…”Bir ses duydu geriden
Yasaklı,
Dönüp bakmadı
Sarıldı sımsıkı denize…”
Bu satırlar uzaklarda ama yakın bir dost Sibel Ünal’a ait. İlk öykü kitabının ardından uzun ve titiz bir uğraşı sonunda geçen yıl yeni bir kitap ortaya koymuştu dostumuz. Sabahın Ucu (2011) isimli bir öykü kitabı bulunan yazar Sibel Ünal’ın ilk romanı ‘Dar-ı Sır’, Peri Yayınları tarafından yayımlandı.
“…Suya, dağa, taşa, doğan güneşe… öyle görmüş, öyle bellemişlerdir atalarından. Güneş de, ay da, dağlar da bunun için dururlar hep durdukları yerde. Var olmakla yok olmak iç içedir. Gün doğumuyla başlayan yaşam, kuytuda bekleyen ölümle eşlenir böylece. ”
Satırları son kitabından.
Adı ‘sır kapısı’ anlamına gelen kitapta, bir kadın hikâyesinin yanı sıra, kahramanın kimlik arayışına da odaklanılır. Geçmişe ve içinden çıktığı inanç topluluğuna doğru yolculuk yapan Rahan, annesinin izlerini takip ederek Alevi inancının karşı karşıya kaldığı baskı ve yok edilme tehdidini de hafızasına ulaşır.
Annesi gibi topluluğa dâhil olmak isteyen karakter, beklediği yakınlığı göremediği insanlar tarafından ‘merkezin adamı’ olarak algılanır ve ‘yabancı’ olarak adlandırılır. Ancak farklı dünyalara ve coğrafyalara açılan romanda, bireysel ve toplumsal anlamda çizilen bu sınırları geçmekle ret ile kabul arasındaki bir dünyanın parçası olduğunun bilincine de varır karakter.
Yukarıya aldığım satırları okuyunca öykü ve diğer yazın türlerinin yanına şimdi de şiiri eklemiş olabileceğini düşünerek çok sevindim.
Güçlü bir gözlem ve birikim sahibi titiz bir yazı ustası Ünal, eminim eğer yazmaya karar aldıysa şiirde de iyi ürünler vereceğine ben eminim.
Uzaklarda ama yakın bir dost Sibel Ünal’a uzun bir yazın hayatı diliyorum.