Karagöz Sanat Evi’ni 2005 yılında Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde kuran Kenan Öztürk, bir kültür elçisi… Sanat evinin kurulduğu dönem, Ayvalık’ta kültür ve sanat dünyasının bugünkü kadar hareketli ve zengin olduğunu söyleyemeyiz. Bu anlamda Karagöz Sanat Evi, ilçede adeta lokomotif görevini üstelenmiş. Tabii bunda Karagöz Sanat Evi’nin sorumlusu Kenan Öztürk’ün payı çok fazla.
Sevgili Kenan beyin bugüne dek imza attığı işlerin büyük çoğunluğu, Ayvalık’ı uluslarası arenaya taşıyan nitelikte. Müzik dışındaki diğer sanatsal çalışmalara da ev sahipliği yapan Karagöz Sanat Evi, günümüzde popüler bir dizi olan Üç Kız Kardeş’in çekimlerinin gerçekleştiği Atölye Baykuş’u Ayvalık’a kazandırdı. Bunun yanı sıra sanat evi, Elazığ’ın Keban ilçesine bağlı Nimri Köyü’nde unutulmaya yüz tutmuş Kulluk Anıtlar Geleneğini yeniden canlandırmak için de bir proje yürütüyor.
Sevgili okurlarım; hayatının her anı sanat ve üretmekle geçen Kenan Bey, sağ olsun onca yoğunluğunu arasında beni kırmadı. Kendisi ile Ayvalık’tan müziğe, müzikten bir Anadolu köyüne uzanan keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Kendisine bunun için sizlerin huzurunda teşekkürlerimi sunuyorum.
Şimdi, gelin hep birlikte Ayvalık’ta doğup gerçekleştirdiği başarılı etkinliklerle adı sınırları aşan Karagöz Sanat Evi’nin dünyasına konuk olalım.
Kenan Öztürk kimdir? Kendinizi okurlarımıza tanıtabilir misiniz?
Elazığ’ın Keban ilçesine bağlı Nimri Köyü’nde doğdum. İstanbul Kabataş Erkek Lisesi, Hacettepe Üniversitesi Fransız Filoloji bölümünde okudum.1981 yılında Paris’e yerleştim. Paris VII Üniversitesi tarih bölümünde yüksek lisans ve doktora yaptım.
1983–1999 yılları arası Paris bölgesinde bulunan La Courneuve Şehri Jean Houdremont Kültür Merkezi’nde müzik, dans ve plastik sanatlar atölyesinden oluşan bölümü kurup yedi sene yönettim. Ardından La Courneuve kenti kültür servisinin genel sanat programlarının sorumluluğunu üstlendim. Aynı zamanda iki yıl Paris bölgesindeki Le Blanc Mesnil kenti Kültür Merkezi’nin dünya müziği konserleri danışmanlığını yürüttüm.
1999 yılında, La Courneuve kenti kültür servisine bağlı olarak Concerts Polysons adlı dünya müziği konserleri programını kurdum. Bu sektörün sorumlusu olarak, 2015 yılına kadar dünyanın farklı kültürlerini temsil eden 250’ye yakın müzik topluluğu ile konserler gerçekleştirdim.
2000 yılında Paris’in Seine Saint-Denis bölgesinde, Fransa’nın büyük festivallerinden, Festival Villes des Musiques du Monde’un kurucuları arasında yer aldım. Halen bu festivalin yönetim kurulu üyesiyim.
Karagöz Sanatevi’nin kuruluş hikayesi nedir? Sanatevi, bugüne dek hangi etkinliklere ev sahipliği yaptı?
Türk Müziği’ni uluslararası sahnelerde tanıtmak amacıyla maaşlı işim dışında Paris’te 1994 yılında , “Hitit ” isimli menajerlik kuruluşunu oluşturdum. Buna bağlı olarak “Cafeturc “ adıyla bir internet sitemiz kuruldu. Hitit ile beraber dünyanın çeşitli ülkelerindeki, festivaller, tiyatro ve kültür merkezlerinde Türk Müziği toplulukları yer almaya başladı.
