Müsilaj tehdidiyle yok olma noktasına gelen Bandırma ve Erdek Körfezi’nde, tarım arazileri de elden gitmek üzere. Mülkiyeti köylüye ait olan verimli tarım arazileri, 6. sınıf olarak değerlendirilerek organize sanayi bölgesi yapmak için kamulaştırmalar başladı. Beyköylü Yusuf Amca’nın elinde kalan son toprağı, Ziraat Mühendisi Serdar Abi’nin ata yadigarı tarlası dönümü 25-40 bin lira arasında kamulaştırmak isteniyor. Arazilerin sanayiciye dönümü yaklaşık 500 bin liradan satılacağı iddiaları ise toprakları yok pahasına alınan köylünün tepkisini çekiyor.
2014 yılında 48 milyon metrekareyi kapsayan OSB projesi, devasa büyüklüğü nedeniyle yaratacağı orantısızlık gerekçesiyle 2015 yılında 8 milyon metrekareye düşürüldü. Ancak ihtiyaç olması halinde 40 milyon metrekareye kadar genişleyebilecek. Sanayiciye dönümü yaklaşık 500 bin liraya satıldığı iddia edilen araziler için köylüye dönümü 25-40 bin lira arasında kamulaştırma bedeli ödeniyor. Güney Marmara Dayanışması verimli tarım arazilerine metal ihtisas OSB yapılmasına ve geçimini yalnızca tarımla sağlayan yurttaşların zor durumda bırakılmasına, topraklarının değerinin altında alınmasına da karşı çıkıyor. Marmara Denizi’nin artık yükü taşımadığının müsilaj tehlikesiyle de gün yüzüne çıkmasına rağmen sürdürülen projenin planlamanın evrensel ilkelerine aykırı olduğunu belirten Güney Marmara Dayanışması, bölgedeki aktif fay hatlarına da dikkat çekiyor.
“İŞ AŞ YALANINA SIĞINIYORLAR”
Bölgenin çok organize bir saldırıyla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Güney Marmara Dayanışması Aktivistlerinden Erol Yıldız, projeyi yönetenlerin iş aş yalanına sığınarak halkı yanlış bilgilendirdiğini söyledi. Ana Metal OSB’nin adını sempatik göstermek için Marmara Yüksek Teknoloji ve Makine İhtisas OSB olarak değiştirildiğinin altını çizen Yıldız, “Yaşamı tehdit eden bir sanayileşme. Bu tür söylemler kenti yönetenler tarafından yanlış anlaşılıyor ama bölgedeki insanların yaşam kalitesine yönelik fiziki bir saldırıdır bu. 1 santim tarım toprağının yetişmesi için 20 – 25 bin yıl gerekiyor. Maksimum verimin alındığı tarlaların marjinal tarım alanı olduğu iddia ediliyor.” diye konuştu.
“BANDIRMA’YA ÇİN MODELİ Mİ UYGULANACAK?”
OSB ile birlikte yoğun emek gerektiren metal sanayinin bölgede plansız bir göçe neden olacağının önemle altını çizen Yıldız, “Bu tür OSB ile Çin modeli gelişecek. Avrupa’nın çevresel kaygılarla kaçındığı, su kaynaklarını tüketen, havaya suya zararlı katma değeri düşük üretim kalemlerinin burada üretileceği somut bir gerçek artık. Ayrıca dış göçler nedeniyle bölgenin demografik yapısı değişecek ve bu birçok zorluğu beraberinde getirecek.” dedi.
“BANDIRMA VE ERDEK LAĞIM KÖRFEZİNE DÖNER”
Bandırma’nın su ihtiyacını sadece Gönen Barajı’ndan karşıladığına değinen Yıldız, 2040 yılına kadar su sorunu yaşanmayacağının öngörüldüğünü ifade etti. OSB ile birlikte bölgede artan nüfusun ve sanayi tesislerinin su ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı konusunda bir çalışma yapılmadığına dikkat çeken Yıldız, “Bandırma ve bölge OSB’nin etkilerine karşı hazır mı derseniz hayır değil. Arıtma tesisi projesi bile günümüz nüfusunun çok gerisinde kaldı. Bitişik nizam konusunda en yoğun ilçelerden biri olan Bandırma lağım körfezine dönerö şeklinde konuştu.
“140 YILLIK ATA TOPRAĞIMIZ ARSIZCA KAMULAŞTIRILIYOR”
93 Harbi’nin ardından Silistre’den Beyköy’e gelen dedesinin ilk aldığı tarlanın kamulaştırmasına tepki gösteren Ziraat Mühendisi Serdar Güngör, 140 yıllık ata yadigarı toprağın manevi değerinin hiçe sayılmasını kabul edemediğini sözlerine ekledi. Mülkiyetin en kutsal hak olmasına rağmen, topraklarının arsızca kamulaştırıldığına dikkat çeken Güngör, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İnsan Hakları Eylem Planı’nda mülkiyet hakkına özellikle dikkat çekti. Ancak burada mülkiyet hakkı kesinlikle gözetilmiyor. Yanlış anlaşılmasın biz sanayiye karşı değiliz. Lakin burada amaç sanayi kurmak değil. Eğer öyle olsaydı 7-8 kilometre uzaklıkta boş arazileri olan Bandırma OSB var. Marjinal araziler asıl orada. Bandırma OSB’yi genişletebilirler ama yapmıyorlar. Şu ana kadar Yerel siyasilere ne yazık ki ulaşamıyoruz, kimse bizi dinlemiyor ve önemsemiyor” dedi.
Haber: Velhasıl Gazetesi