featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. UĞUR MUMCU ANISINA SAYGIYLA

UĞUR MUMCU ANISINA SAYGIYLA

GÖZLEM köşesinin adıydı.
Cumhuriyet Gazetesi yazarıydı.
O bizim Kuvvacı kalemimizdi.
İmza günlerinde her okuru ile öylesine sıcak ve içten konuşurdu ki ; kendi ağabeyimizle konuşuyor gibi hissederdik.
Konuşmasını yaparken koca salonda çıt çıkmazdı.
Öylesine coşkulu ve yalın anlatırdı ki, en karışık konuları anlar, bir çırpıda anlattıklarının ayırdına varırdık.
Uyarılarının tümü Türkiye yararınaydı.
Tam bağımsız Türkiye savunucusuydu.
Gülümseyen yüzünden , bakışlarından “bizim evin abisi ” dediğimizde tebessüm ederdi.
Uğur Mumcu Asteğmen olacaktı , başarısız kıldılar.
Er yaptılar onu.
Kitabından okuduk;
“Askerliğini yaparken ” sakıncalı piyade” yaptılar diye.”
Sonra ; kitabını yazdı “Sakıncalı Piyade ”
Siirtli asker arkadaşı “Maşallah Çavuş”a  selam söyledi o kitabında..
Soygunculara ve ülke düşmanlarına “boş bir eldiven gibi yüzünüze fırlatıyorum” diyen tümcesini unutmadık.
Kuvvacılığı ve Kemalistliği ile övünürdü. Gurur duyardı. Haykırarak yazardı..
Yüreğimizde yaşatmayı sürdürüyoruz.
Kitapları halen baskı üstüne baskı yapıyor..
Aydınlarını hain bombalı saldırılarla öldürdüğümüz bir ülkede yaşıyor olmaktan acı çektiğimiz doğrudur.
Teröre karşı duruşları ile bizleri barış içinde yaşamayı öğütleyen her yitirdiğimiz aydınımıza selam olsun.
Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Sabahattin Ali ve diğerleri.

HAYKIRARAK SÖYLEDİĞİ O SÖZLERİ..

“Ben Atatürkçüyüm.
Ben, cumhuriyetçiyim. Ben lâikim.
Ben anti emperyalistim.
Ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım.
Ben insan hakları savunucuyum.
Ben, terörün karşısındayım.
Ben, yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.
Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız.
Öyleyse vurun, parçalayın, her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır.”

Hain pusunun kurulduğu arabasının önünde çocukları Özgür ve Özge ile birlikte.

Arabasına koyduk bombayı, çevirince kontağı paramparça yaptık bedenini. Onun iki küçük evladı ve genç bir eşi olduğuna bakmadık bile.
Kalleşce parçaladık onu. Uğur Mumcu hain bir saldırıda katledileli 30  yıl oldu.
Onun yokluğunda çeyrek asırı devirdik..
Uğur Mumcu’nun yıllarca yazıp , hepimizi uyardığı bazı sözleri var ki , yaşadığımız hain Fetö kalkışmasının uyarısını taa o günlerde yapıyor.
Devleti yönetenleri , anne babaları , kısacası hepimizi uyarıyordu.
Duyarlı , korkusuz ve yurtsever bir yazar olarak.
Diyordu ki ;
“Cemaatlere ve tarikatlara giren çocuklar, 30 sene sonra general olacaklar cumhuriyete karşı ayaklanacaklar”

***

“15 Temmuz hain Fetö kalkışmasını unutmadık!.”

***

DEMOKRASİ YOLU, KEMALİZM’DEN GEÇER

( Devrim Dergisi)
Uğur Mumcu , 9 Haziran 1970 yılında yazdığı bir yazıda diyordu ki .
”Devlet bugün de Türk halkının yaşama savaşına sırtını çevirmiştir.
Çünkü partilerin arkasından yabancı sermaye ve toprak ağalığı vardır.
Siyasi partiler, değiştirmek istediğimiz bu bozuk düzenin temsilcileridir.
Ayrıcalıklı sınıf ve tabakalar, düzenlerini bu partiler aracılığıyla sürdürmektedirler.
Bunların oluşturduğu devlet örgütü ise, sadece bu geri düzenin temsilcilerine hizmet etmektedir.
Bunun adı demokratik hukuk devleti değildir.
Yabancı sermaye ve yerli işbirlikçilerin hizmetindeki bir devlet, antidemokratiktir.”
“Demokratik devlet, işçinin, köylünün, dar gelirlinin, subayın, bütün ezilen sınıf ve tabakaların devletidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü demokratik devleti oluşturmanın çaresi, sandıksal yoldan bulunamamıştır.
Anayasa’nın demokratik devleti, öyle görünüyor ki, Kemalist yoldan kurulacaktır.”
” Demokratik ve sosyal hukuk devletine inananlar, Kemalizm’in bayrağı altında toplanmalıdırlar.”