1990 yılından beri her yıl Ayvalık’a tatile geliyordum. Paris’te yaşamaya devam ederken, 2005 yılında Ayvalık Cumhuriyet Caddesi’nde bulunan yıkık bir marangozhaneyi restore ederek Karagöz Sanatevi’ni kurdum. Hitit ile Paris’te başlattığım Türk Müziği’nin yurt dışına tanıtımına yönelik menajerlik çalışmalarını bir şirket kurarak Ayvalık’a taşıdım.
Paris’te Hitit ile başlayan ve Ayvalık’ta Karagöz Sanatevi ile süren bu çalışma kapsamında, şimdiye dek dünyanın önemli sayılan sahnelerinde 200’ün üzerinde Türk Müziği konseri düzenledim. Ayrıca, Ayvalık Cumhuriyet Meydanı’ndaki polis karakolu arkasında bulunan eski bir zeytinyağı deposunu onararak, şimdiki adı ” Atölye Baykuş “ olan Karagöz Sanatevi’nin ikinci mekanını Ayvalık’a kazandırmış oldum.
Atölye Baykuş, daha çok sanatçı rezidans yeri, sergi salonu, dinleti ve söyleşi mekanı gibi çeşitli kültürel etkinliklere ev sahipliği yaptı. Günümüzde Atölye Baykuş Ayvalık’ta gerçekleşen “Üç Kız Kardeş” dizi filminin düzenli çekim setlerinden biri olarak kullanılıyor.
Karagöz Sanatevi ise her zamanki gibi müzik ağırlıklı ve diğer kültürel alanlara da dokunan projeler gerçekleştiriyor.
Karagöz Sanatevi, Ayvalık’a nasıl bir katkıda bulundu?
Karagöz Sanatevi özel bir kuruluş olarak müzik alanında profesyonel projeler üretiyor. Bu projeleri yurtdışı ve Türkiye’nin kültür merkezlerine, festivallere sunuyor. Esas alanı ve amacı budur. Yeri Ayvalık’tadır. Ancak çalışma alanı uluslararası ve ulusal kültür kurumlarına yöneliktir. Ancak kurulduğu günden beri Ayvalık’ta kültürel yaşamın zenginleşmesi için de çaba gösteriyor.
Bir noktaya dikkat çekmek isterim. Ayvalık, başta zeytini ve ardından turizmi ile zengin Türkiye’nin bir batı kasabasıdır. Fakat 2005 yılında Karagöz Sanatevi’ni açtığımızda kasabada özel bir sinema ve bir kültür derneği dışında sanat ile ilgili hiçbir şey yoktu. Kültür merkezleri, tiyatrolar, sanat atölyeleri vb. yapıların hepsi daha ileriki yıllarda açıldı. Ayvalık’ta kültür alanında profesyonel çalışmayı Karagöz Sanatevi başlatmıştır diyebiliriz.
Hemen hemen tamamı İstanbul ağırlıklı olan müzik sektörünün dışında kalarak Ayvalık’a yerleştik. Karagöz’ü Ayvalık’ta kurup, bir Anadolu kasabasından itibaren müziğimizi dünya sahnelerine sunmaya başladık.
Uluslararası alanda çalışma yapan Karagöz Sanatevi, Ayvalık’ta ilçenin kültür sanat yaşamına da hareket katmaya çalışan ilk kurum oldu. Karagöz kurulduğu 2005 yılından itibaren Ayvalık’ta yaşayan sanatçılara ve daha sonraki yıllarda yerelde oluşan kültürel dinamiklere kapılarını açtı. İlçede hiçbir kültürel hareketlilik yokken, Karagöz düzenlediği dinletiler, sergiler, söyleşiler, sokak gösterileri, fotoğraf festivali ve uluslararası buluşmalarla Ayvalık’ın bugünkü kültürel zenginliğinin ilk tohumlarını attı.
Karagöz gerek yurt dışında tanınmış sahnelerde gerçekleştirdiği konserleri, gerekse ilçede yaptığı etkinlikleri ulusal basında sistematik biçimde duyurmaktadır. Türkiye’de sahip olduğu sanatçı ilişkileri ağındaki binlerce kişiye yolladığı etkinlik duyurularında Ayvalık vurgusu her zaman yer aldı. Bu bakımdan sanatçı dünyasının Ayvalık’a yüzünü dönmesinde bir rolü oldu diyebiliriz.
