Makul…
Olup biteni sadece objektif olarak gözlemleyen…
Normal bir sade vatandaş….
Kafayı yer bizim siyaset aktörlerini izleyince…
Akıl var izan var der ya atasözü.
Bizde ne akıl kaldı, ne izan..
Olsa olsa fıttırırsınız…
Seçim yaklaşıyor…
Cumhur-Millet ve bunların dışında diğer küçük partiler…. Hatta o küçük partilerden oluşan başka ittifaklar…. Keza HDP gibi ayrı bir kutup!…
Harala gürele bam bam siyaset….
Türk usulü Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi geçileli zaten siyasetin ayarı bozuldu…
Cumhurbaşkanı seçilenin parti rozetini çıkardığı o eski zamanlar demokrasi açısından güzel zamanlarmış…
Partili cumhurbaşkanının yarattığı olumsuzluklar çok ve önceden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olması en azından vicdanlara daha oturuyordu.
Şimdi hangi an parti başkanı konuşuyor, hangi an Cumhurbaşkanı…
Belli olmadığı için siyasetin taşları yerinden söküldü, her şey birbirine karıştı.
Cumhur ittifakı bu gücün ve imkanların yarattığı avantajı kullanma peşinde…
Seçim sonrası ister aynı iktidar devam etsin, ister değişiklik olsun ekonomi nasıl rayına girecek, orası ise tam bir muamma.
Rasyonel kaynaklar tüketildi, zaten içinden çıkılmaz hal alan ekonomi, seçim vaatleri altında daha da karanlığa yol alıyor; Haziran sonrası kim başa gelirse gelsin yarının bugünden güzel olabileceğinin hiçbir tatminkar yanıtı ve çözüm yolu yok.
Bununla beraber her gün şu gün toplanıyorlar, bundan sonraki toplantı falan gün, büyük buluşma şu tarihte diye karşımıza çıkan Altılı Masa’ya da iki açıdan bakmak gerekli.
Bir tarafta gerçekten tebrik etmek gerekir altı partinin bir masada buluşmasını, ortak ilkeler ve kararlar alınarak parlamenter sisteme geçiş kararlılığını vurgulamalarını ve buna ilişkin yol haritalarını oluşturmalarını….
Ama seçim geliyor seçim… Hala aday yok ya…
Torbadan tavşan mı çıkacak, civciv mi kuş mu belli değil…
Bugün açıklasanız adayı, topu topu 3-4 aylık bir süreçte aday cumhurbaşkanı adayı olarak ne ölçüde anlatacak kendini koca ülkeye?
Öteki tarafta da öyle gereksiz konuşmalarla gündeme geliyorlar ve rakiplerine öylesine pas veriyorlar ki anlamak ne mümkün.
Makul bir sade vatandaş anlamıyor.
Nasıl olur da böyle konuşuyorlar diye kafa patlatıyor.
Kendileri nasıl görmüyorlar bu hataları, nasıl iki ileri bir geri yapıyorlar çözebilirsen çöz.
Birinde sürekli öne çıkan “ben” dili.
Diğerinde Türklük tanımı ve Türk takıntısı.
Ötekinin ısrarla yeni sistemde altı kişi bir karar alacağız söylemleri…
Seçimlerde mikro oy alanın kendini ikinci parti kadar önemli görme takıntısı.
Velhasıl…
Dedik ya kahvede otursa 6 farklı görüşteki insan; kavga ederler…
O yüzden hepsini kutlamak gerek de bu gereksiz kendi kalelerine atılan goller.
Akıl var mı?
İzan?
Hele hele başörtü konusu açıldı durduk yere birkaç ay önce…
Böyle bir sorun ülke gündeminden yıllar önce çıkmışken…. Kime ne fayda oldu, kim kime asist yaptı, gol kime sayıldı?…
La havle dedirtir bin kez bizim siyaset.
Partili cumhurbaşkanımızın siyasi içerikli konuşmasını alkışlayan komutanlar elbette ki eleştirilebilir…
Sap saman karıştı çünkü…
Devletin valisi, devletin komutanı, devletin polisi…
Siyasi tartışmalar köreldi…
Herkes kendi tribününe oynama derdinde…
Vatandaş bıkmadı mı sanırsınız, bıktı oysa.
Sokağa bakın, herkes mutfaktaki tencerenin nasıl kaynayacağının derdinde, diğer sorunlar ötelenmiş…
Vatandaş kazandığı ile geçinemez ve yaşayamaz hale gelmişken Sayın Maliye Bakanı da bir ay enflasyonun boynunu, öteki ay belini kırdıklarını söylüyor.
Süt kaç lira… Geçen yıl kaç liraydı?..
Peynir kaç lira?..
Soğan?..
Gerisine bakmayın bile….
Hal böyleyken çay ülkesinde Çaykur ve nice nice niceleri zarar ediyor…
Altın yumurtlayan tavuk şans oyunları, fenni muayene işlemleri gibi devletin hiç de yorulmadan gelir elde ettiği kulvarlar özelleştirildi bitti gitti…
Eeee…
Peki…. Seçimden önce açıklayabilirler mi acaba; altılı masa adayını?..
Yarın yarından da yakın…
Akıl ve izan ver Allahım…
Onu da vermiyorsan biraz sokağa baksınlar, sokağı görsünler…. Biraz vatandaşı dinlesinler….
Siyasetin onlarca yıllık aktörleri…
Kül halinde saç yoldurma peşindeler…
Mukayyet ol aklımıza diye dua etmemize vesile oluyorlar da bu siyaset yönü…
Toplumun sair hallerine baksak her ile bir üniversite yerine her ile akıl hastanesi şart da artık bu konu kapsama alanı dışı!
Tribün siyaseti sürdüğü sürece toplumun sair alanları düzelir mi sizce?