Kaynak : Uğur MUMCU – Devrim, 9 Haziran 1970 ( UYAN GAZİ KEMAL! )

Eşi Güldal Mumcu. Çocukları Özgür ve Özge Mumcu ile.

***
25/08/1975 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin GÖZLEM Köşesinden.

UĞUR MUMCU..

SESLENİŞ.

Dağ gibi kara yağız birer delikanlıydık.
Babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mumun ışığında bitirirdik kitaplarımızı.
Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini, yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
Ecelsiz öldürüldük. dövüldük, vurulduk, asıldık.
Vurulduk ey halkım, unutma bizi…
Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı. İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez.
İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık. mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık.
Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu.
Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep.
Öldürüldük ey halkım unutma bizi…
Fidan gibi genç kızlardık.
Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden.
Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında, işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik.
Direndik küçük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla. tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi. Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden.
Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi…
Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımız düğümlenmişti. Hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acımaksızın.
Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha.
Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk.
Vicdan sustu. Hukuk sustu, insanlık sustu.
Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi…
Kanserdik. Ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde.
Uydurma davalarla kapattılar hücrelere. Hastaydık. yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki.
Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık. Önce kolumuzu, omuz başından keserek yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık önlerine.
Sonra da otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.
Öldürüldük ey halkım, unutma bizi…
Giresun’daki köylüler, sizin için öldük. Ege’deki tütün işçileri, sizin için öldük.
Doğudaki topraksız köylüler, sizin için öldük. İstanbul’daki, Ankara’daki işçiler sizin için öldük.
Adana’da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.
Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi…
Bağımsızlık, Mustafa Kemal’den armağandı bize. Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara.
Mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler.
Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.
Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi…
Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk; komünist dediler.
Ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze.
Kurtuluş Savaşında emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha dik tutabilmekti bütün çabamız.
Bir kez dinlemediler bizi.
Bir kez anlamak istemediler.
Vurulduk ey halkım unutma bizi…
Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık.
Bir kadın eli değmemişti ellerimiz.
Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha.
Bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına.
Herkes tanıktır ki korkmadık.
İçimiz titremedi hiç.
Mezar toprağı gibi taptaze, mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.
Asıldık ey halkım, unutma bizi…
Bizi öldürenler , bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar, ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar.
Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere.
Öfkelerini bir gün bile karşısındakilere bağırmamış insanların gözleri önünde öldürüldük.
Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına, batı uygarlığı adına, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler.
Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi…
Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi…
Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi.
Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi., hep birlikteyiz ey halkım, unutma bizi,
Unutma bizi..
Unutma bizi…

***

UĞUR MUMCU .
UNUTMADIM SİZİ..
ANISINA SAYGIYLA.

***

Diyordunuz ya ;
” Öyleyse vurun parçalayın , her parçamdan benim gibi beni aşacaklar doğacaktır”
Dediğiniz oldu.. Her parçanızdan , sizin gibi genç yazarlar, genç gazeteciler doğdular..
Parçanız gibiler. .
– Doğdular.. Doğmaya devam ediyorlar., korkusuzca yazmayı sürdürüyorlar.
Sizin yolunuzdan giden gençler dolu yazın hayatımızda.
Murat Ağırel, Timur Soykan , Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan , İsmail Saymaz ve diğerleri.
Yazdıkları her kitap olay oluyor.
Kıymetli Uğur Mumcu, sağ olsaydınız etrafınızda bu genç yazarlar, gazeteciler ile bizleri daha çok aydınlatırdınız..
Bundan hiç kuşkumuz yoktur.
Özlemle , saygıyla ve minnetle anarken sizi bir 24 Ocak daha geldi..
Işıklar içinde , huzurla uyuyunuz..
Yiğit , Kemalist Kuvvacımız.

 

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
UĞUR MUMCU ANISINA SAYGIYLA
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!