Deniz GEZMİŞ;
” Biz Şahsi Hiçbir Çıkar Gözetmeden, Halkımızın Bağımsızlığı ve Mutluluğu İçin Savaştık !
(Son mahkeme savunmasında) Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum. Halen de bu inancı taşıyorum.
Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple Amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz.
Onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum. ”
***
Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının, 1 Kasım 1968’de Samsun’dan başlayan, 10 Kasım’da Ankara’da Anıtkabir’de sonlanması planlanan “Mustafa Kemal Yürüyüşü”nde Türk Halkına yapılan çağrısı’dır.
“Büyük Türk Milleti! Atatürk için toplanalım!
Mustafa Kemal’in milli kurtuluş idealini yaşatmak için, Mustafa Kemal Devrimine saldıran karanlık güçlere dur demek için, milletçe yabancı uşaklığına düşmekten kurtulmak için, Tam Bağımsız, Gerçekten Demokratik Türkiye için, Gazi Mustafa Kemal’in milli kurtuluşçu saflarında toplanalım!
Yaşasın Türkiye!
Yaşasın yarının bağımsız Türkiyesi için mücadele!”
Türk Gençliği “Mustafa Kemal Yürüyüşü”nde .
***
Can Yücel , seslendi üç fidana..
“En uzun koşuysa elbet Türkiye’de Devrim
O, onun en güzel yüz metresini koştu
En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak….
En hızlısıydı hepimizin,
En önce göğüsledi ipi…
Acıyorsam sana anam avradım olsun,
Ama aşk olsun sana çocuk, AŞK olsun!
***
50 YIL ÖNCESİ ÜÇ YİĞİDİN GEÇİRDİĞİ SON SAATLER..
DENİZ GEZMİŞ, YUSUF ASLAN ve HÜSEYİN İNAN’ı 5 Mayıs 1972 gecesi Ankara Merkez Cezaevine getirirler.
Başgardiyanın odasında Deniz Gezmiş ve savcı bulunmaktadır. Deniz Gezmiş savcı Sami Uğur’a
“-Bir çay mümkün mü der.
Çayını gardiyanın yardımıyla içer. Elleri arkadan bağlı ayakları prangalıdır.
-Bizim suçumuz idamı mı gerektiriyor” sorusuna
Savcı
-Bütün bunlar hâlloldu, merciden geçti. Tekrar konuşmak fayda getirmez der. O arada gardiyan savcının kulağına hocanın geldiğini söyler.
Deniz Gezmiş
-Dini telkin istemiyorum der.
Savcı hükmü okur
-Bu karar senin için verildi. Biliyorsun değil mi Deniz.
-Evet biliyorum
-O halde son sözün, son arzun nedir?
-Ben son sözümü sehpada söyleyeceğim. Yalnız müsaade ederseniz Yusuf’la, Hüseyin’i son defa görmek isterim.
Üç arkadaş bir araya geldiklerinde tek kelime konuşmadan birbirlerine sırayla sarılıp öpüşürler. Son kez görüşmenin sessizliği vurmuştur yüzlerine
Deniz babasına son bir mektup yazmak ister Yusuf Aslan, Hüseyin İnan da babalarına son mektuplarını yazarlar infazlarını beklerlerken konuldukları odalarda
Başgardiyanın odasında savcı Deniz’e
-Artık vakit geldi.! Gömleği giydirelim, ha, ne dersin?”der
Gömlek giydirilir.
-Artık yavaş yavaş çıkalım!…”der
Deniz idam sehpasını devirmek için bekleyen cellatlara;
-İskemleyi kendim devireceğim kimse dokunmasın”deyip son sözlerini haykırır.
“Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!
Yaşasın Marksizmin ve Leninizmin yüce idolü, yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği, yaşasın işçiler köylüler Deniz’in sesi arkadaşlarına ulaşır
Saat: 01.20’dir
Aynı darağacına Yusuf ASLAN getirilir.
“-Ben halkımızın bağımsızlığı için bir defa ve şerefle ölüyorum. Fakat bizi asan sizler, şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerikanın hizmetindesiniz Yaşasın Devrimciler! Kahrolsun Faşizm”Son sözleridir Yusuf Aslan’ın
Saat: 02.20
Sıra Hüseyin İNAN’a geldiğinde savcı sorar.
