Tarihten ders alıp ona göre hatalarımızı azaltarak, günümüze yürüseydik, hala, debelenir durur muyduk pislik çukurunun içinde …
Üç paralık çıkar için, onun bunun uşaklığını, bulunmadık HİNT kumaşı sayarak, PARA ETMEZ KİŞİLERİN sümüklü mendillerine kutsal ” İKONOLAR ” gibi tapar, kendinden menkul sözde kerametli söylemlerine inanır mıydık…
Bir zamanlar, “… ÖZLEDİK, BİTSİN ARTIK BU HASRETLİK, GELİN TEKRAR KUCAKLAŞALIM… “ diyerek sakalına yüz sürdüğümüz pislikleri, bu gün, “VATAN HAİNİ” ilan edip, dağarcığımızdaki tüm kötü lafları onlar için kullanır mıydık…
Bu kadar APTAL mıyız ki, bir zamanlar tüm Dünya’da kendini besleyebilme yetisine sahip örnek ülkemizi, köylümüzü yok edip, çorak topraklar haline getirir miydik…
İnsanlarımızı aç ve açık bırakıp gençlerimizi, üstelik okutup, üç otuz paraya talim edebilecekleri basit birer iş sahibi bile yapamadığımıza, nasıl olur da hayıflanmazdık…
Alın teri ve kanlarımızla meydana getirdiğimiz, benzerleri gibi bir elmas değerindeki BALIKESİR KAĞIT FABRİKAMIZI, bir milyon kusur dolara yandaşa peşkeş çeker miydik… Üstelik, mahkemelerin İPTAL ETTİĞİ satışı, bir yasa ile yok sayar mıydık… O yandaşın, fabrika depolarındaki malzemeleri satıp, satış bedelini misli ile geri almasına, göz yumar mıydık…
“ SEKA KAĞIT FABRİKASINI AÇIYORUZ, MİLYON DOLARLARLA KAĞIT ALMAYA SON VERECEĞİZ “ diyerek, sanki devletin bir kağıt fabrikası açtığı imajını yaratarak, bu durumu bir başarı olarak gösterebilir miydik… Bu kez, kağıt fabrikası için gerekli olan elektriği sağlamak için çağ dışı bir yöntem olan kömürle çalışacak elektrik fabrikası kurulmasını nasıl olur da kabul edebilirdik….
Balıkesir’i ve ülkemizi besleyen, “ GÖZ BEBEKLERİMİZ “ Balıkesir Ovası ile mücavir alanlardaki sair çok verimli toprakları, kömürle çalışacak olan bir elektrik fabrikasının bacalarından salınacak zehirli atıklarla, yok edileceğini, kuraklaşacağını, bile bile, VATAN SEVER AYDINLARIMIZLA BİRLİKTE kabul edip üzülebilecek yöneticilerimize sahip olamaz mıydık… ALLAH VE VİCDAN AŞKINA!… Tam da Tüm BALIKESİR OVASINA HAKİM, her bakımdan O’nu etki alanına sokan, Bigadiç Yolu üzerinde, PAŞAKÖY, ATKÖY ve mücavir alan köy topraklarında, kömürlü elektrik fabrikasını perdeleyecek, “ ÖZEL ENDÜSTRİ BÖLGELERİ “ kurmayı planlar, yeni bir rant betonlaşmasını kabul edip, bizi aldatmalarına izin verebilir miydik…
Eh!… Buraya da elektrik gerek ve elektrik fabrikası da hazır inşa edilmekte. ÇOK OTURMUŞ. Tam bir aldatmaca olduğunu düşünemez miydik… Tarihten ders alsaydık, bu kadar aymazlığı, üstelik Balıkesir’ in bu kadar yoğun sorunlara varken, hangi akıllılar (!) öneriyorlar, diye merak etmez miydik…
Çamlık Tepesine, İstanbul’daki Çamlıca Camii’ne benzeterek, ihtiyaç var mıdır diye düşünmeden, halkımızı borç içine sokarak, acımasızca, cami ve sair binalar ile betonlaşmasını becerir miydik… Unutulmasın ki, halkımızı aldatarak, “Sandıkta hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu” diyerek sosyal medyada (ti) ye alınan parti yetkilisi ve benzerlerinin, gerçekler karşısında ne duruma düştüklerini görmez miydik…
Gelecek de bir gün gelecek ve Hukuk / Hayat Diyalektiği yapılanların gerçeğini ortaya çıkaracaktır. Hukuk, insanların giysilerinden çıkan bir ip parçasını tutup sağmaya ve yumak yapmaya başlar, ip dolanır…. Dolanır… Kocaman bir yumak olur. Bir de bakarsınız, giysisi tamamen sağılmış olan kişi, insanlar arasında çırılçıplak kalıvermiş… Kişi hayret edecek zamanı bile bulamadan…
Hayretle görülüyor ki, hiç bir insan, merak ederek, yazdığım bu yazıma yorum yazmamış. Merak ilerlemeyi sağlar.Bu kadar meraksız bir toplum, hangi hakla, ilerleyen insanlık basamaklarının üst katlarında yer bulma umudunda olabilir. Öncelikle iyilik bilir; VEFA denen vicdani sebeplerle yararlı işler yapılabilir, hiç mi merak etmiyorsunuz. Bu durum tam bir ” HÜDAYI NABİT ” YANİ ALLAH’IN OTU OLMA HALİDİR. Buna halk arasında ” ALAH’ın adamı denmez mi. Bunu biliriz de, bizim için de söylenebileceği aklımıza bile gelmez. Niçin derseniz, tam bir ” ALLAH’ IN ADAMI ” olduğumuzdan mı…