GEZİ NOTLARIM.
Bugün 16 Haziran 2019 kardeşim Zeki Köseley ile sabah 8.30 da düştük yollara..Havran ilçesi Taşarası Köyü ilk durağımız oldu. Taşarası Köyü Akçay’a 40 km. Fatma nine ve eşi ile tatlı bir sohbet yaptık.Köyde cep telefonları çekmiyormuş.Başka da bir sıkıntı yokmuş.?Benden rica ettiler bunu Edremit gazetesine yaz dediler.Yazacağım elbette.Kardeşim Zeki Köseley’i keyifle güldüren bu iki sevimli ihtiyara selamlar olsun.Nenemiz genç yaşında dul kalınca , ikinci eşi olan bu sevimli dede ile evlenir. Üç evlat da bu eşinden olunca ninemizin hane halkı çoğalır. Birlikte omuz verirler birbirlerine ve şimdi iki baş kaldık burada diye nazlanırlar.. Tek istekleri evlatları ile telefonla görüşememek. Başka dertleri yokmuş. Yetkililerden istedikleri de çekmeyen cep telefonları için çözüm bulsunlarmış . Benden yazması. Eyyy yetkililer, Taşarası Köyünde cep telefonları çekmiyorrrr. Ayrılırken, hüzün vardı..Her ayrılık gibi..
Fatma teyzeye sarıldım..Ağladı..Bizi sayıp geldiniz ya savolun yavrılarım dedi..Nenemm , üzülme , ben yine gelirim dedim, yolumuz Çakmak tepesine doğru yokuştu..
İVRİNDİ İLÇESİ / ÇAKMAK Köyü yolundayız. Savaştepe Köy Enstitüsü mezunu babamızın görevi nedeniyle ben 10 yaşıma kadar köyde büyüdüm. O saf ve temiz Anadolu Köylüsünün ruhunu iyi bildiğimi düşünürüm. Ara sıra yanılgılar olur, bunlar doğaldır. Ama , inancım odur ki , bizim asıl ihmal ettiğimiz, yok saydığımız ve yalnızlaştırdığımız kesim KÖYLERİMİZ ve KÖYLÜLERİMİZDİR. Deniz ve kum , kalabalıklardan sıkılınca , yüreğimize dokunan anıların hayaliyle düştük KÖY YOLLARINA..
Kardeşim Zeki Köseley ile Köylerimize ziyaretler yapıyoruz.İnsanımıza dokunup kucaklaşmak için emek veriyoruz..Sevgi ve hatır almak maksadımız.#HERŞEYÇOKGÜZELOLSUN diye umudumuz sürüyor.
Çakmak Köyü’nün en yaşlısı 100 yaşındaki dedemizin elini öpüp hayır duasını aldım. Ne güzel yaptınız, bize geldiniz, hoşgeldiniz ..Hoşbulduk dedem..Hoş bulduk..Çakmak Köyü ilk izlenimlerimiz muhteşem. Sünnet Hayırına rast geldik.Kardeşim Zeki’nin ve benim Kaynanamız yok ; :) ama sofralar ve yemekler özenle hazırlanmıştı. Adettendir deyip teklifi kabul edip yemeğimizi yedik. Sünnet annesi gelen misafirlerin ellerini öpüyordu , misafirler de Sünnet annesine para takıyordu.Üstümüze düşen bu güzel geleneğe uyduk.Keyifli sohbetler sürecek..Resimlerle..
Çakmak Köyü’nün okumuş gençlerinden biri ile kardeşim çok özel bir sohbeti sürdürüyor..Bana da resimlemek düştü.. Bizi Köy Hayırı yemeğine davet ettiği için bu misafirperverliğini özel bir duygu ile yazıyorum. Teşekkürler genç kardeşim. Yolun açık olsun.
Çakmak Köy hayırı ortak bir imece usulüyle yapılıyor. Köyün bu güzel töresinin sürmesinden çok mutluyum.
“Kara kara kazanlar.. Kara yazı yazanlar..Cennet yüzü görmesin ..Aramızı bozanlar..” Gel de şimdi rahmetli Babaannemi ve babamı anma .:( Annesini 9 yaşında kaybeden babamın annesinden öğrendiği ve ölene dek dilinden düşürmediği bu anonim halk türküsünü içinden de olsa söyleme isteğime engel olamadım, utanmasam köyün ortasında , haykıracağım. :(isteğime uydum İçimden söyledim.. gözyaşlarımı içime akıttım .:'(Babam, Babam , Hayati Köseley, bize insan olmayı öğrettiğin için minnettarım. Öylesine çok minnet duyuyorum ki , annemle birlikte bize verdiğiniz o güzelim değerlerimizi yitirmedik. Vasiyetini tutuyoruz. Köylüler bizim özümüz, özümüze hayınlık edeni affetmeyin dedin ya..Affetmiyoruz..sana, anneciğine ve anneme rahmetler olsun , ışıklarda uyuyun..
Çakmak tepesinden aşağıda görünen muhteşem coğrafyamız Çakmak Köyü..Memleketim , memleketim.. Toprağına , insanına dokunabildiğim , şehitlerimizin emaneti , Koca Mustafa Kemal Atatürk’ümün kurduğu Laik Türkiye Cumhuriyetim. Çakmak tepesinden hepinize bin selam olsun..Durağınız uçmağ olsun.Şehitlerimiz, Vatan size minnettardır. Yüreğime dokunan , Kurtuluş Savaşı resimleri gözümde canlanırken , esen rüzgarın sesinde bir türkü duyar gibiyim.. ” Çanakkale içinde vurdular beni.. Ölmeden mezara koydular beni..” Gençliğine doyamadan giden evlatlarımız, aziz şehitlerimiz, affetmeyin bizi.. Sizi yaşatamadık. Bunca , güzel evladı uğurlarken, kara toprağın bağrına , hala daha savaştan medet umanların kulağına doğru haykırayım..”Yurtta barış , dünyada barış ”
Kucak açtık dostluğa kardeşliğe..Köylü kardeşin bize dediğini buraya not edeyim !.Ona söz vermiştim , yazacağım diye.İşte yazdım bile !. “Toprağımızın bağrına vurulan her yabancı kazmasının ucundaki “siyanüre ” hayır. Bunca yıldır madenlerimizi çıkarmayan Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri madenlerimizi satıp, çıkartmasını bilmiyor muydu ? Elbette biliyorlardı !..Doğamızı ve doğal zenginliklerimizi korumak adına, toprağın bağrının , ciğerlerinin siyanür solumasını istemediği için , var olanla yetindiler. Onun için madenlerimizi kimseye vermediler !..”
Verenleri uyarmak yurttaşlık görevimiz.. Belki bir dinleyen olur mu ki ?Köy köy dolaşmayı sürdüreceğiz.. Kardeşim Zeki Köseley sağolsun.