!”
Mesela 20’li yaşlarda 28 taşıma gemisi, iki yatı, şirketleri olan, evinde 6 tane para sayma makinası çıkan, bir ev dolusu parayı koyacak yer bulamayan başbakan, bakan, çocuklarını ve iki üç yıl içinde milyon dolarlık servet sahibi olan tosuncukları gören bir genç ne yapar?
Gelelim intihar eden polis memuruna:
Birisi intihar ettiyse genel olarak suçlu aranmaz…Sebebi araştırılır…Ama bu olay öyle değil. Bu intiharın suçlusu var ve belli…
Amirinin gözlüğünü çaldığı iddiasıyla evi aranan polis memuru tek kurşunla canına kıydı. Polis memurunun gözlüğü amirin gözlüğüne çok benziyordu. Olacak bu ya! Gözlük karakolun çay ocağında bulunuverdi. Ama iş işten geçmiş polis ölmüştü…
Tam da burada bir soru daha sormak istiyorum:
Polis memuru onuru için ölürken, memuruna iftira atıp intihar etmesine sebep olan amire ne olacak? Amirlik yapmaya devam edecek mi? Ruhunun karalığını gizleyen o kara gözlüğü bir daha takabilecek mi?
Ya tosuncuklar?
Onlar ne olacak?
Şu olacak: İktidar değişene kadar ülkenin eğitimli, bilgili, yetişmiş gençleri işsiz, parasız, pulsuz karın tokluğuna bulabildikleri işlerde çalışırken; onlar çalışmadan genç yaşta elde ettikleri servetleriyle lüks arabalarda, lüks teknelerde, lüks otellerin süitlerinde günlerini gün edecekler…
Türkiye’nin geldiği son nokta budur…