Savaş tamtamları yine yüksek perdeden çalıyor.
Ufukta yine seçim göründüğü içindir belki? Güvenlik, Beka sorunu tartışmadan bir seçim süreci geçiremez olduk. Muhalefet de peşinden gidiyor çaresiz. İktidarın oy devşirmek için çıktığı yola kayıtsız kalamıyor besbelli. “Doğru haklısın, arkandayız, göster şunlara gününü” demek zorunda hissediyor kendini. Ama bu tavrın demokrasi talebi içinde sorunlu olduğunu görmüyor,ya da görmek istemiyor.
AKP ülkeyi ordunun vesayetinden kurtarmak için yola çıkmamış mıydı? Ordunun başındakinin apoletlerini çıkarıp, kabinede savunma bakanı yapınca, ordu sivillerin kontrolüne mi girmiş oldu. Yoksa AKP’mi eski yargıladıklarının bugün kontrolüne girdi diye sormak lazım.
Sinyalizasyon sistemi kurmadan, ray üstünde yola çıkarılan tren kaza yapıyor, insanlar ölüyor, bakan sinyalizasyon olmasa da olur diyebiliyor. Diğer yandan ekonomide gidişat kötü de olsa silah sistemleri, savaşacak helikopterler geliştirmeye para bulunabiliyor. Orta Doğuda ava çıkmak göze alınabiliyor. Burada dinci refleks mi öne çıkıyor yoksa militarist refleks mi?
Milliyetçi duygularla şişirilmiş yelkenle gemi savaşa doğru gözü kara seyir halinde. Bakıyorsun muhalefet, üniversite, basın sus pus olmuş. İktidar hızını alamıyor, demokrasi talebiyle ortaya çıkan sanatçılara, savunma bakanıyla polemiğe giren CHP grup sözcüsüne gözdağı verecek kadar gözü kara, fütursuz davranıyor. Ancak o zaman milliyetçilikten ayrıksı bu tutuma tepki verebiliyor muhalefet. Kuşkusuz bu da önemli ve gerekli de ama yeterli mi?
TBMM yasama, denetleme işlevini yerine getirmekten çok bir tür itiş kakış için buluşma yeri haline gelmiş durumda. Milli savunma bakanıyla ziyaret üzerinden polemiğe girmenin bütçe görüşmelerindeki duruşunuza katkısı ne oldu? İşin bu hale gelmesinde sizin hiç sorumluluğunuz yok mu? Milliyetçi tepkilerle Suriye’ye yapılacak askeri harekata bir biçimde katkı verirken, güvenlik üzerinden yaratılmak istenen korku ortamında iktidarın güç konsolidasyonuna da pirim vermiş olmuyor musunuz? Bunlar 80 yaşında ülkenin kalburüstü sanatçılarına karşı bu hoyratlığı, grup başkan vekilinizi doğrudan tehdit etmeyi bu tutumunuz olmasa göze alabilirler mi?
AKP, iktidara radikal milliyetçilerle ittifak kurarak tutunmaya çalışıyor. Fakat bu savaş sevici ittifak, muhalefetin bunca pejmürdeliğine karşın yine rahat değil. En başta da aş ve iş talepleri ile giderek gerilen gençlerden ürküyorlar.
Tek adam iktidarından hoşnutsuzlar zümresi, derdiniz gerçekten demokrasi mi? Elindeki traktöre benzin koyamayan köylüye, el değiştiren fabrika kapısı önünde ortada bırakılan işçiye, aldığı eğitime uygun iş talebi yükselten gence söyleyecek sözünüz var mı? Polemiği bırakın da bunları duyalım.
Kentinin yönetimi için ortaya koyduğu iradeye ipotek konan Kürtle nerede buluşacaksınız? Kürdün kendi kimliğiyle vatandaş olmasını bile içinize sindiremezken, ana dilde eğitim talebine kulak tıkarken bu insanlarla buluşabileceğiniz bir demokrasi zemini olabilir mi? Onların desteği olmadan demokrasi mücadelesi başarıya ulaşabilir mi?
Daha huzurlu bir yıl geçirmenizi umut ediyorum.
Tüketilene vefasızlıktır
doğan günü karşılama tutkusu
Mevcuttan memnun olmayışı yansıtır
yeni yıl coşkusu
Hakkını veremeyecekseniz yeni başlangıçların
Değişim heyecanını taşımayacaksa damarlarınız
Devam edecekseniz tuzaklar kurmaya
Alışkanlıklarınız ayağınızda pranga
Geleceği ipotek altına alınmışsa yeni doğanın
Baba eline bakmanın utancını yaşıyorsa delikanlı
Aynı sözlerle saldıracaksanız birbirinize
Adımlarınız yolsuzluğa payanda
Sokaklarda aç dolaşıyorsa çocuklar
Bir iş uğruna çiğniyorsa birbirini insanlar
Doğa can çekişmeye durmuşsa elinizde
Irmaklar kirlenmişlikten utanıyorsa
Bir yere ait hissetmiyorsanız kendinizi
İki sıçrayış arasına sıkışmış
başlangıçlara bağımlı
değişime kapalıysanız
Suyun çekilişini derinden hissedenlerin
doğaya öykünme ayinine dönüşür kutlamalar…