Gittiğim bazı köylerde aynı köy içinde iki ayrı mahalle olduğu, aralarında kız alış verişinin bile son otuz kırk yıldır yapıldığı yerlere rastladım.
“Biz Yürüküz, onlar Türk” diyenlere, “Yürük yürük yürüdü, kıllı deriyi sürüdü…” diye alay edenlere, “Yörük bilmez seyranı, lak içer ayranı…” diye hakir görenlere rastladım.
Hele yerleşikliğe daha önce geçmiş, manavlığa başlamış, kentleşmiş yerlerde, hayvancılığı terk ettiği için çok fakirleşen alevî inançlı Çepnileri çok hakir gördüklerine şahit oldum.
Ama Çepniler arasında da “Biz Horasan’dan geldik…” diye her zaman Türklüğünün gururunu yaşayanlar, Sünnî inançlı olan Yörüklere “Siz kılıç Müslümanısınız!” diyen Çepni gençlerine rastladım.
Çoğu kez söylenilen bir iddia da şudur:
“Yörük ile Çepni (Çetmi) arasında soğan zarı kadar bir fark var…”
Bence bu iddialar yanlıştır.
İnancıma göre “soğan zarı” ince de olsa bir kalınlıktır, bir mesafedir.
Çünkü Yörük ile Çepni arasında o kadar mesafe de yoktur.
Hepsi birdir.
Çepniler bir Oğuz boyudur.
Tarih içinde konargöçer olduklarından onlar da Yörük’tür.
Türkmenlik kavramı aslında bir yaşam biçimidir.
Anadolu’ya gelen ve bu yazının başında kısa bir tarihçesini verdiğimiz bütün Oğuz boyları buraya “Türkmenler” olarak gelmişlerdir.
Hiç bir ayrım yapılmadan başlangıçta bütün yirmi dört Oğuz boyu da “Türkmenler”dir.
Bu Türkmenlerin bir kısmı zaman içinde “Türkmenliği bırakıp” yerleşikliğe geçmiş, manav olmuşlardır.
Az önce bahsedilen “Yörük-Türk” tabiriyle özdeştir.
Köylerde önceden yerleşikliğe geçen, yurt tutan, ocak açanlara “Türk”, 1862 iskânında köylere zorla iskân edilen konargöçer oymaklara da “Yörük” denmiştir.
Yani Anadolu’ya gelen bütün Oğuz boyları Türkmendir.
Osmanlı arşiv belgelerinde 18. yüzyıl ortalarına kadar bazen “Yürükan”, bazen “Türkmen” diye kayıt düşmüşlerdir.
Aslında aralarında bir fark yoktur.
Örneklememiz gerekirse, Çepniler, Rakka ve Halep iskânlarında “Türkmen” diye anılıyorken, menteşe Sancağı kayıtlarında “Yürükan” diye anılmaktadır.
Bugün bile Muğla’nın birçok köyü tamamen sünnî Çepnilerle doludur.
Bunlar kendilerine Çepni Yürüğü demektedirler.
Ama Giresun köyleri yüz yıllar önce yerleşikliğe geçtiği için bunlar kendilerine ne Yörük ne Türkmen derler.
Bunlar kendilerine sadece “Çepni” derler.
Bu kelime orada “Yörük” anlamına gelir.
Çünkü Giresun’da ve çevresinde başka bir Oğuz boyu yoktur .
Peki, bugün “Yörük” ve “Türkmen” ayrımı nereden geliyor:
1691 iskânından kaçıp gelen Balıkesir ve çevresinde konargöçer yaşayan ve 1862 iskânında zorla toprağa bağlanan sünnî inançlı Oğuz boylarına bugün “Yörük” denmektedir.
18. yüzyıl ortalarından itibaren Tokat-Yozgat-Sivas bölgelerinden Batı Anadolu’ya gelmiş Bozulus ve Yeni-il’e mensup Oğuz boylarına mensup olan ve çoğu alevî inançlı olan oymaklara “Türkmen” denmiştir.
Bunların da hepsi alevî olmayıp aralarında sünnî olanlar da vardır.
18. yüzyılın sonlarına doğru aşiretlerin bağlı olduğu kazai statülerin çoğu değişmiş, 1691 iskân harekâtının başarısızlığı ile her şey alt üst olmuş, aşiretler kendi aralarında yeni gruplar oluşturmuşlardır.
Yörüklerin son iskânı 1862 -1864 yılları arasında olmuş, bu tarihten sonra sadece çok küçük kontrolsüz gruplar, göç katarlarıyla yaylak ve kışlaklara gidebilmişlerdi. Bugün sadece Toros Dağlarında Sarıkeçililer konargöçer yaşamaktadırlar…