Bu hafta tekkelerin kapatılmasının 88. yıldönümü. Bundan dolayı bu haftaki sohbet konumuz tekkeler üzerine olacaktır.
Tekkeler ilk olarak 10. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Horasan bölgesinde görülmeye başlayan tekkeler önceleri insanları eğiten bir yapı ortaya koymuşlardır. Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra iki eğitim kurumu oluşmuştur. Bunlardan birisi medreseler, diğeri tekkelerdir.
Medreseleri önce Selçuklular zamanında Nizamümülk açmıştır. Medreselerde dini bilgiler verilmiş ve devletin kadı ihtiyacı karşılanmıştır. Tabii medreselerin açılması ile şeri hukuk kabul edilmiştir. Tekkeler ise medreselere alternatif bir eğitim kurumu olmuştur. Tekkelerde eğitim Türkçe iken medreselerde eğitim dili Arapça’dır.
Bazı kaynaklara göre ilk tekkeyi Ebul Hayr açmıştır. Tekkesine adam toplamak için “Ne olursan ol ge” lafını söylemiştir. Bu söz daha sonraları Mevlana’ya mal edilmiştir. Türk tarihinde ilk tekke Ahmet Yesevi tekkesidir. Tekkelerin büyüğüne Hankah, orta hallisine Tekke, küçüğüne ise açı anlamında Zaviye adı verilir.
Anadolu’da en ünlü tekke Hacı Bektaş Veli tekkesidir. Hacı Bektaş’ın çeşitli yerlere yolladığı müritleri gittikleri yerlerde Zaviyeler açarak göçebe Türkmenlere yardımcı olmuşlardır. Fakat zaman içinde sünni kesimde tekkeler kurmaya başlamışlardır. 17. yüzyılda İstanbul’da Kadızadeler ile Sivasiler arasında müthiş bir mücadele olmuştur. Kadızadeler medreseli Sivasiler ise tekke mensuplarıdırlar.19. yüzyıl içinde Osmanlı Devleti yenileşme kararı alır ve modernleşmeye çalışır. Bunun için önce 2. Mahmut tarafından Yeniçeri Ocağı kaldırılır ve Bektaşi tekkeleri kapatılır. Kapatılmayanların başına ise Nakşibendi şeyhleri atanır. Böylece Bektaşi tekkeleri el değiştirir. Hacı Bektaş tekkesine nakşi şeyhi 1834 yılında cami yaptırır. Nakşi şeyhleri ile Bektaşi babaları arasında kıyasıya bir mücadele başlar.
Devlet modernleşmeye çalışırken tekkeler miskinlerin toplandığı yerler haline gelirler. Devlet bu yüzyılda zorunlu askerlik yasası çıkarır. Askerlikten din adamları ve öğrenciler muaftır. Bu durum ise gerek medreselerde gerek tekkelerde askere gitmek istemeyen pek çok gencin toplanmasına neden olur. Kurtuluş savaşı sırasında buralarda yaşayan gençler savaşa katılmazlar.
Kurtuluş savaşı kazanıldıktan sonra ilk iş 1924 yılında medreseler kapatılır ve buralardaki işsiz gençler üretime katılır. Tekkeler açıktır.1925 yılı içinde Musul sorunu gündeme gelir. Türkiye Musul için orduyu teyakkuza geçirir. İngiltere ile görüşmeler sürerken İngiltere’nin teşviki ile Güneydoğu Anadolu’da Şeyh Said ayaklanır. Şeyh Said sünni tekke mensubudur.Musul için teyakkuzda olan ordu ayaklanmayı bastırmaya yönelir ve bu arada Milletler Cemiyetinin kararı ile Musul İngiltere’ye verilir. Bu oldu bitti durum yönetimi kızdırır.
30 Ağustos 1925 tarihinde Ulu Önder Mustafa Kemal Kastamonu ziyaretinde “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler ve meczuplar memleketi olamaz” diyerek tekkelerin de kapatılacağı işaretini verir. Ankara’ya dönüşte mecliste durum görüşülür ve 2 Eylül 1925 tarihinde tekkelerin kapatılması kararı alınır. Gerekli görüşmeler yapıldıktan sonra 677 sayılı kanun ile 30 Kasım 1925 tarihinde tekke ve zaviyelerin kapatılması kararı alınır. Kanun Resmi Gazete’de yayınlanarak 13 Aralık günü yürürlüğe girer. Kanuna göre padişah türbeleri de kapatılacaktır. Türbedarlık yasaklanacaktır.
Yasada ilk değişiklik 1950 yılında yapılır. Hamdullah Suphi Tanrıöver gençlere milliyetçilik duygusu aşılanabilmesi için padişah türbelerinin açılmasını ister. Milli Eğitim Bakanlığı kararı ile padişah türbeleri açılmaya başlanır. ikinci değişiklik 1990 yılında alınır ve padişah ile vezir türbelerinin açılması için Milli Eğitim Bakanlığı kararı yerine Kültür Bakanlığının kararı yeterli sayılır. Asıl sıkıntı ise tarikatların kendi açtıkları yasadışı tekkelerdir. Bu tekkelerde tarikatlar örgütlenir ve devlete sızmaya başlarlar. Bu tarikatlar yasadışı tekkelerinde öğrenci yetiştirirler. Bazıları darbe yapmaya dahi yeltenir.
Hala günümüzde bu tür yasadışı tekkeler faaliyet göstermektedirler. Saygılar.
2 Aralık 2023
Sinan Kahyaoğlu