-Hüseyin yaptıklarından nadim misin?
-Sadece bir şeye nadimim o da Dört Amerika’lıyı öldürmemiş olmamızdır. Onları öldürseydik belki de başımıza bunlar gelmezdi.”
Darağacında celladı sandalyesini çekmeden.
-Ben hiçbir şahsi çıkar gözetmeden halkın mutluluğu için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım, bundan sonra da bu bayrağı Türkiye halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler ve köylüler! Kahrolsun Faşizm!…”
Son sözleri olur
Saat: 03.00’tür
***
50 koca yıl geçti aradan Deniz koydu anneler babalar çocuklarının adını . Kız erkek diye ayırmadan.. Deniz..
Yusuf koydu babalar oğullarının adını..
Hüseyin koydu dostları arkadaşları evlatlarının adını, anılarına saygıyla..
Ne demişti, son mektubunda; Deniz Gezmiş babasına, kitaplarını küçük kardeşine bıraktığını yazıp;
“Kendisine özellikle tembih et. Kardeşimin bilim adamı olmasını istiyorum.
Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da,bir yerde insanlığa hizmettir”.
Bilime olan inancını geleceğe aktarmak istediğinde daha 25 yaşındaydı ve darağacına gidiyordu.
Coronavirüs günlerinde bilimin başköşeye oturduğu şu günlerde onlar 50 yıl önce bunları söylemişlerdi.
Aynı Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi.
Atamız ne demişti;
” Benim sözlerim , bilimle çelişirse , siz bilimi seçin”
Bilim ülkemizde şimdi ne durumda ?
Ölmeden beş gün önce babasından okumak için “Suç ve Ceza”nın ikinci cildini istemişti.
Kitap okumak, ölüme beş gün kala..
İnancım odur ki; sağcısı solcusu, dindarı, ateisti gençler “Deniz Gezmiş , Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın kısacık yaşamlarında verdikleri mücadelenin bu günlerde önemini daha iyi anlayacaklardır.”
Ruhları şad, durakları uçmağ olsun.
Işıklarda uyusunlar.
***
HIDIRELLEZ..
Deniz , Yusuf ve Hüseyin’in infazları için neden 6 Mayıs seçildi. Allah’ın günü mü kalmamıştı.
Altında bir hinlik olduğunu düşünüyorum.
Türk halkının ve Anadolunun en kadim geleneklerinden olan Hıdrellez gününü bizlere zehir etmek için seçildiğini düşünmeden edemiyorum.
Anadolu kültürünün en sevdiğim yanlarından biridir..
Acıyı bal eylemek.
Acılarımızı bal eylemek için yüreğimle savaşıyorum.
Yarın Hıdrellezi kutlayacağız..
Hıdırellez dileklerim..
Yaradanım;
“Bu ülkede doğduğum için teşekkür ediyorum. Evrenin bütünlüğü için tüm dileklerin gerçek olması için teşekkür ediyorum. Sağlık ve esenlik verdiğin için teşekkür ediyorum. Evimizin bereketi , evlatların sağlık ve başarısı için teşekkür ediyorum.
Çağdaş bir eğitim dileğim için yardımına teşekkür ediyorum.
Ülkem acilen Atatürkçü bir yönetime kavuşsun. Türkiye huzur bolluk ve bereket dolu olsun. Şehitlerimiz olmasın.
Dünyamızın huzuru artsın.
Emperyallerin tüm hain istekleri gerçek olmasın.
Dünyamıza huzur vermeyen hainlerin düşündükleri kendilerine gelsin.
Ülkemizdeki mülteciler güzellikle kendi ülkelerine dönsünler.
COVID-19 kahrolsun gitsin. Eğitimde en büyük başarı bizim olsun.
Savaşlar olmasın. Ülkemin dağları ovaları ağaçları dereleri düşmandan uzak olsun.
Hakça bir düzen olsun.”
Gerisini YARADANIM sen biliyon..
Yapılan tüm çalışmalar İnsanlığın hayrına olsun.