Yasalarda dil bilgisi kurallarına uyulmamasının neden olduğu dil yanlışları bulunmaktadır.
Konunun önemini vurgulayan birkaç makale dışında, dil bilgisi kuralları çerçevesinde yasaları ele alıp çözümleyen çalışma bulunmamaktadır.
Türk dili; söz varlığının zenginliği ve anlatım yollarının çeşitliliği ile her türlü hukukî terim ve kavramları biçimlendirebilecek zenginliğe sahiptir.
“Estetik duygu “yaratacak şekilde hazırlanmış yasalarımız da bulunmaktadır. Bunların yorumlanarak değerlendirilmesi, bunlardan sonuçlar çıkarılması hukuk edebiyatını zenginleştirir, yasa okuma alışkanlığı ve zevkini artırır
Yasaların herkes tarafından anlaşılabilecek bir şekilde hazırlanması, adaletin gerçekleşmesini kolaylaştıracak ve bireylerin de hukuk ortamında güven içinde olmalarını sağlayacaktır.
Türk Ceza Kanunu’nun 22/6 ve 50/2 Maddelerinde kelimenin yanlış yerde
bulunmasından kaynaklanan anlatım bozukluğu bulunmaktadır.
MADDE 22/6
“Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevî durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.”
MADDE 50/2
“ Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü
hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.”
AÇIKLAMA:
Belirtecin(Zarfın) cümle içinde yanlış yerde kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur.
Belirteçler (Zarflar) ,fiillerin, Önadların(sıfatların),fiilimsilerin anlamlarını nitelik, nicelik, zaman, azlık çokluk, zaman gibi çeşitli yönlerden tamamlayan görevli sözcüklerdir. Zarflar da sıfatlar gibi birtakım sözcüklerin özelliklerini bildirmesi yönüyle sıfatlara benzer.
Bazı önad veya belirteçler cümle içinde kullanıldıkları yere göre önad veya belirteç görevini üstlenebilir.”[1]
Artık kelimesi cümlelerde belirteç(Zarf) göreviyle kullanılması gerekirken önad(sıfat) görevinde kullanılmıştır.
Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevî durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; (…).” cümlesinde “artık” belirtecinin sıfat tamlamasının önüne gelmesiyle “artık bir cezadan” söz edilmiş olunmaktadır.
Aynı anlatım pürüzü 50/2 maddesinde yapılarak “artık adlî para ” cezasından söz edilmiştir.
Türk Ceza Kanununda “artık bir ceza “ve artık adlî para cezası “ kavramları bulunmamaktadır.
Artık sözcüğü belirteç olması nedeniyle fiil önünde kullanılması gerekmektedir.
Cümle, (22/6)”Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin
kişisel ve ailevî durumu bakımından, bir cezanın hükmedilmesini
gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza artık
verilmez; (…).” şeklinde olmalıdır.
Cümle ,(50/2) “Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak
öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza adlî para cezasına artık çevrilmez.” şeklinde olmalıdır.
[1] Bkz. Mehmet Hengirmen,s160.Bkz. Prof.Dr. Zeynep Korkmaz, Türkiye Türkçesi Grameri, TDK yayınları,3.
Baskı,2009 s.451. Bkz. Nurettin Koç, Dilbilgisi, İnkılâp Kitapevi,2. Baskı s. 147. Bkz. Ömer Asım Aksoy, Dil
Yanlışları, TDK Yayınları s.144Bkz. İsa Güleç, Dil ve Anlatım Bozuklukları, Bilge Kültür Sanat
Yayınları,2011 s.137
Alparslan AYRAL’ın tüm yazıları için tıklayın…