Ne de olsa insan vücudu mühendislik harikası olarak görülmüyor mu?
Anatomi dersine makine mühendisi girsin.
Veterinerliğe filoloji profesörü.
Eğitim fakültesine psikiyatr.
Hatta bu uygulamayı öne çekmeli, liselere…
Matematik dersini resim öğretmeni anlatsın.
Müziğe fizikçi girsin.
Kimya’ya edebiyatçı.
Ne dersiniz?
Olmaz mı?..
E İdari Yargı’da hukuk fakültesini bitirme şartı var mı?
Yok.
Anayasa Mahkemesi’nin önceki başkanı iktisat mezunu değil miydi?
Evet.
Oluyor demek ki.
Olmaması için bir tuhaflık mı var?
Liyakat diye bir şey aranmadığına göre…
Farketmiyor sonuç itibariyle!
Şaka değil; şimdi karşımızda başka bir haber var:
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi görevden alınmış.
Yerine, Anayasa Hukukçusu Prof. Kemal Gözler’den öğreniyoruz ki; hukuk konusunda herhangi bir akademik çalışması dahi olmayan İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi atanmış.
Perhiz ve turşudan hiç bahsetmeyelim.
Hadi Türk Hukuk Tarihi kürsüsü olsa, dersin özelliğinden dolayı bir kısmı İslam miras hukuku(feraiz) gibi konulara değecek…
O da bir kısmı…
Değecek…
Olsa olsa diyeceğiz…
Amma….
Hukuk Felsefesinden bahsediyoruz.
Hukuk’un “h”si kadar hukukla ilgili çalışması olmayan ilahiyat öğretim üyesi atanmış.
İyi mi?
Atandı oldu mu?
Oldu.
Roma Hukuku kürsüsüne veya Eşya Hukuku’na da atanabilirdi, farketmez.
Atıyorum, atadım, atandın.
Dekanlığın bu muhteşem tasarrufunu tebrik ediyor ve kutluyoruz!
Hukukun ne kadar içinde olduğumuzu bir kez daha gösterdiler.
Dolayısıyla…
Branşlaşma falan ne diye düşünmeyin..
Atanıyorsun, bitiyor.
Arapça bilmeyen bir hukuk hocası da İlahiyat Fakültesi’ne atansın.
Durum 1-1 olsun.
Müfredat değişsin; liselerde halen varsa sosyoloji diye bir ders, ona da müzik öğretmeni girsin…
Matematiğe beden eğitimi.
Sonra bakarız; eğitimde dünyadaki sıralamamız ne, nereye gidiyor, bunun yarını ne olacak, sonumuz ne?
Şaka değil.
Hukuk Felsefesi Anabilim Dalı’na ilahiyatçı hoca atadı Dekanlık.
Lisansını yeni bitireni de dekan yapalım, lisansüstü ve doktoraya falan ne gerek!