2010 yılından itibaren çok farklı dallardan gelen sanatçılar yavaş yavaş Ayvalık’a yerleşmeye başladı. Bugün Türkiye’nin önemli sayıda kültür insanı artık Ayvalık’ta yaşıyor. Giderek kimliği kültür ile anılan bir şehre dönüşen Ayvalık’ta önemli sayıda sanatsal etkinlik yapılmaktadır.
Eğer bir gün Ayvalık’ta bugünkü kültür sanat yaşamı nasıl başladı diye merak eden olursa, bu bilgiler yararlı olabilir diye düşünüyorum.
Ayvalık Karagöz Orkestrası ile Karagöz Sanat Evi’nin yolu nasıl kesişti? Orkestranın kuruluşu ve çalışmaları hakkında, bizleri bilgilendirir misiniz?
Karagöz’ü kurduğum dönemde Ayvalık’ın önemli kültürel zenginliği olan Roman müzisyenleri çağırıp, onlara bir orkestra kurmayı önerdim. Düğünlerde ve o dönem Cunda lokantalarında masalara çalan müzisyen arkadaşlara topluluk fikri pek inandırıcı gelmiyordu. İki yıl boyunca Karagöz’e gelip gittiler. Ama bu mümkün olmadı.
Sonunda yurtdışı konserlerimiz sırasında fotoğraflarını çektiğim farklı müzisyen ve toplulukların Karagöz’de fotoğraf sergisini yaptım. Sergiye geldiler ve orada, Okay Temiz, Selim Sesler, İvo Papazov, Hasan Yarımdünya, Hüsnü Şenlendirici, Ahmet Özden, Savaş Zurnacı, Erkan Oğur, Gülcan Kaya, … gibi tanıdıkları sanatçıların fotoğraflarını gördüklerinde orkestra kurmayı kabul ettiler.
Repertuar, prova, derken çalışmalar başladı. Ayvalık Karagöz Orkestrası olarak ilk gidişlerinde Paris’te birçok sahnede konserler verdiler. Bir yıl sonra Paris’in tanınmış topluluklarından Fanfarai’ın müzisyenleri ortak çalışma için Ayvalık’a geldi. Ardından Paris’te Villes des Musiques du Monde festivalinin bitiş konserinde iki topluluk birlikte sahne aldılar.
Uzun zamandır konser yapmayan Ayvalık Karagöz Orkestrası, 2022 yılı ekim ayında yeniden çalışmalarına başladı. Geleneksel tarzda müzik yapan gurubun tanınması için ilk başta yerel ve yöresel yönetimlerin ve özel kuruluşların desteklerine ihtiyacımız var. Karagöz Sanatevi, Ayvalık merkezli bir topluluğun, bölgede ve ulusal planda tanınmasını arzulamaktadır.
Karagöz Sanatevi olarak Keban’ın Nimri Köyünde bir Kulluk projesi gerçekleştiriyorsunuz, Kulluk nedir ? Anadolu’da böyle bir gelenek var mıdır? Bir sanat evi olarak, bu alanda neden yer almak istediniz?
Sorularınızın sonundan başlayacak olursak, bu çalışma içinde yer almadık, doğrudan projeyi Karagöz Sanat Evi olarak başlattık.
Kulluklar yassı taşların üst üste konulmasıyla yapılan, yaklaşık iki metre boyunda, silindir ya da konik biçimde olan yapıtlardır. Kulluk’un anlamı etimolojik olarak, “Tapı, tapı yeri “ olarak bilinir. Ritüel yapılan yerdeki anıta verilen isimdir.
Sibirya’da yaşayan halkların inanç sistemlerinde tabiattaki her şeyin olduğu gibi dağın, nehrin, ovanın vb. varlıkların da ruhu vardır. İnsan doğanın üzerinde değil onun sadece bir parçasıdır. Denge ve döngünün ahengi için insan diğer canlılar gibi doğaya saygılı olmak durumundadır. Dağın, ırmağın, ovanın bir sahibi olduğuna inanılır. Ve ona saygı göstermek, armağan sunmak için belirli yerlere işaret, nişangah olarak bu kulluklar yapılır. Yapıtın kendisi değil onun bulunduğu yerin kutsallığına inanılır. Ritüel için bir araya gelen halk örneğin bir dağda bu ritüeli yapıyorsa, kulluk onun nerede yapılacağını gösteren işaret görevi gören yapıttır.
