İklim krizi ülkemizi tehdit ediyor!
İklim krizi; dünyamızın ortalama sıcaklığında 1,1 santigrat derece artışa sebep oldu. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’ne (IPCC) göre bu artış, iklim krizinden en yoğun şekilde etkilenecek yerlerden biri olan ve ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nda dünyanın geri kalanına göre %50 oranında daha fazla yaşanacak.
İklim Krizinin Su Varlıklarımıza Etkisi…
İklim krizine dur demezsek, sıcak hava dalgaları sıklığını ve şiddetini artıracak, buna bağlı olarak su varlıklarımız giderek azalacak. İklim krizi senaryolarına göre yapılan projeksiyonlarda ülkemizin toplam su potansiyelinde 2100 yılına kadar iyi senaryoda % 15 – 20, kötü senaryoda ise % 40-45 oranında azalma olacağı öngörülüyor. Bugün kişi başına düşen 1 347 m küp su miktarı ile su kıtlığı çeken ülke konumunda olan ülkemizin , nüfus artışı ve su potansiyelindeki azalma ile birlikte 2030 yılından önce su fakiri bir ülke konumuna gelmesi bekleniyor. 2070 yılına gelindiğinde ise Akdeniz Havzası’nın en büyük gölü olan Beyşehir Gölü başta olmak üzere ülkemizin birçok su varlığı yok olacak!
İklim Krizinin Erozyon ve Kuraklığa Etkisi…
Bugün ülke topraklarımız; iklim değişikliği ve insan etkileri ile oluşan erozyon, kuraklık gibi sebeplerle her geçen gün daha da bozuluma uğruyor.
Ülkemiz karasal alanının yaklaşık ¾ ü orta ve yüksek şiddette çölleşme riski altında. Çölleşmenin en önemli sebeplerinden biri de erozyon. Ülkemizde her yıl 642 milyon ton toprak erozyona uğruyor. Bu da en az 500 yıl gibi bir zamanda oluşan 1 cm’lik verimli üst toprağın 16 yıl gibi kısa bir sürede kaybedilmesi anlamına geliyor.
Çölleşme ile doğrudan ilişkili olan kuraklık ise en kritik afetlerden biri. Ülkemiz şimdiden ciddi bir kuraklık tehdidi altında! Ege bölgesi başta olmak üzere ülkemizin her yanında kuraklık baş gösteriyor, iklim değişikliğiyle artan şiddetli yağışlar ise erozyonu artırarak topraklarımızı yok ediyor.
Küresel ısınmayı 1,5 santigrat derecede sınırlayamazsak 2050 yılına gelindiğinde tarımsal ürünlerin verimliliği % 45 oranında azalacak.
Karar alıcılar; sera gazı salımının 2030 yılına kadar en az % 35 oranında azaltılması ve kömür başta olmak üzere fosil yakıt kullanımının terk edilmesi, toprak varlığımızı koruyarak çölleşme ile mücadele edilmesi konusunda kararlar almalı ve uygulanması takip edilmelidir.
Toprağı korumak yaşamı korumaktır ve hepimizin görevidir.
Sen de sürdürülebilir bir yaşamı tercih et; yaşamın ve doğanın sürdürülebilirliği için iklim değişikliği, erozyon, çölleşme ve kuraklıkla mücadele çalışmalarına destek ol !
Metin KUTER