Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Küçukkuyu Beldesi, Ege’nin başladığı yer olarak bilinir. Eşsiz doğası, tarihi köyleri ve masmavi denizi ile en çok tercih edilen tatil merkezlerinin başında yer alır. Küçukkuyu, aynı zamanda Ayvacık’ın diğer doğa harikası köylerine oldukça yakındır.
Köklü bir geçmişe sahip olan bölge insanı, yaşadığı coğrafyayı daha da zenginleştirendir. Onların her biri yüce gönüllüdür. Binlerce yıldır süregelen kadim kültürü bugün de yaşatandır. Küçukkuyu’dan Gülpınar’a doğru giderken Kaşkaya, Çamkabalak, Çamiçi, Balabanlı, Bektaş gibi birçok köyü ziyaret etmeniz mümkün. Böylelikle dağ köylerinde bambaşka bir yaşamın olduğunu gözlemlersiniz. Başında kendine özgü yazması ve yüreğinden büyük sevgisi ile yöre kadınları sizi ağırlamak için ne yapacağını bilemez.
Hiç şüphesiz, yöre halkının yaşantısına yön veren değerlerin başında ölümsüz ağaç zeytin gelir. Zeytin, bütün ağaçların ilkidir. Ve insanlık zeytinle yeniden doğar. Zeytin ağacı akıl ve zaferin, zeytin dalı barışın, zeytinyağı da saflık ve sadeliğin sembolüdür.
Ayvacık’a bağlı Gülpınar Beldesi, Kuzeybatı Anadolu’da Biga yarım adasının güney batısında yer alır. Eski adı Külahlı olan belde, doğal ve tarihi güzellikleri ile turistlerin ilgisini çeker. Gülpınar’a Çanakkale-Ezine-Geyikli üzerinden gidilebileceği gibi; Çanakkale-Ayvacık-Assos(Behramkale) yolu veya İzmir yönünden Küçükkuyu-Assos üzerinden de gidilebilir.
Homeros’ un İlyada Destanında adı geçen Chryse kenti; Gülpınar’dadır. Troalılar ve Akhalar arasında, güzel Helena uğruna yapılan ve on yıl süren savaş anlatılır. Bununla birlikte Chryse kentinden de sık sık bahsedilir. Chryse kentinin kalıntıları arasında Apollo Smintheus Tapınağı, Roma Hamamı, kentin su altyapısı ve diğer Bizans yapıları bulunmaktadır.
Apollon Smitheion Antik Kenti, zeytin ağacına minnetinizi sunabileceğiniz en özel tarihi mekânlardan birisidir. İda’nın bin tanrısı da kutsal olan bu anın en özel tanığıdır. Aynı zamanda antik kentte bulunan zeytin ağaçları, tarihin hafızasıdır. Kim bilir, zeytin ağaçları tanrı ve tanrıçaların hangi anılarını bir sır gibi bugün de saklamaya devam ediyor?
İlk kez Troas bölgesinde karşımıza çıkan ve bölgenin en önemli bilicilik ve kült merkezi olan antik kentte; büyük hamam, spor oyunları ve yazıtlar salonu gibi birçok alan vardır. Her biri, başlı başına inceleme ve yazı konusudur. Sevgili okurlarım, ben size yazımın geri kalan kısmında Kutsal Yol-Tuzla Roma Köprüsü’nü kısaca anlatmaya çalışacağım.
Bu köprünün hikayesi ise şöyledir; Apollon Smintheus Kutsal Alanı’nın (Smintheion) hizmet ettiği kentlerden birisi, 30 km. kuzeyinde kıyıda, bugünkü Dalyan köy sınırlarında yer alan Aleksandreia Troas Kenti’dir . Kent ile tapınak arasında eski çağlarda var olan kutsal yolun yaklaşık 50 km.‘ilk taş döşemeli kısmı kazı çalışma sırasında kutsal alanda ortaya çıkarılmıştır.
Bu kutsal yolun kenarında Apollon Smintheus’a adanmış çok sayıda yazıtlı kaide özgün konumlarında ele geçmiştir. Bununla birlikte bu kutsal yolun Aleksandreia Troaa Kenti’ne uzayan devamında Tuzla Çayı (Antik Satnioeis) üzerinde bir köprü tespit edilmiştir. Bütünüyle kesme taş bloklar kullanılarak yapılmış olan 150 metre uzunluğundaki bu Roma dönemi köprüsünün sekiz kemerli olduğu görülmektedir.
Bu köprü olasılıkla M.S. 1. yüzyılda inşaa edilmiştir. Söz konusu Rom Köprüsü’nde ve taş döşeli kutsal yolda herhangi bir araba tekerli izine rastlanmıyor olması kutsal alana yürünerek gelindiğine işaret etmektedir. (Apollon Smitheion Antik Kenti, yazıları devam edecek.)