Sibirya’daki Türk ve Moğol halklarının kültürlerinde varlıkları ve ritüeli bugün de devam eden kulluklar ; Anadolu’nun her tarafında bulunmaktadır. Ancak Türkiye’de bu gelenek günümüzde yok olmak üzeredir. Moğolistan’da “Obo – Ovo”, Altay Cumhuriyeti’nde “Üle”, Yakutistan’da “Taas Kihite”, Azerbaycan’da “Uyuğ” diye anılan yapıtlara Keban’ın Nimri Köyü’nde “Kulluk” denmektedir.
Bulunduğu tüm bu coğrafyada, kullukların yapılış nedenleri, işlevleri aynıdır. Kulluklar ayrıca Asya dışında da dünyanın farklı bölgelerinde de vardır. Konu uzun olduğundan detaylarına giremeyeceğim. Fakat merak eden internet sitemiz, www.nimrikulluklari.com’ a bakabilirler.
Peki bir sanat evi olarak neden bu projeyi yarattınız ?
Benim doğduğum ve çocukluğumun geçtiği Nimri Köyü’nün dağlarında 1980’li yıllara kadar kulluklar dağlarımızı süsleyen heykellerdi. Kültürümüzün parçasıydılar. Anadolu’nun hemen hemen her bölgesinde var olan bu yapıtlar şehirleşme ile birlikte yok olmaya yüz tuttu.
Emekli olduktan sonra, Nimri’de bir sanat projesi başlatmak istiyordum. 2016 yılı Ekim ayında Nimri’de bir kulluk yaptım. Ardından bunu yıllardır Ayvalık’ta varlığını sürdüren ve kültürel çevrelerde tanınan Karagöz Sanatevi’nin bir kültür projesi olarak gerçekleştirmeye karar verdim. Çalışmaların yürütüleceği yer olarak Nimri’de bir harman yeri seçildi. Yıkık durumdaki bu köy harmanının 2017 yılında onarılmasıyla proje başladı. 2018 yılında Nimri ve çevre köylerin ziyaret dağı olan Ağbaba’nın zirvesine iki kulluk yapıldı.
Bir Anadolu köyüne sanat ile hizmet etmeyi hedefleyen bu kültürel çalışma, 2019 yılından itibaren Türkiye’de görünür bir proje konumuna geldi. Karagöz Sanatevi, sanatçılar ve üniversiteler, Nimri Muhtarlığı işbirliğiyle proje sürdürüldü. Ülkemizin ünlü heykeltraşı Mehmet Aksoy, projeye destek olup Nimri’de bir Semah heykeli yapmaya karar verdi. Tasarımını hazırladığı heykel projesini, Akdeniz Üniversitesi GSF Heykel Bölümü öğrencileri, hocaları Heykeltraş Ferit Yazıcı yönetiminde eseri Antalya Erkılıç Mermer Fabrikası’nda uyguladılar.
2019 Ağustos ayında, Mehmet Aksoy, Nimri’de öğrenciler ile beraber heykeli yerine koydu. Aynı ay Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi GSF bölümü öğretim üyeleri ve öğrencileri Nimri’ye “Trakya” isimli bir kulluk yaptılar.
2020 yılında, korona nedeniyle etkinlik gerçekleşemedi. 2021’de Nimri ve çevreden gelen gönüllülerin katılımıyla, köyün etrafındaki üç ziyaret yerinde asırlardır varlığını sürdürmüş ve günümüzde yok olmak üzere olan üç kulluk, aslına uygun olarak onarıldı.
2022 yılında, Trakya Üniversitesi, Karagöz Sanat Evi ve Nimri Muhtarlığı olarak Türkiye’de tüm üniversitelerin Güzel Sanatlar Fakültelerinin heykel bölümlerinde okuyan lisans ve lisansüstü öğrencilere yönelik “Nimri Kullukları Çağdaş Plastik Yorumlar Proje Yarışması” düzenlendi. Projenin akademik sorumluluğunu Trakya Üniversitesi’nden Heykeltraş Ercan Yılmaz yürüttü. Değerli üyelerden oluşan jürinin seçitiği üç heykel, Nimri girişindeki Kazım Hasan Bademliği’nde 2022 Temmuz ayında uygulandı.
