Bizi yönetenleri suçlamadan önce şimdi herkes bir kez daha düşünsün…
BUYRUN : Okuyun…… !!!!!
KOSGEB’e başvurup…araya adam sokarak KOBİ kredisi alıp… altındaki arabanın modelini yükseltiyor..
KOBİ destek kredisi alıp… Deniz manzaralı dubleks daire alıyor…
KOBİ kredisi alıp… Aldığı parayı iş yerini büyütmekte kullanmıyor… faize yatırıyor… hem taksitle yavaş yavaş geri ödüyor… hemde parasına para katıyor…
İşsizlik maaşı alabilmek İçin, patronundan rica edip..İşten ayrılmış gibi yapıp…hem patrondan maaşını hem de devletten işsizlik nafakası alıyor…
60 yaşındaki kadın yıllar önce ölen babasının maaşını alabilmek için kocasından boşanmış gibi yapıyor.. Çaktırmadan devleti soyuyor…
Devletten aldığı teşvik kredisini geri ödememek için şirketinin içini boşaltıp kendisini zararda gösteriyor…
Devletten fazladan destek almak İçin..ve vergi ödememek için
Değerinden Yüksek fatura kestiriyor…
Vergi ödeme dönemleri geldiğinde özellikle karısının… çoluğunun çocuğunun.. metresinin…şirketinin üzerine yazdırdığı arabaları yenileyerek devletten vergi kaçırıyor…
Devletten para tırtıklamak için evde hasta annesine babasına bakıyormuş gibi yapıp bakmıyor Fakat her ay başı tıkır tıkır devletten parasını alıyor..
Evde torununa bakmıyor fakat babaanne maaşı almak için işi kitabına uydurup torununa bakıyormuş gibi yapıyor her ay başı tıkır tıkır devletten parasını alıyor…
Devleti zarara uğratmak için önce devletten sıfır faizle veya hibe ile para alıyor.. Daha sonra da dükkanını fabrikasını yakıp… hem aldığı o parayı geri ödemekten kurtuluyor hem de devletten ayrıca sigorta parası alıyor…
Devlette… bir kamu kuruluşunda işçi memur veya yönetici olarak çalışıyor… ayın yarısını izin ile geçiriyor… Fakat ay başında maaşını tam olarak alıyor..
Devlet büyüklerinin yanında bir kare poz çektirip…o pozu kullanarak, iş bağlıyor…ihale alıyor..sonrada o işi bir başkasına devrederek işi yarım yamalak edip.. gidiyor… fakat o işin parasını devletten peşin olarak alıyor..
Adam işe gitmediği halde, bir tanıdık bulup kendisini devlette çalışıyormuş gibi gösteriyor..
Fakat hayatında bir kez bile işe gitmeden, her ay başı düzenli olarak bankamatikten tıkır tıkır maaş çekiyor.. Devletin parasını soyuyor…
Devlet, yöneticisine devlet için gerekli olan alet edevatı alması yönünde vekalet veriyor… yönetici alet edevatı alıyor… kendi malını vakfeder gibi.. Devletin malını bağlı bulunduğu cemaate vakfediyor..
Yani din adına devletini soyuyor…
Dededen kalma topraklarını devlete ekiyormuş gibi gösterip… ekmiyor…
fakat ekiyormuş gibi her sene düzenli olarak devletten destekleri tam alıyor..
Adam eşiyle dostuyla tatile çıkıyor.. yemekler yiyor.. arabasına mazot doldurtuyor… sanki devlet babasının malıymış gibi faturayı devlete…yani millete kestiriyor.. Hiç utanmadan masraf gösterip açıkça devleti soyuyor.
Öğretmen öğrencinin hakkı olan notu vermeyip, özel ders vermek için evine çağırıyor velisini soyuyor.
Doktor eczane ile… eczane ilaç firmasıyla.. ilaç firması iş birlikçi İsrailli firmalarla anlaşıp devleti soyuyor…
Herkes devleti soyuyor.. herkes milleti soyuyor… Aslında millet milleti soyuyor farkında değiliz..
Esnaf hileli mal satıyor ama satarken Allah ve peygamber cümlelerini ağzından düşürmüyor, resmen hırsızlığına dini alet ediyor…
Anlayacağınız… kimisi eline bir kaşık.. Kimisi bir kepçe almış ufak ufak devleti yiyor..
Hatta hatta bazılarına o bile yetmiyor…
O bazıları direk tencereyi ağzına sokuyor… fakat sorsan “açız yetmiyor” diyor…
Çocukları asla o makamı, koltuğu ya da kadroyu hak etmediği halde sırf parti yöneticilerine yakın diye torpille hak etmedikleri işlerin sahibi oluyorlar. Kamu vicdanını soyuyorlar.
ŞİMDİ EN ÖNEMLİ SORUYU SORUYORUM…” HIRSIZ KİM…? ”
Devlette bir bozukluk yok hacı abi…İnsan bozuk..Süt bozuk…Maya bozuk…Devlet neetsin…
Yöneticiler ne yapsın? Seni yöneteni suçlamadan önce herkes kendini sorgulasın..Ben ne kadar dürüstüm?
Bu millette bu kadar çürüme olduysa, dükkanı kapatalım o zaman. İş bitmiş demektir. Eğer devlet denen aygıt bu hırsızları bulup çıkartamıyorsa yazıktır, günahtır…
ÇOK ÖNEMLİ NOT : Burada asla devletin kurumları suçlanmamış, fakat o kurumları yöneten bazı yöneticilerin art niyeti ya da aymazlığı çürümenin temelini oluşturduğu fikri vurgulanmıştır. Yine asla dürüst insanlar suçlanmamış, fakat toplumda ne yazık ki baştan aşağı bir dejenerasyonun var olduğu vurgulanmıştır.