“Taşra” sözcüğü, eskilerden kalmadır.
Ülkenin başkentinin dışında kalan yerlere “taşra” denilirken, bugün “yerel” sözü kullanılmakta.
“Taşra” sözcüğü, merkezden çok yönlü uzaklığı hatta çeşitli olanaklardan yoksun olmayı da anlatmakta.
Biraz da yetersizliği, eksikliği hatta geriliği de yansıtmakta.
“Taşralılık” ayrıca görgü, bilgi ve kavrayış yönünden hem çoraklığı, hem kısırlığı, hem de darlığı barındırmakta.
***
Bugün “taşralılık” vizyonsuzluk, bütünü görememe; derinliksiz, sığ, geniş olamama, dar bakma, bütünü parçaya feda edebilme, küçük, anlık çıkar hesapları ile davranma gibisinden tutumları, olaylara-durumlara kurnazlıkla yaklaşmayı tanımlamak için kullanılmakta.
“Taşra”da herkes birbirileriyle, her zaman yüz göz olduğundan, değer verme ve değerli bulma konusu, çok kolay aşınmakta.
Her gün görüp yüz göz olunan kişinin var olan yetenekleri ve yeterlilikleri, özgün nitelikleri, yararlanılabilecek özellikleri, kolaylıkla örselenebilmekte; görmezden gelinebilmekte.
İpe sapa gelmez ve sıradan, entipüften kimi noktalar, yerelde topa tutmak için, yeterli görülebilmekte!
***
Bu yüzdendir ki taşrada siyasetten çok şahsiyet yapılır.
Araba, atın önüne konulup, her şey kişisel yaklaşımlarla ölçülüp değerlendirilerek, toplumsal yarar, kolayca ötelenebilmekte.
Kişisel öncelikler, her türlü toplumsal çıkarın önüne geçebilmekte.
Parçalar kolayca bütüne feda edilebilmekte.
Saygı ve saygınlık yerini, kafakola terk edebilmekte.
Hesaba almama, kuyusunu kazma en yaygın yaklaşım olarak sürdürülebilmekte.
Bu siyaset tarzı için neden “kasaba politikacılığı” denildiği çok kolayca anlaşılabilmekte!
Bir de yanı sıra “siyaset esnaflığı” bile denilmekte!
***
“Taşra” siyasetinde düşünceler, ilkeler yerine, günlük hatta anlık ilişkiler çok şeyi etkileyebilmekte.
Anlık, sıradan vb kimi ilişkiler bile çok şeyi belirleyici olabilmekte. Nitelikli, kaliteli nice şahsiyet; sıradan hasetlik, kıskançlık ve çekememezliklere kolayca kurban edilebilmekte.
“Taşra” siyasetlerinde, kimin, neden kiminle olduğu; kim, kime neden karşı; kimin neden yanında olduğu pek bilinememekte.
Küçücük çıkarlar, kaprisler, derhal öne geçebilmekte.
Çapsızlık çok kolayca prim yapabilmekte. “Kalite kontrol” tam terk edilmekte!
Taşra siyasetinde, bir kısır döngü ki, başı döndürmekte!
Nitelikli olanlara önce içeriden ateş edilmekte; itibarlar iğdiş edilmekte. Hep bir “kafadarlar grubu” her nasılsa bir araya gelmekte; vasat özellik, esas olabilmekte.
Bu durum ne yazık ki bu zamana kadar böyle sürüp gelmekte.
***
Bu “taşra” siyaseti öyle bir şey ki; değeri-değerliyi, niteliği-nitelikliyi, kaliteyi-kaliteliyi görmemek için “ölümüne” direnmekte!
En yakınındaki iyiyi kolayca reddedilip de büyüsü bozulup yüzü eskiyinceye kadar, uzaklardan çıkıp gelenlere sahte öncelik verilip; önüne de kırmızı halılar serilmekte!
Kısa vadeli sonuç peşinde olanlar, bir anda şöhret ilan edilebilmekte!
Nitelikliler ise gürültüye gitmekte!
“Taşra”nın siyaset değirmeninde çark, işte hep böyle dönmekte.
Arslan, kediye hep ezdirilmekte!
***
İşte böyle!
Taşradaki tarz-ı siyasete, bu ve benzeri nedenlerle “kasaba politikacılığı!” “siyaset esnaflığı” da denilmekte.
Taşrada tarzı siyaset, işte böyle arz-ı endam eylemekte!
Böyle sürüp gitmekte! Durum vaziyeti şimdilik, böyle ifade edilebilmekte!