Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin mahkeme kararı sonrası yaptığı su indirimi Yücel Yılmaz’ın başkan olmasıyla kırsal ve kentsel olmak üzere 2 ayrı tarife olarak değiştirildi. Su fiyatlarına zam yapıldı ve ilçelerin suyu Karesi ilçesine eşitlendi. Ayrıca geçmişte Zekai Kafaoğlu’nun başkan olduğu bir iki ay içinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yönetmelikte değişiklik yaparak “Atık su bedeli”nin arıtma tesisi olmayan yerlerden de alınmasının önünü açmıştı. Kafaoğlu’nun döneminde atık su bedeli kullanılan su tüketim fiyatının 4’te 1’i olarak faturalara yansıtıldı. Şubat ayında yapılan su indiriminin ardından ise atık su beledi tüketilen su miktarının yüzde 50’sine çıkarıldı. Geçmiş faturalara bakarak bu yazdıklarımı teyit edebilirsiniz. Son olarak gelen yüzde 25 su zammı ile birlikte Bandırma halkı faturaların ne kadar şiştiğini gördü. Örneğin Bandırma’da 10 ton su tüketen biri 30 lira 8 kuruş su tüketim bedeli ve 15 lira 4 kuruş atık su bedeli ile karşılaştı. Ayrıca ilçe belediyesinin aldığı 9,85 liralık katı atık bedeli de su faturalarına eklenince ÇTV ve KDV’lerle Bandırma halkı yüksek su faturaları ödemek zorunda kaldı. Geçmişte Edip Uğur’un başkanlık koltuğuna oturduğu ilk aylarda yine Bandırma’dan atık su bedeli alınmış, ancak daha sonra atık su tesisi olmadığına dair mahkeme kararları olduğu için iptal edilmişti. Bandırma’da o günlerde ciddi eylemler yapılmıştı. O dönemde Edip Uğur’a “hukuksuz olarak alınan ücret geri ödenecek mi?” sorusuna Uğur, “Üzerine bir bardak su için” diye yanıt vermişti.
SUYUN TONU UCUZ GÖRÜNÜYOR AMA KALEMLER FAZLA
Belediye Başkanı Tolga Tosun son meclis toplantısında Bandırma’da su fiyatlarının enerji sarfiyatı nedeniyle hep yüksek olduğunu belirterek 2014 yılında suyun ton fiyatının 3,46 lira bugün ise 3,08 lira olduğunu aktardı. Kısacası suyun 2014 yılından daha ucuz olduğunu söyledi. Ancak başkanın su hesabı ne yazık ki yanlış. Su geçmişte uygulanan fiyattan bugün daha ucuz gibi gözükse de gerçekler çok farklı. Örneğin 2014 yılı öncesi atık su bedeli alınmıyordu hatta 2013 yılında belediye Sedat Pekel döneminde katı atık bedeli adı altında 8 lira almış ancak gelen tepkiler üzerine bu ücret ancak 2-3 ay alınabilmişti. Sonrasında katı atık bedeli Büyükşehir olana kadar alınmadı. Ardından Büyükşehir olunca Edip Uğur ilçe belediye başkanlarına “katı atık bedeli alacaksınız” demiş, Dursun Mirza bunu başlangıçta almak istemese de yönetmelik gereği maliyet hesabı yaparak almaya başlamıştı. Yanılmıyorsam ücret ilk olarak 8 lira olarak alındı. Ayrıca Büyükşehir olmadan önce halktan atık su bedeli alınmıyordu. Ancak bugün bu kalemler Bandırma halkından tahsil ediliyor. Hem de yüzde 50 gibi en üst limitten alınıyor.
2014 yılında 3,46’dan tüketilen suya ÇTV ve KDV dahi eklendiğinde “atık su ve katı atık bedeli” alınmadığı için faturalar bu denli şişkin olmuyordu. Dolayısıyla Bandırma halkı bugün aslında suyun tonunu 3,08 liradan tüketmiyor. Bu atık su ve katı atık bedelini de hesaba katarsak bir ton suyun bedeli yaklaşık 5,50 lira. Bu rakama ÇTV, KDV eklenince de böyle şişkin faturalarla karşılaştık. Bu anlattıklarımı geçmişte ödediğiniz faturalardan teyit edebilirsiniz. Tolga Tosun ve diğer meclis üyeleri de bu alınan kalemlerdeki fiyatları hesaba katarsa önümüzde karşılaşacağımız zamlarla ilgili daha vicdanlı karar verebilirler. Unutmasınlar halk artık AKP’den bir şey beklemiyor CHP’yi umut olarak görüyor. Şubat ayında su fiyatlarının düşmesini sağlayan mahkeme kararını da unutmayalım, “Kafana göre zam yapamazsın maliyet hesabı yapıp, en çok yüzde 10 kar koyabilirsin” diyordu.
İşin asıl kötü tarafı ise içemediğimiz, insanca kullanamadığımız sudan bu denli yüksek para alınması ve bu konunun eleştirilmemesi. Biz içilebilir su istiyoruz, yaşanabilir çevre ama bizleri yönetenler ne yazık ki en temel ihtiyaçlarımızı görmezden geliyor. İçemediğimiz suyun tonuna 5,50 lira ödüyoruz. Sadece sorunumuz su da değil, elektrik, doğalgaz, akaryakıt, temel gıda gibi ürünlere yapılan zamlar. Şunu söylemekte fayda var. Yaşamı boyunca fatura ödeme derdi, gıda ve akaryakıt derdi olmamış insanlar bu ülkeyi yönettikçe biz bu zamları kuzu kuzu ödemeye devam ederiz. Sözün kısası haklarımızı arayacağımız yer kentlerin meydanlarıdır. Ortak sorunlarımız için meydana inmeyi bırakırsak zam yapanlar da, zamlara evet diyenler de, zamları savunanlar da çok olur. Yazının son cümlesini yazarken Tatar Ramazan filmi geldi aklıma. İşte o muhteşem replikle bitiriyorum yazıyı “Biz Çavuşun kirli işlerine göz yummuş olsaydık, ne lüzum vardı kan dökmeye? Gül gibi geçinip giderdik. O zaman sizin ensenizdeki yumruk katmerli olurdu.”