Zaman biçimlendirir. Okkadan, dirheme varıncaya, göz kararı,kefeli terazilerden yaylı teraziler, baskül terazilerden daha niceleri hakkı korumak için tasarlanmışlardır. “Hak nerede” diyorsanız, eskiden “değirmen damında” diyorlardı. Değirmencinin kaşığı; hakkını; bir hak için, bir pak için, biri de sahibi yok diyerek alınırmış. Şimdilerde pazar yerlerinde dijital teraziler kullanılır oldu. Ölçümleri gören bilen varsa söylesin?
Ülkemizdeki huzur ve güvenin teminatı, Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin başında gelir.
“ADALET ANLAYIŞI İÇİNDE, İNSAN HAKLARINA SAYGIYI,” ön planda tutan, ilkeli, tutarlı “DEMOKRATİK , LAİK ( Din ve vicdan özgürlüğünü esas alan), SOSYAL ( İnsani davranışlarını önde tutan, koruyan), HUKUK devleti olduğunu temel almış, Türkiye Cumhuriyeti’inin vatandaşlarıyız.
Vatandaş, bu ülkenin temel taşıdır. Devlet vatandaşın can ve mal güvenliğini koruma görevini üstlenmiş bir üstün güçtür. Devletin üstün gücünü elinde bulunduranların, Cumhuriyetin temel niteliklerini unutma, ciddiye almama, göz ardı etme hakları yoktur.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi HALK EGEMENLİĞİNE dayanır. Bu bağlamda; “EGEMENLİK, KAYITSIZ VE ŞARTSIZ MİLLETİNDİR.” Milleti temsil etme yetkisini elinde bulunduran kişiler, kurumsal güçler, her ne koşulda olursa olsun; ADALETLİ, ADİL, EŞİTLİKÇİ,ÖZGÜRLÜKÇÜ OLMAK, toplumsal dengeleri gözetmek, toplumun huzur ve barışına zarar vermemek zorundadırlar. Toplumun huzur ve barışına zarar vermeye başladıklarında isimleri değişir. DİKTATÖR OLURLAR.
Diktatörlükle yönetilen toplumların sonları vahim sonuçlara gebedir.
İsmi bende, Denizli’den bir meslektaşım yakınmalarını şöyle dile getiriyor;
TERAZİ VE OKKA üzerine bir söyleşi.
“Terazi temiz olsa ne yazar, tartan el kirliyse” derdi ninem..
“Okkası bozuksa terazinin; doğru tartım kime yarar?” derdi, birde.
Ona göre terazi temiz, el dürüst, okka doğru olacak ki tartım hilesiz olsun!.
Onun kastettiği terazi de; pazarda salatalık, manavda armut, kasapta but tartanı değildi elbet.. Bilirdi terazide hakkın da tartıldığını..,
Mizandı onun gözünde terazi!.. Emek de, ahlak da, onur da tartılırdı!.. Yaşam hakkının da…tartılır olduğunu bilirdi terazide.. Bu hakları hem sağlayan, hem koruyan, hem tartandır hukuk. Kaynağı da adalet!.. Adil olmak, ilkesi.. Ölçütü de, önce, vicdan, sonra yazılı kurallardır!..
Öbür dünyaya bırakmaz, bu dünyada bitirir adil hukuk işini..
Kararını Tanrının mizanına havale eden hukukun bu dünyada işlevi yoktur. Bu nedenle, hukukun terazisini tutan ellere toplumsal görevler yüklenmiştir. Adaleti mülke yani devlete temel kılma ve güvenilir olmadır bu görevin özü!…
Güvenilir olmalıdır ki; halk, mülkün/devletin kapısından başka kapılarda hak arama yolunu tutmasın.
Halkın ne istediğini sanırım tanımlamış arkadaşım. Aynada gördüklerimiz gerçek. Birde aynanın arka yüzünden bakalım bu gerçeklere. Neler göreceğiz?
“Bilmezdi ninem hukukta sembolün terazi olduğunu… Ama, bilirdi mahkemelerin bu dünyada kurulu bir mizan olduğunu, hak ve hukukun oralarda aranması gerektiğini…
Nineme deseydik ki ; hukukta sembol, bir elinde kılıç, diğer elinde terazi tutan gözü bağlı genç bir kız… Bu günlerin hukuki uygulamalarına bakıp bakıp da; olmadık yorumlarda bulunurdu inanın. Hem yorumlardı, hem sorardı, dikine dikine…”
Ninesinin dikine dikine sormasının emeli nedir?
“Eğer baki kalacaksa bir devlet asırlar boyu;
Yaşayacaksa bir ulus birlik; dirlik içinde, ilelebet;
İki güç hem etkin hem güvenilir kılınmalıdır devlette elbet!.. Ordu ve hukuk!..
İstila edilmiş ülkeler, bağımsızlığı elinden alınmış sömürgeler; öncelikle; bu iki güçten mahrum edilirler!.. ”
SON CÜMLE;
“TERAZİ KABAKTAN, DİRHEMİ OTTAN, ORDUNUN KILICI; TAHTADAN OLMASIN
* İ DURAK İ*.
SEN ONU ANLADIN.