Konuyu işlemeye başlamadan, konu kahramanlarını tanıtmak, özelliklerini ortaya koymak, anlaşırlığı artırır. Herkes senin ne dediğini, senin ne söylediğini anlar?
TESTERE; Dişli kesici.
Kullanım alanlarına göre isimlendirilir. El testeresi, kol testeresi, kıl testeresi, demir testeresi, sıçan kuyruğu testere, şerit testereler, daire testereler, motorlu testere diye isimlerle anılır.
Kimi testereler; hep bana, hep bana diyerek, kimi testereler; bir sana bir bana, diyerek işlevlerini yerine getirirler. Şerit testereler; alırım aldım mı vermem, motorlu testereler; al senin olsun diyerek çalışırlar. Dairesel testereler; nasıl istersen öyle keserim diyor; ister hep sana, ister hep bana… Ortada kalan avucuna yalaya…diyerek işlerler.
YILAN; Sürüngenler ailesinden, yaşadığı yer ve kendilerini savunma aracı olarak kullandıkları ısırma, dişleme biçimlerine göre isimlenirler. Söz gelimi; su yılanları, karada yaşayanlar; boğa yılanı engerek, çıngıraklı diye sınıflanırlar. Zehirli ve zehirsiz olanlar diye gruplanırlar. Isırıklarına göre; ısırık noktaları (n) biçiminde olanların zehirsiz, ısırığı (II) biçiminde olanların zehirli olduğu söylenir.
Bu tanımlamalardan ileri; yazı ve anlatım dilinde canlı ve cansız varlıkları konuşturarak yapılan betimlemeler, insanların daha hoşuna gitmektedir. İmalar, dokundurmalar ve dolaylı anlatımlara güç katarlar. Bu açılımlarını yaptığımız varlıklar arasında gerçekleşenleri ortaya serdiğimizde; insanın içini ürperten, insani durumlar ortaya çıktığını görüyorsunuz.
Seni çok seviyorum, ama canımı yakıyorsun, ben özgürüm istediğim yerde istediğimi yaparım ama sen engel oluyorsun. O da ne ya! Ben onun hakkından gelirim, haydi ya on paralık adam… peşin hükümlü düşüncelerle yüklü insan, olmuş ve olacaklardan habersiz yaşamaktadır.
Tarihi masal, tecrübeyi enayilik, beceriye; bende yaparım, küçümsemeleri, bıyık burmalar, dalgasını geçmeler, havasını basmalar, adam sen de ne olacak? gibisinden takıntılarımızla insanlık nehrinde yuvarlanıp gidiyoruz…
TESTERE, olacaklardan habersiz. Marangozhanede bir köşede kendi halinde ustasının gelmesini, yapacağı kesme işleminin zamanını bekler . Pırıl, pırıl yağlanmış, silinmiş kullanıma hazır durumdadır.
YILAN; “Ağustos sıcağında ortalıkta dolaşmak tehlikeli olur diyerek, gölgelik için en yakın marangozhaneye girer. Önüne çıkan parlak pırıl pırıl, tomruk kol testeresinin dişlerini, aşarken canı acıyınca, bu ne biçim iş, benim canımı nasıl acıtır diyerek sinirlenir. Testereye dolanır. Başlar testereyi sıkmaya, testereyi dolanıp sıktıkça, testerenin dişleri yılanın bedenine batar. Testere dişleri yılanın canını acıttıkça, yılan testereyi sıkıca sarar.
SONUÇ; Ortalık kan ve revan içinde yılan oracıkta, kendi hayatına zarar verir, hayatını kaybeder.”
Serin düşünceler, huzur, barış, esenlik, neşe ve zenginlik arayanlara iletimdir.
Sevdik gitmeden, sevdik gelmez. Sevdiklerimizde bizde derin yaralar açarak, kendilerini sevdirmeye çalışırlar. Sevdiğinin nerede, ne zaman, nasıl canını acıtacağını bilemezsiniz? İnce planların, sinsi emeller için kullanıldığını düşünmek yerinde olur * D U R A K İ * .
İnsani, ahlaki, idari, dini, örfi, gelenek, görenek, ananelerimizi siyasi çıkarlar uğruna heba edip, yozlaşmalar başladığında; eğitimden, öğretmenden, okullardan, öğretim sistemlerinden yakınmalarımız başlar ve herkes birbirini suçlar. Aile öğretmeni suçlamaya başladığında; öğrenci öğretmeninden uzaklaşır, özel öğretime yönelir. Okulu, müştemalatını beğenmeyen aileler, sosyal ve kültürel çevrenin etkilerini düşünmezler.Ortaokul, ilkokulu, lise orta okulu, üniversiteler liseleri suçlar, bu olumsuz sarmal devam eder.
Ne zamana kadar?
3-5 yıllık eğitim ve öğretim planları, her başa geçen bakanların hayallerinin gerçekleşmesini sağlayan gösterişçi uygulamalar son buluncaya kadar.
Uzun erimli, 50-100 yıllara varan ulusal eğitim programları yapılmadıkça gerisi hepsi hayal…
Bu duygu ve düşünceler bağlamında, eğitim ve öğretim alanında çalışanlara; sağlık, esenlik, huzur içinde çalışmalar dilerim. 2019-2020 eğitim ve öğretim yılı başarılar getirsin.