Gene 2022 yılı sonunda İstanbul Teknik Üniversitesi ve Fırat Üniversitesi Mimarlık Fakülteleri ortaklığında Nimri Kullukları Sanat Projesi için “Nimri Kazım Hasan Bademliği açık / yarı açık Mekan Tasarımı Yarışması” düzenlendi.
Nimri’ye etkinlikler için gelen sanatçıların çalışma mekanları olacak bir açık hava atölyesi yaratmak için iki üniversiteden 70 öğrencinden oluşan ortak atölyeler yarışmaya katıldılar. İTÜ Mimarlık Fakültesi Başkanı Prof. Dr. Yüksel Demir sorumluluğunda oluşturulan jüri tarafından iki esere eşdeğer ödül ve bir esere jüri özel ödülü verildi. Eşdeğer ödül alan bir projenin alanda uygulanması için devlet ve özel kuruluşların sponsorluk desteği sağlanabilirse, seçilen proje Kazım Hasan Bademliği’nde kültürel ve sanatsal projeler için hizmete başlayabilecek.
Kulluk anıtlar açısından Elazığ’ın Keban ilçesine bağlı Nimri Köyü neden önemli?
Aslında bu projeyi sadece bir köy için yapılmış bir çalışma olarak değerlendirmemek gerekir. Nimri Kullukları Sanat Projesi, farklı sanatsal alanlar için bir modeldir. Ulusal planda, Türkiye’nin her yerinde uygulanabilir. İçerik olarak evrenseldir. Özel olarak Nimri’de yapılsa da aslında genel için neden önemli olduğunu şöyle açıklayabilirim.
Nimri Kullukları Sanat Projesi :
– Kültürel bir projeyi Anadolu’nun bir köyünde hayata geçirmek amacıyla akıl fikir birliği yapan insanları sanat için buluşturuyor.
– Katılımcılara bilgi ve becerilerini, düşünme ve yaratıcılıklarını birlikte ortaya koyma, imece usulü çalışma olanağı sunuyor.
– Tasarım ve yaratımlarda, yerelin çevre-mekân-insan-tarih ilişkilerini dikkate alıyor.
– Sanatçıyı ve eğitmeni öğrenciyle, ustayı çırakla buluşturuyor.
– Sanatı büyük şehirlerin duvarları arasına sıkışmışlıktan çıkarıp, sanatçıyı kırsala çağırıyor. Ona sınırsız ve özgür doğayı sergi alanı olarak sunuyor.
– Anadolu’da kaybolan bir kültür mirasını, tekrar canlandırarak onu gelecek kuşaklara aktarıyor. Nimri Köyü’nde yüzyıllar öncesinden gelen Kulluk geleneğine, günümüz sanatının estetiğini katıyor.
– Köyün tarihi bir geleneğinden hareketle, yerelin ulusala ve evrensele sanat ile ulaşma yollarını açıyor. Bir Anadolu köyünü görünür kılıyor. Bölgeye değer kazandırıyor.
– Heykel sanatına konu olan Kulluk çalışması ile farklı sanat dallarını ve kurumları bir araya getiriyor. Tasarlanan eserlerin uygulanışına imkân hazırlıyor.
– Katılımcıların köylü ile köylünün katılımcılar ile kültür alışverişini sağlıyor.
2016 yılında yeniden başlayan kulluk yapımı ile Nimri bugün; yedi kulluğu, beş heykeli, onarılmış geleneksel bir harmanı ve bir kültür bademliği ile görünür bir sanat köyüne dönüşmeye başladı.
Karagöz Sanatevi, şimdiye kadar tamamen imece usulü çabayla bir Anadolu köyünü kültür ve sanatla tanıştırmaya çalışıyor. Projenin benzeri başka girişimlere ilham olmasını arzuluyor.
Proje kollektif anlayışla taş üstüne taş koyarak ilerliyor. Bizimle bu uğraşın içinde olmak isteyen her bir kişi ve kuruluş kulluklarımıza bir taş ekleyerek projeye katılabilir.
Röportaj: Çiğdem ÇİMEN