Kabaca dünyanın yüzde 70’i sularla kaplı.
Yeryüzündeki toplam suyun sadece yüzde 4’ü tatlı su.
Duş alamama riski ortaya çıkmadan pek te umursamadığımız bu rakamlar ne anlama geliyor?
İkizcetepeler Barajının yakınlarından son zamanlarda geçenler barajın durumunu görmüştür.
Merak edip BASKİ’nin sayfasına girecek olursanız Nisan ayı başı itibari ile doluluk oranının yüzde 25’ler seviyesinde olduğunu görürsünüz.
Bir yıl önce doluluk oranı yüzde 55’ler seviyelerindeydi.
***
Bugün Türkiye’de tatlı su kaynağı yetmediği için ihtiyacını deniz suyunu arıtarak karşılayan şehir ve işletmeler mevcut.
Denizden arıtılan su, tatlı su içeriği ile bire bir aynı değil, çok yüksek maliyetli ve ardında çok büyük bir atık sorunu bırakıyor.
***
Manyas Gölü, medarı iftarımız Kuş Cenneti.
Dünyanın sayılı sulak alanlarından biri idi.
Şimdi altında 2 metre civarındaki cüruf ile giderek kuş habitatını yitiren, sulak alan özelliğini yitiren bir alan.
***
Dünyanın kaynaklarının sınırsız olmadığını öğrendik, yenilenebilir sandığımız kaynaklar da sınırsız değil.
Kağıt lif özelliğini kaybedeceği için ancak 7-8 defa geri kazanılabiliyor, plastik ise ancak 2-3 defa.
Bu gelişmeler ışığında yapılan projeksiyonlar 2034, 2035 yıllarında tatlı su maliyetinin başta sanayide olmak üzere tüm alanlarda enerji maliyetini geçeceğini gösteriyor.
Önleyemediğimiz biçimde tatlı su kaynaklarını tüketiyoruz.
***
İşin temelinde iklim değişikliği (Krizi) meselesi var…
Sera gazları sıcaklığı hapsederek yeryüzünün ortalama yüzey sıcaklığının yükselmesine neden oluyor.
Gazın miktarı arttıkça sıcaklık da artıyor.
Günümüzde salınan karbondioksitin beşte biri 10.000 yıl boyunca atmosferde olacak.
İklim açısından, sadece birkaç derecelik bir değişiklik bile büyük bir mesele.
Son buzul çağında, ortalama sıcaklık bugün olduğundan sadece 6°C daha düşüktü.
***
Yeryüzü ısınıyor, nedeni de insan faaliyetleri.
Bunun etkisi ise şimdilik kötü ve gelecekte çok daha kötü olacak.
Sanayi öncesi zamanlardan beri sıcaklığı en az 1°C yükselttik, emisyonu azaltmazsak, yüzyılın ortalarına kadar muhtemelen 1,5 ile 3,0 santigrat derece arasında bir ısınma söz konusu olacak.
***
Gerçekten çok daha sıcak günler olacak.
Daha sıcak bir iklim, daha sık, yıkıcı ve kontrol edilmesi güç orman yangınları olacağı anlamına da geliyor.
Sıcak hava, bitkilerden ve topraktan nemi emer, her şey yanmaya daha yatkın hale gelir.
Aşırı sıcaklığın bir başka etkisi de deniz seviyesinin yükselmesidir.
Bunun nedeni kısmen kutup buzun erimesi, kısmen de deniz suyunun ısındığında genleşmesidir.
***
Her ülkenin tüm yöntemlerini değiştirmesi gerekecek. Modern yaşamda hemen hemen her faaliyet -bir şey yetiştirme, imal etme, bir yerden bir yere gitme- sera gazı salımı anlamına geliyor.
Hiçbir değişiklik olmadığı takdirde dünya sera gazı üretmeye, iklim değişikliği daha da kötü bir hal almaya devam edecek ve bu durumun insanlar üzerindeki etkisi büyük bir olasılıkla felaket olacak.
Erdoğan Dur
