Ne oldu?..
Günlerdir tantanası sürdü de ne oldu?..
Çalan tamtamlar, kaynatılan kazanlar amacına ulaştı mı?..
Ulaşamadı!..
Üç medeni insan bir araya geldi , biri sordu ikisi yanıtladı..
Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ayrı konu..
Beklentilere öyle veya böyle bir karşılık oldu mu?..
Eh işte..
Bana sorarsanız..
Dağ fare doğurdu!..
Çünkü;
Sorular maçın sonucuna etki edecek düzeyde değildi..
Süre de yetersizdi..
Onun için de “kora kor” bir maç izleme imkanımız olmadı..
Faul yok, penaltı yok, gol pozisyonu yok..
Hakem de “ne şiş yansın;ne kebap” misali idare edince benim de uykum geldi.
Bir ara “gol pozisyonu”doğar gibi oldu.
Şöyle bir doğruldum..
Sayıştay raporu üzerinden ortalanan top; kale önünü karıştırır ve güzel bir vuruş tekniği ile maçı bitirici gol olur sandım ama top avuta çıkıverdi..
Gol olsaydı 23 Haziran sonucuna etki eder miydi?..
Bana göre çok etmezdi ama;
Epey silkelerdi!..
Çünkü bir taraf raporu okumamış, öbür taraf belgeyle gelmiş…
Bir taraf diyor ki;
Yok canım.. İsraf 723 milyon değil 103 falan..
O da faso, fiso..
Öbür tarafın elinde “belge”var.
Resmi rakam 723..
Sağından geç, solundan geç
Kaleciyi terse yatır işte…
Topu köşeye bırak!..
10 saniye daha, beş saniye daha derken gargaraya geldi, pozisyon kaçtı!..
Gördünüz maç benzetmesi yaptım.
Yazılarımı yazdıktan sonra bir iki kere okurum.
İlk okuduğum da eşimdir…
Yayınlamadan önce O’na okur fikrini alırım.
Eşim dedi ki “Maç benzetmesi ile konuyu biraz hafife mi aldın?..”
Çünkü “dört dörtlük” bir “tartışma programı” değildi..
Kimse kusura bakmasın!..
Sonuç da “iki rakip” oturup konuşabiliyor, centilmence birbirine kompliman yapabiliyor, ailecek fotoğraf çektirebiliyormuş!.
Demek ki TV ekranlarına çıkıp tartışmak dünyanın sonu değilmiş!..
Bu bile “kasvetli havanın” dağılmasına yol açabiliyormuş..
Gerginlikten beslenmenin alemi yokmuş!..
İnsanları miting alanlarında, kamera karşısında laf ebeliği yapıp da tek taraflı yönlendirmenin kimseye bir yararı yokmuş!..
Şimdi gelelim “neden-sonuç”ilişkisindeki son noktaya..
İstanbul seçmeni çoktan kararını verdi.
Ne zaman verdi hem de biliyor musunuz?..
Önce 6 Mayıs’ta!..
Sonra günlerce beklenildi…
YSK seçimin iptaline ilişkin “gerekçeli kararda”çuvalladı ya…
23 Mayıs’ta…
İşte “o” gün “tamam arkadaş” dediler..
Başladı tribünler “o” şarkıyı söylemeye…
“Kandıramazsın beni
Susturamazsın beni
Durduramazsın beni”
Biraz iddialı olacak ama “Bana göre 23 Haziran seçiminin sonucu” bellidir..
Hem de “itirazsız kabul edileceği” deklare edilmiştir!..
O zaman
Bir kez daha hayırlı olsun!..
Demokrasi mi kazandı?..
Bilmem…
Olan İstanbulluya oldu..